Mehmet Auf’un moderatörlüğünde gerçekleşen FuckUpNights Ankara, deneyimli isimler Kaan Aksay, Banu Tarancı ve Alptekin Tanır ‘ı ağırladı.
“Yüzde 80 bütçeniz hazır olmadan işe girişmeyin”
Türkiye’de ilk co-working alanı deneyiminin mimari Kaan Aksay, Oyak’ta 10. yıla uzanan iş hayatının son döneminde aklında olan bir projeyi gerçekleştirmek için zaman zaman kullandığı Starbucks Beşevler’de “acaba neden benim gibi bu tür mekanlarda çalışan girişimciler için salt buna odaklı mekanlar olmasın?” dan hareketle İş Kalesi fikrini ortaya çıkardığını aktardı. Aksay, ilk etapta düşündüğü proje yerine öncelik verdiği İş Kalesi için 500 bin TL civarında bir rakama ihtiyaç duyduğunu hesapladığını, Ankara Kalkınma Ajansı’nın kurulmasının kendisinde yeşil ışık yaktığını paylaştı. Ajansın çeşitli platform ve projeleri destekleyeceğini açıkladığı süreçte bir STK’ya ihtiyaç duyduğunu ve kendisine önerilen STK’yı teslim alarak başvurusunu tamamladığını söyledi.
İş Kalesi’ni dönemin Ankara Valisi katılımı ile açtıktan sonra ise işlerin öngördüğü şekilde gitmediğini vurgulayan Aksay, ajansın bazı kurallarını planlama yaparken dikkate almakta eksik kaldığını, ayrıca İş Kalesi’nin bulunduğu mekanda yaşanan sıkıntıların da işi geliştirmesini engellediğini ifade etti. Genç girişimcilerin mekanı kullanmaya başladığını, ancak hem kuralların bağlayıcılığı hem de bazı öngörülerdeki planlar nedeni ile bir süre sonra “acaba onlar için mi girişim ekosistemi yarattım yoksa kendime mi ekosistem kurmak istiyordum” noktasına geldiğini ve eşfinansman sorunlarının da ardından İş Kalesi’ni kapatmak durumunda kaldığını paylaştı. Aksay, tüm bu süreçte kendisine en kritik anlarda ailesinin desteğini önemle paylaştı. Deneyimli isim, bütçe planı, destek alınacak işler gibi kavramları genç girişimcilerin iyi planlaması gerektiğini ve zamanlamaya önem vermelerini istedi.
Kaan Aksay ile TTGV’nin yeni platformu Ideanest’i konuştuk: https://www.businessankara.com/ekonomi-haberleri/ttgvden-bagis-bazli-kitlesel-kaynak-yaratma-platformu-ideanest.html
“Tarafım atmosfer olmuştu”
Medya sektörünün deneyimli isimlerinden Banu Tarancı, Leh dili ve edebiyatı okuduğu dönemde TRT’de Reha Muhtar ile çalışma imkanını bulduğunu, özel kanalların açıldığı dönemde okulunu bitirme ideali ile İstanbul’a gitmekten vazgeçtiğini belirtti. Sürecin kendisini radyoculuk ile tanışmaya yönelttiğini aktaran Tarancı, Radyo Mydonose program yapımcılığı, MAG Dergisinde dergi editörlüğü ve gıda sektöründe girişimcilik deneyimleri ile hep yapmak istediklerini gerçekleştirdiğini paylaştı. Tarancı ‘nın konuşmasından çıkan önemli not: Vazgeçmekten korkmayın.
Tarancı kariyerinde kendini en rahat hissettiği dönemin TRT Haber’de Hava Durumu sunduğu dönem olduğunu vurguladı. Banu Tarancı şu anda TRT Kent Radyo Ankara’da Selim Karakaya ile 16.00-18.00 saatleri arasında Çifte Tarife programını hazırlayıp sunuyor.
“Bütçeyi iyi planlamadan asla girişimci olmayın”
Deneyimli isim Alptekin Tanır, üniversiteden sonra mezun olduğu dönemde Garanti Bankası’na giren ve 99 yılında üst düzey pozisyonlara erişen bir isim. “Her yöneticinin içine bir dönem girişimci olmalıyım düşüncesi geliyor” diye konuşan Tanır, 2002 yılında sadakat programları kapsamında bir girişimi Polonya’da kurduğunu ve 2 yıl sonra sektördeki rakibine satarak “exit” yaptıklarını belirtti. Türkiye’de geçirdiği 1-1.5 yıllık dönemin ardından ise uluslararası kahve zinciri Gloria Jeans’in yurtdışında masterfranchise fırsatlarını araştırdığını ve iyi bildiği Polonya pazarına karar verdiğini vurgulayan Tanır, ilk başta yerel bir marka ile rekabet etmekte çok zorlandıklarını, o dönem için pazara giriş stratejisinde bazı hatalar yaptıklarını söyledi. Alptekin Tanır’ın aktardığına göre Masterfranchise’ı aldıkları ilk dönemde Gloria’nın birçok ülkedeki operasyonunu Türkler yönetiyordu.
12 mağazalık hedefte 5 mağazada kaldıkları için Avustralya merkezli Gloria Jeans’ten masterfranchise yetkisini alma yönünde bir posta aldıklarını fakat markayı ikna ederek yola devam ettiklerini paylaşan Tanır, ilerleyen dönemde ise birlikte çalıştığı isimlerle bütçeyi iyi planlayamadıkları için işi satarak Polonya pazarından çıkmak zorunda kaldıklarını sözlerine ekledi.
Tanır’a mevcutta Polonya pazarını sorduğumuzda ise şu anda bu pazara girmenin zorlaştığını, traş köpüğünün Arko, sakızın ise Turbo olarak bilindiği bir dönemde Türklerin avantajlı olduğunu fakat şu anda ABD’liler ve Avrupalıların piyasayı domine ettiğini aktardı. Tanır’ın önemli tavsiyesi: Uluslararası iş yapmaya odaklanın. İş yapmak istediğiniz ülkenin insanını, tarihini ve iş etik kurallarını iyi öğrenin. Büyük para bulmak kolaydır, küçük para bulmak zordur.