İşadamı ve sanatsever Yüksel Erimtan’ın girişimi ile kurulan Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in de katılımıyla 12 Mart tarihinde yapılan resmi bir törenle kapılarını açtı. Ankara’nın tarihi Kale bölgesinde yer alan kentin ilk özel arkeoloji ve sanat müzesi Erimtan, Yüksel Erimtan’ın 2000 parçalık tarihi eser koleksiyonunu gün ışığına çıkarıyor. Müze, ziyaretçilerine, Eski Tunç Çağı ve Hitit ile başlayıp, Geç Roma ve Bizans uygarlıklarına dek uzanan döneme ait taşınır eserleri yakından görme fırsatı sağlayacak. Kültepe tabletleri, Urartu kemerleri, Roma camları, Bizans damga mühürleri, Roma ve Helenistik döneme ait sikkelerin yanı sıra, müzede dönemlere ait canlandırmalar da yer alıyor.
Ankara’nın ilk özel arkeoloji ve sanat müzesi Erimtan, 12 Mart Perşembe günü yapılan bir törenle açıldı. Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de katıldı. Bakan Çelik, Yüksel Erimtan’ın girişimiyle kurulan Erimtan Müzesi’nin Ankara’nın kültür ve sanat hayatına yaptığı katkıdan söz etti. Erimtan’a bu alanda yaptığı tüm yatırımlar ve destekleri için teşekkür eden Bakan Çelik, müzenin bugünkü dünya konjonktürü içerisindeki önemine şu sözlerle değindi; “Savaşlar nedeniyle medeniyetlerin yok edildiği günümüzde, ülkemizin eserlerine sahip çıkarak böylesine bir girişimde bulunmak önemli bir mesajdır. Erimtan Müzesi, bu topraklardaki tarihi ve barışı simgeliyor. Biz bakanlık olarak özel müzeleri özellikle destekliyoruz. Sayılarının artmasını istiyoruz çünkü bu tarihi değerlerin ülkemizde kalabilmesi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için özel sektöre ihtiyacımız var. Yüksel Erimtan’ın bu büyük enerjisini gördükten sonra, eminim ki yaptığı girişimler sadece bu müzeyle sınırlı kalmayacak, yeni müzelerle de devam edecek.”
İşadamı ve sanatsever Yüksel Erimtan’ın 2000 parçalık koleksiyonunu gün ışığına çıkaran Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi, insanoğlunun yıllar içindeki sanatsal, bilimsel ve sosyal gelişimini, tabletler, sikkeler, mühürler, kemer, cımbız, ayna, cam gibi gündelik hayatın vazgeçilmez objeleri üzerinden ziyaretçileri ile paylaşıyor. Katılımcı bir sergileme anlayışı ile konuklarına izlemekten daha fazlasını vadeden müzede, ziyaretçiler yeni teknolojiler sayesinde döneme dair sesleri duyabiliyor. Ankara’nın tarihi Kale bölgesinde bulunan Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi, seçkin koleksiyonu, Roma dönemine ait “ziyafet sofrası” gibi canlandırmaları, süreli sergileri ve özgün mimarisiyle Ankara’nın kültür ve sanat hayatına yeni bir soluk getiriyor.
Çağdaş sanat ile arkeolojiyi aynı çatı altında bir araya getiren ve yenilikçi sergileme yöntemleri ile farklı bir izleyici deneyimi sunan Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Erimtan, pazartesi hariç her gün saat 10:00 ve 18:00 arasında ziyaret edebilecek.
Yüzük taşından 2000 parçalık bir koleksiyona uzanan 55 yıllık bir yolculuk
Yüksel Erimtan, müzenin açılışında yaptığı konuşmasında, koleksiyon yapmaya başladığı günün ilginç hikayesini paylaştı. Koleksiyonerlik merakının, 1960’lı yıllarda Mersin’de bir avuç yüzük taşı ile başladığını belirten Erimtan, hikayeyi şöyle anlattı: “Josef adında bir kuyumcunun ufacık bir dükkanı vardı. O dükkana zaman zaman uğrardım. Sahibiyle bir gün dükkanda oturup kahvemizi içiyorduk. İki tane köylü geldi; ellerinde ufak taşlar vardı. Josef’e ne olduklarını sorunca “yüzük taşı” dedi. Köylüler ören yerlerinde yağmurlardan sonra dolaşırlarmış. Yüzük taşı, yüzük ve bunun gibi şeyler bulurlarmış. Bu yanıt bana evde bir kasede duran babamdan yadigar küçük taşları hatırlattı. Bu taşları alıp Josef’e getirdim. Romalılar’dan beri kullanılan yüzük taşları olduğunu söyledi. Böylece o yıllardan bugüne kadar devam eden koleksiyonerlik yolculuğum başladı.”
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde sergilenecek olan koleksiyon M.Ö. 3000’li yıllara dayanan Eski Tunç Çağı ve Hitit ile başlayıp, Geç Roma ve Bizans uygarlıklarına kadar uzanan dönemin özgün nesnelerini barındırıyor.
Erimtan Müzesi katılımcı sergileme anlayışı ile arkeolojiyi sevdirecek
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi, her yaştan ziyaretçinin ilgisini çekecek bir sergileme yöntemiyle kurgulandı.
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Müdürü Emin Mahir Balcıoğlu, yaptığı konuşmasında, müze ziyaretçilerinin artık sadece seyretmekle ve bilgi almakla yetinmediklerini, katılımcı ve paylaşımcı olmayı istediklerini belirtti ve Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nin, arkeoloji müzeciliğini 19. yüzyıl kalıplarından çıkararak, bir çağdaş müzecilik örneği oluşturacağını söyledi:
“Ziyaretçi artık şaşırmak istiyor. Biz de ona unutamayacağı bir deneyim sunmayı hedefledik. Bunun için de yenilikçi bir sergileme anlayışı benimsedik. Müzemiz, insanı çıkış noktası olarak alıyor. Ziyaretçilerimiz, binlerce yıl önce kullanılmış nesneleri o dönemin hikayeleri ile ilişki içinde görme fırsatı bulacak. Estetik olanla işlevsel olanı bütünleştiren bu nesneler, izleyiciyi geçmiş çağlara uzanan yolculuklara çıkaracak. Biz bu ‘yolculuk’ teması çerçevesinde, eserlerin dönemleri, nitelikleri ve ebatlarınıı, fiziksel sergilenme olanakları ile birlikte değerlendirerek, farklı temalar ve sergileme fikirleri oluşturduk. Ziyaretçiler, bazı bölümlerde klasik müzecilik anlayışında bulunan tematik ya da dönemsel bütünlük yaklaşımının gözetilmediğini görecek. Koleksiyonda yer alan parçalardan dönemine ilişkin ipucu veren, estetik yönü kuvvetli ve hikayesi ilginç olanları sergilemeyi tercih ettik.”
Üç tarihi Ankara evi Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’ne dönüştü
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi, yalnızca içerdiği koleksiyonla ve sergileme anlayışıyla değil, aynı zamanda konumu ve mimari üslubuyla da özgün bir çizgi izliyor. Müze binası Ankara Kalesi’nin giriş kapısının karşısında yer alıyor. Bölgede aynı zamanda, bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni barındıran Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han, bir yanında tarihi saat kulesi, Çukur Han ve önceki yıllarda yine bir özel müzeye dönüştürülmüş olan Çengel Han Rahmi M. Koç Müzesi bulunuyor.
Müze Hisar Meydanı’nı çevreleyen Osmanlı dönemi yapılarıyla bir arada, kalenin sur duvarı boyunca uzanan yıkık ve metruk durumdaki üç eski Ankara evinin bir bütün halinde ele alınmasıyla hayat buluyor. 18. yüzyıl sonlarına ait oldukları sanılan ve haklarında hemen hiçbir bilgi bulunmayan bu tek katlı, mütevazı yapılar mimar Ayşen Savaş, Can Aker ve Onur Yüncü’nün yıllar süren ve büyük bir titizlikle gerçekleştirdikleri mimari ve müzeografik araştırmalar sonucunda bugünkü haline kavuştu.
Müzenin mimarlarından Can Aker, açılışta yaptığı konuşmasında Ankara tarihi Kale evlerinin müze dönüşüm hikayesini şöyle anlattı: “Mimari ve tarihi açıdan büyük değer taşıyan üç eski Ankara evi, yıllar süren mimari ve müzeografik araştırmalar sonunda arkeoloji ve sanat müzesine dönüştürüldü. Tarihi evlerin müzeye dönüşümü sürecinde derlenen tarihsel bilginin belgelenmesini ve korunmasını da hedefledik. Erimtan Müzesi’nin mimari yaklaşımında, çevresel değerlerin izlerini korumak, tarihi görünür kılmak ve aynı nispette değer yaratabilecek yeni bir mimari proje anlayışı geliştirmeyi benimsedik”
ERİMTAN MÜZESİ’NDE ÖNE ÇIKAN BÖLÜMLER
Dünyadaki en eski görsel belgeler olan Fayum Portreleri Erimtan Müzesi’nde
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nin zengin koleksiyonu arasında dünyadaki en eski görsel belge niteliği taşıyan, Fayum Portreleri de bulunuyor. Eski çağ insanlarını resmeden ve dönemin modasından, güzellik anlayışına, sosyal hayatına ışık tutan Fayum Portreleri, üst sınıf Romalılara öykünen Mısırlı kadın, erkek ve çocukların giysi, takı ve eşyalarını resmediyor. Bu portreler, müze koleksiyonunda bulunan ölü bantları ve mücevherler ile birlikte Ana Sergi Salonu’nda sergileniyor.
Romalılara layık “ziyafet sofrası”, ziyaretçileri bekliyor
Roma dönemine ait “ziyafet sofrası” düzenlemesi müzenin Ana Sergi Salonu’nun dikkat çeken bölümlerinden biri. Bu düzenleme, Pompei kentinde bulunan bir freskin tıpkıbasımından oluşan bir fonun önünde bulunuyor. Ziyaretçiler, Erimtan koleksiyonunda bulunan cam kadehlerin, bu freskteki kadehlerle bütünleştiğini deneyimleyecek, Roma İmparatorluğu’nun ziyafet geleneğinin bir parçası olan, U biçiminde yerleştirilmiş uzanma koltuklarına oturarak “Roma soylularının ziyafet sofrası” keyfini yaşayabilecekler.
Kültepe tabletlerinden, Bizans damga mühürlerine zengin bir koleksiyon
Kültepe tabletlerinden Urartu kemerlerine, Roma camlarından Bizans damga mühürlerine uzanan zengin bir seçki, müze koleksiyonunun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Müze koleksiyonunun bir diğer bölümünde ise farklı dönemlere ait sikkeler bulunuyor. Çoğunluğu Roma ve Helenistik döneme ait bu parçalar, üzerlerinde bulunan imparator, nesne ve hayvan simgeleri, kültürel, siyasi ve dini içerikleriyle tarihe ışık tutuyorlar. Gömülü bir hazine olduğu düşünülen 21 altın sikke ve diğer parçalar, ziyaretçilerin detaylı bir şekilde, yakından incelemesine ve bilgi edinmesine olanak sağlayacak biçimde sergileniyor. Müzenin bir diğer bölümünde ise mühür yüzükleri ziyaretçilerini bekliyor. Eski Mezopotamya’da başlayan mühür geleneğinin antik dünyadaki devamını simgeleyen yarı değerli taşlara işlenen mühür yüzükleri, izleyenlere mitolojik sahneler, bitkiler, hayvanlar ve semboller ile Eski Yunan ve Roma’nın öykülerini anlatıyor.
Roma döneminden bugüne değişmeyen cımbızlar, aynalar, parfüm şişeleri…
Erimtan Müzesi’nde Roma döneminde sosyal hayatının merkezinde yer alan hamamlara ve hamamlarda kullanılan objelere de ayrı bir bölüm ayrılıyor. Bu bölümde, arasında erkeklerin kullandığı objelerin yanı sıra, kadınların güzellik ve bakımlarının vazgeçilmezleri olan parfüm şişeleri, aynalar ve cımbızları da görmek mümkün olacak.
Çağdaş sanat sergilerin ilki Alev Ebüzziya’ya ayrıldı
Müze, sergilerinin yanı sıra arkeolojiyle sanatı yan yana getiren özel ve çağdaş sanat sergilerine de yer verecek. Bu sergilerin ilk konuğu dünyaca tanınan seramik sanatçısı Alev Ebüziyya. Alev Ebüziyya’nın yalın ve kusursuz çanak formlarını, çağlar öncesinden günümüze ulaşan toprak çanaklarla buluşturan sofra düzenlemesi ziyaretçilere farklı bir “şölen sofrası” deneyimi yaşatacak.