İş sağlığı ve iş güvenliğine yapılan harcamaların maliyet unsuru olarak görülmemesi gerektiğini belirten Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Her ne kadar yasal anlamda adımlar atılmış olsa da, uygulamada daha fazla katkı gerekiyor. Sürdürülebilir üretim için iş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik uygulamalara önem vermemiz gerekiyor. Bu konuda da teknolojiyi kullananlar ön plana çıkacak” dedi
15 Mayıs 2014 / ANKARA – Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) ve Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) işbirliği ile Ankara’da “Ulusal ve Uluslararası Rekabette KOBİ’ler” konulu seminer düzenlendi. Seminere katılan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Soma’da yaşanan kaza ile ilgili değerlendirmelerde bulunurken, iş sağlığı ve iş güvenliğine yapılan harcamaların maliyet unsuru olarak görülmemesi gerektiğini ifade ederek, “Sürdürülebilir üretim için iş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik uygulamalara disiplin ve titizlik çerçevesinde önem vermemiz gerekiyor” dedi.
Formalite değil, zorunluluk
Seminerdeki konuşmasında Soma’da yaşananlardan dersler çıkararak, iş hayatını daha güvenli bir hale getireceklerini bildiren Bakan Yılmaz, “Her şeyin başı insan. Sürdürülebilir üretim, büyüme ve sağlıklı ekonomik faaliyetlerin gelişimi açısından iş sağlığı ve iş güvenliğinin uygulamasına büyük önem vermemiz gerekiyor. İşletmelerimiz bu işe bir formalitenin çok ötesinde farklı bir bakış açısı getirmesi lazım” şeklinde konuştu.
Teknolojiyi kullananlar bir adım öne çıkacak
KOBİ’lerin uluslararası arenada yaşadıkları rekabet sorunlarına da değinen Bakan Yılmaz, “KOBİ’ler ekonomimizin dinamiğidir. Küresel krizin etkilerini halen yaşadığımız bu dönemde ulusal ve uluslararası rekabet kavramının çok daha fazla ön plana çıktığını görüyoruz. Rekabet dediğimizde de bilgi ve iletişim teknolojileri gündemi oluşturuyor. Buna hakim olanlar katma değer yaratarak rekabette öne çıkarken, buna dahil olamayanlar rekabete geri planda kalıyorlar” dedi.
Seminerde artık dünyada ticaretin kavramanın değiştiğini açıklayan Beceni-Türkekul-Sevim Avukatlık Ortaklığı Yönetici Ortağı Yasin Beceni ise, “Artık dürüst ticaret denilen bir kavram var. Dürüst ticareti oluşturabilmek için tedarikten satışa kadar bütün süreçlerde hukuka uygun şekilde davranılması gerekiyor. Ar-Ge yapmadan ve bilişim teknolojilerini kullanmadan pazarlarda kalıcı olamazsınız. Bu kadar yoğun bilgi teknolojileri kullanımı olan bir ortamda, lisanssız yazılım ve orijinal olmayan donanım kullanımı, sizi dürüst ticaretin dışına itiyor. Korsan ürün kullanıyorsanız, dürüst ticaretten haksız rekabet zeminine geçiş yapmış oluyorsunuz” dedi.
Hukuka uygun malların üreticisi olmak istiyoruz
Seminerde konuşan TOSYÖV Başkanı Rahmi Aktepe ise, son yılarda ülkemizin toplumsal ve ekonomik gelişmesi gündeme alındığında, ilk akla gelenin KOBİ’ler olduğunu söyleyerek, “KOBİ’lerin daralan iş gücünde, istihdamda ve katma değer yaratma açısından özel bir yeri vardır. KOBİ’lerimiz yenilikçi yaklaşımlarıyla inovasyon ve Ar-Ge ile katma değer yaratan ürün geliştirmesinin çabası içindedir. Ülke olarak artık karar verme aşamasında olduğumuzu da ifade eden Aktepe, “Daha ucuz malların alıcısı mı, yoksa araştıran, geliştiren, tedarikten üretime, satıştan organizasyona kadar tüm süreçleri hukuka uygun olan malların üreticisi mi? Biz ikincisi olmak istiyoruz” dedi.
Çalışma şartları uluslararası rekabette de öncelikli kriter
Konuşmasında Soma’da yaşanan kaza ile ilgili tespitlerde bulunan ASO Başkanı Nurettin Özdebir ise, “Çalışma hayatı ve çalışma hayatına verilen önem aynı zamanda rekabetin de bir unsuru haline geldi. Birçok ülke çalışma şartlarında uygulanan kuralları uluslararası rekabetin şekillendirilmesinde kullanmaktadır” dedi. KOBİ’lerimiz rekabet ortamında dünyanın en ücra köşesine yapılan bir imalatta bile iş sağlığı ve güvenliği konusuna gereken önemi vermek zorundadır. KOBİ’lerimizin uluslararası kriterlere de uyması gerekmektedir” dedi.