Twitter’a erişimin engellenmesi, yenilenen 5651 sayılı İnternet Kanunu’na aykırıdır. Buna ek olarak, Avrupa Birliği müktesebatına uyum yönünde hukuki taahhüdü olan, Anayasasında düşünce ve ifade özgürlüğünü temel hak olarak sayan bir ülke için çok olumsuz bir gelişmedir.
İnternet Kanunu’ndaki son değişiklikle, sitelerin kapatılmayacağı ve URL temelli engellemeyle sadece “hukuka aykırı içeriğin” engelleneceği belirtilmişti. URL temelli engelleme, şu an kanuni temeli olan bir durumdur. Bu tür bir engelleme yapılmadan Twitter’ın kapatılması, 5651 sayılı kanuna da aykırıdır.
Türkiye dışında faaliyet gösteren bir şirkete mahkeme kararlarının ne şekilde uygulanacağı, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde açıkça belirtilmiştir. Bu sözleşmeleri yok sayarak Twitter’a erişimi yasaklamak, asırlar boyu ciddi bir devlet geleneğine sahip Türkiye gibi bir ülkeye yakıştırılamaz.
Türkiye ekonomisini bilgi temeline oturtarak, ekonomik büyümeyi, sosyal kalkınmayı, refahı, üretimi, rekabetçiliğimizi artırmanın yegane yolu, sağlam bir hukuk devletiyle mümkün olur. Temel hak ve özgürlüklere saygılı, uluslararası uygulamalara ve evrensel hukuk ilkelerine uygun bir yasal altyapı geliştirmek zorundayız. Twitter’ı yasaklayarak bilgi toplumu olamayız.
Hiçbir çağdaş demokratik hukuk devletinde mahkeme kararıyla veya idari bir kararla, sosyal medya veya internet erişimi engellenmiyor. Bu durum, Türkiye’yi uluslararası toplum nezdinde hak etmediği bir duruma düşürüyor; interneti, düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan anti-demokratik ülkelerle aynı sınıfa sokuyor. Dünyada hiç bir demokratik ülke Twitter’ı yasaklamazken, AB üyeliğine adaylık görüşmeleri yapan, Avrupa Konseyi kurucu üyelerinden Türkiye’nin yasaklaması, ülkemizi hak etmediği bir konuma taşıyor.
Hukukun temel ilkeleri, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, Anayasamız, yasa koyucunun iradesi, yüksek mahkeme kararları, özetle hukukun tüm kaynakları ittifakla “ölçülülük” ilkesine dayanır. Milyonlarca kişiyi mağdur edeceği düşünüldüğünde, Twitter’ı kapatmanın, hukukun evrensel ilkesi olan “ölçülülük” ilkesine aykırı olduğu kendiliğinden görülür.
Ülkemizde idari ve mahkeme kararıyla internet sitelerine erişimin engellenmesinin “neden hukuka aykırı olduğu,” bilimsel temellere dayanarak bir çok kez ilgili makamlara ve kamuyouna Vakfımız tarafından iletildi. Ancak, yeniden tanık olduğumuz gibi, bu bilimsel görüşlerin, yasaların hazırlanması sırasında dikkate alınmadığını üzüntüyle izliyoruz.
Düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamak ve yasaklamak, 20. Yüzyılla beraber tarihe gömülmek zorunda. Türkiye Bilişim Vakfı olarak, Türkiye’nin, internet denetimi konusunda Avrupa Birliği standartlarında bir düzenleme ve uygulama geliştirmek zorunda olduğunu tekrar vurguluyor, yapılan büyük yanlıştan bir an önce dönülmesini istiyoruz.