Bu yazımda, Ankara’da teknoparkların mevcut durumuna ilişkin istatistiki bilgiler vererek; avantaj ve dezavantaj durumlarını irdelemek istedim. Kaldı ki gündemde olan Bilişim Vadisi adaylarından biri olan Ankara’nın bu sorumluluğu ne derece kaldırabileceği konusu da tartışma konusudur.
Mevcut halimizle, Ankara’da 9’u vakıf 6’sı devlet olmak üzere toplamda 15 üniversite bulunmaktadır. Ayrıca kamu yerleşkeleri gereği, kamu ve üniversiteler arasında geçiş yapabilecek KOBİ lerin hizmet alanında yerini alması kaçınılmaz olmuştur. Özellikle AR-Ge faaliyetleri ile üniversitelerde yapılan akademik çalışmaların ticarileştirilmesi teknoloji geliştirme bölgelerinin kurulması ile mümkün olmuştur. Bu münasebetle, Ankara’daki çeşitli üniversitelerin sanayi ile işbirliği için oluşturduğu 6 Teknokent bulunmaktadır. Bunlar, “Hacettepe, ODTÜ, Ankara Üniversitesi, Bilkent, Gazi Üniversitesi ve OSTİM’de hizmet vermektedir. Türkiye genelinde ise, 43 teknokentten 32’sinin faaliyettedir. Dolayısıyla, Ankara, Türkiye genelinde teknokentlerin yaklaşık %20 sine sahiptir.
2011 yılı itibariyle Teknoparklarda bulunan bin 700’ün üzerindeki firmada 15 binden fazla kişi çalışmakta olup, Teknokentlerden Türkiye genelinde 500 milyon doların üzerinde ihracat geliri elde edilmiştir. Bu ihracat rakamının 400 milyon dolardan fazlası Ankara’daki teknoparklardan sağlanmaktadır. Ankara’daki Bilkent Cyberpark ve ODTÜ Teknokent, şu anda Türkiye’nin en büyük ilk iki teknoparkıdır. Bu istatistiklerle Ankara’nın Ar-Ge çalışmalarında bir eksen olduğunu ve kendi katma değerini oluşturabildiğini görmekteyiz. Ancak, bu kümelenme hareketinin temelinde ise masum akademik çalışmaların katma değerli olarak yapılması değil, ticari kaygılarla çeşitli fon kaynaklarından özde ya da sözde Ar-Ge faaliyetleri için alınan maddi teşviklerin olduğunu söylemeliyiz “ki bir Ar-Ge projesnin başarılı olması ve sürdürülebilir olma olasılığı genelde çok düşüktür”. Diğer yandan, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası, bu yasa kapsamında kurulan Teknoparklarda yer alan ve Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan şirketlere önemli vergi avantajları sağlamaktadır. KOBİ’ler bu bölgelere taşınarak ya da bu bölgelerde Ar-Ge birimleri kurarak KDV, Kurumlar Vergisi ve çalışanların Gelirler Vergisinden muafiyet elde edebilirler. Teknoparkların kiraları yüksek olmakla birlikte sağlanan vergi avantajı birkaç Ar-Ge mühendisi ve daha fazlasını çalıştıran işletmeler için tercih edilebilir olmalarını sağlamaktadır. Ticari zeka anlamında Dünya’nın sayılı ülkelerinden olan Türkiye’nin yeni ve oturmuş deneyimli firmaların Ar-Ge faaliyetlerine yönelmesi ve bu amaçla teknokentlere girebilmek için sıra beklemeleri, firmaların stratejik planlamalarının bu alanda yoğunlaştığını söylemektedir. Bu durumda, yalnızca teşviğe dayalı zihniyetlerin devamlılığı ya da sonu için şu soruları muhakkak sormak gerekir.
Olası kanun değişikliği ile teşvik miktar ve durumlarının değişikliği, Ar-Ge çalışmaları için ayrılan fonların kısıtlanması, sonuç elde edilemeyen Ar-Ge çalışmaları ve ticari olamayan metanın gelişmesi, artan rekabet koşulları ve azalan imkanlar, vizyonel yaklaşım noksanlığı, kısa sürede tanıdık mekanizmaları üzerinde A-Ge çalışmaları vb. durumların vuku bulması durumunda geri dönüşümsüz teknoçöplüklerin oluşması da muhtemeldir.
Kaldı ki, Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde uygulanacak vergisel teşvikler 5035 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesi ile özellikle uygulama süresi açısından yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde uygulanacak istisna bir kazanç istisnası olup, faaliyete başlama tarihi ne olursa olsun 31.12 2013 tarihine kadar geçerli olacaktır. Ayrıca yine aynı tarihe kadar bölgede fiilen çalışan araştırmacı, yazılımcı ve AR-GE personelin bu görevleri nedeniyle elde ettikleri ücret geliri de muafiyet kapsamındadır.
Bu durumda Ankara’daki kaç teknokent firması teşviksiz bir platformda devamlılıklarını nasıl sağlayabilecekler? Bırakın 2013 yılını, büyük entegratörlerin sarsıldığı 2012 döneminden nasıl sağ çıkacaklar? Sağ çıksalar bile, bu sinerjinin devamlılığı artacak kriz ortamında nasıl sağlanacak? Yazılım deryasına dönen kamuda, artan firmalar ile daha anasıl işler çıkarılabilecek?
Öte yandan, bildiğiniz gibi Ankara, mevcut teknokent ve Ar-Ge firması potansiyeli ile kurulması planlanan Bilişim Vadisi aday şehirlerinden birisi! Çok muhtemel olarak kurulacak olan Bilişim Vadisi için ulusal pazarda firmalarımız ne kadar hazır? Sektör ve Pazar payımız ne kadar yeterli olacak?
Kabul ediyorum ki kesinlikle Ar-Ge,
kesinlikle teknoloji,
kesinlikle bilim,
kesinlikle sanayi,
aynı zamanda kabul ediyorum ki kesinlikle kısa dönemli olmayan vizyon!
Tolga Kaskatı’yı Twitter’da @tolgakaskati hesabından takip edebilirsiniz.