-Mobilya sektörüne özel tasarımlarıyla yön veren ERSA Mobilya’nın Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Ata, şirketlerinde oluşturdukları “Aile Anayasası” ile yönetimde yer almak için yalnızca aile üyesi olmanın yetmediği, alınan eğitim ve ciddi staj sürecinin ardından yönetime katılım sağlanabildiğini bildirdi.
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından organize edilen “Kurumsal Yönetim ve Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Semineri” kapsamında “Aile Şirketlerinde Kurumsal Yönetim Uygulamaları ve Sürdürülebilirlik” Paneli Ankara Sanayi Odası’nda gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın yaptığı panele, ERSA Mobilya Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Ata, Bilkent Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdullah Atalar, TKYD Yönetim Kurulu Üyesi ODE Yalıtım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve StratejiCo Kurucu Ortağı Selim Oktar panelist olarak katıldı.
ERSA Mobilya’nın 3’üncü kuşak temsilcisi Yalçın Ata, aile şirketi kavramının ERSA’da daha farklı işlediğini ifade etti.
Şuan ERSA yönetiminde 3 kuşağın da bulunduğunu hatırlatan Ata, “Aile şirketleri aslında zor bir sistem. Kardeşler bile arasında anlaşmazlığa düşerken sizden akrabalar hatta kan bağı olmayan yakınlarla birlikte bir şirketi yönetmenizi istiyorlar. Bir de tepeden inme emirler, eğitimsiz yöneticiler nedeniyle aile şirketlerindeki yönetim güçleşebiliyor. Biz bu soruna ERSA Mobilya’da son verdik. Ben şanslı bir 3’üncü kuşağım. Çünkü ERSA’nın birinci ve ikinci kuşağı geleceği öngörerek farklı bir yönetim sistemi kurdu. Bizler de bu doğrultuda yetiştirildik” dedi.
Aile içerisinde yazılı ve sözlü kuralların bulunduğu bir “aile anayasası” olduğunu kaydeden Ata, “Ata ailesinde ‘üniversite bittikten sonra şirkette yönetici olacağım’ gibi bir tarz yok. Ben, aile üyesiyim diye değil, ciddi bir eğitim sürecinden, 7 yaşında başlayan bir staj sürecinden geçerek Genel Müdür Yardımcılığı görevine geldim. Tüm üretim süreci, muhasebe, yurt dışı satış kısacası ERSA’ya dair her bilgiyi en ince ayrıntısına kadar çalışarak öğrendim” ifadelerini kullandı. Ata, aile üyelerinin dahi şirketteki pozisyonlarının alınan eğitimler ve yapılan işlere göre belirlendiğini vurguladı.
Kurumsallaşma sürecinin de “aile anayasası” ile başladığını bildiren Ata, şunları söyledi:
“Küçük yaşlarımdan itibaren her noktasında yer aldığım ERSA Mobilya’nın pazarlama sürecinde yer almak istediğim için eğitimimi de bu doğrultuda aldım. Mesela, eğer İngilizce’nin yanında İtalyanca da bilmeseydim aile üyesi olsam da şimdiki pozisyonuma gelemezdim. Çünkü söz konusu görev tanımlaması içinde ikinci yabancı dil zorunluluğu var. Almış olduğumuz eğitim ve yapmış olduğumuz işler şirketteki pozisyonlarımızı belirledi. Benim dışımda yönetimde bulunan diğer 3’üncü kuşak temsilcileri de kendi eğitimlerine göre şimdiki pozisyonlarına ulaştı.”
-Profesyoneller de kan bağı olmayan aile üyeleri
Aile üyelerinin yanı sıra profesyonellerden de alınan desteğin ERSA Mobilya yönetiminde etkin olduklarını ifade eden Yalçın Ata, aile şirketlerinde çalışan profesyonellerin genelde bir adım geride kalacaklarının düşünüldüğünü, ancak bu sürecin ERSA’da doğru yönlendirildiğini kaydetti.
Şirketlerin en önemli hedefinin karlı, verimli ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak olduğunu söyleyen Ata, “Bu hedef doğrultusunda aile üyesi de olsa bu sürecin profesyoneller tarafından daha doğru yürütüleceğine inanılırsa, onların yapmasını sağlamak hedeflere ulaşma yolunda atılan en önemli adım. Biz bu sistemde kurumsal yönetim anlamında insan kaynağı süreçlerinde profesyonellerin aidiyet duygularını biraz daha oluşturup, ne noktalarda yönetimin içine dâhil olabileceklerini göstererek karar aşamasında ortak akıl sürecine katkı vermelerini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.