TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, yavaşlama eğilimindeki ekonomi için ‘yapısal’ reformların artık daha fazla gerekli olduğunu, bu alanda hızlı hareket etmeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Ekim Ayı Ekonomik Raporu açıklandı. Raporda, “Türkiye ekonomisinde yavaşlama eğilimi üçüncü çeyrekte de kendini gösteriyor. İhracat kanalıyla ivme kazanan ülke ekonomisi, dünya genelinde görülen yavaşlama eğiliminden nasibini alıyor. Özellikle AB’deki gelişmeler son dönemlerde ekonomiyi olumsuz etkiliyor” denildi. Sonuçları yorumlayan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, yavaşlama eğilimi gösteren ekonomide sorunların aşılması için artık yapısal reformların daha gerekli olduğunu vurguladı.
TEK SEÇENEK UZUN YOL
Süleyman Onatça, geçtiğimiz haftalarda açıklanan, sanayi üretiminde dönüşümü amaçlayan ve yapısal reformlara sık sık gönderme yapan Orta Vadeli Program’ın (OVP) yürürlüğe girmesinin, ekonominin ileride canlandırılması için çok gerekli olduğunu belirtti. Yüksek işsizlik oranının artık, yüksek enflasyon, yüksek cari acık ve yavaşlayan ekonomi sarmalının doğal bir sonucu olduğunu kaydeden Süleyman Onatça, “Çift hanelere ulaşan işsizlik rakamının ülkenin genel huzuru için istenmeyen bir durum olduğu herkesin malumu. O yüzden radikal adımlara ihtiyacımız var. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ziyaretimizde OVP ile ilgili görüş ve önerilerimizi ilettik. Yeni dönemde KOBİ’lerin desteklenmesinin önemine vurgu yaptık” diye konuştu.
UYGUN DİL GELİŞTİRİLMELİ
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, siyasi istikrarın sağlanmasının, ekonomi için ‘olmazsa olmaz’ koşullar arasında bulunduğunu kaydetti. Onatça, “Bu güven ortamının devam etmesi için ülke genelinde herkesin buna uygun bir dil geliştirmesi gerekli. Ancak, siyasi istikrarın yanı sıra 2008 krizinden bu yana girdiğimiz yavaşlayan ekonomi döngüsünden kurtulmamız için hep söylediğimiz gibi yapısal önlemlerin alınması da artık daha da önemli” dedi.
TL DEĞER KAYBETMEZ
Doç. Dr. Ümit İzmen ve ekibinin TÜRKONFED için hazırladığı raporda döviz kurlarındaki hareketlere dikkat çekildi. Raporda, “Dolar, Suriye sınırında Kobani şehrinde yaşanan olaylar, jeopolitik riskler ve FED’in faiz artırımına erken gidip gitmeyeceği beklentisiyle yükselmeye devam etti. Ağustos başında 2,11 lira seviyesinde olan dolar, Ekim ayının ilk haftasında 2,27 liraya çıktı. Avro ise Avrupa Birliği Merkez Bankası ECB’nin tahvil alımı konusundaki belirsizlikler ve bölge ekonomisindeki durgunluk nedeniyle TL karşısında kısmen değer kazandı. Ekim’de başlayan Kobane’ye yönelik protestolar dinmiş görünüyor. Yurtdışında da yılsonuna kadar AMB ve Fed’den önemli bir karar çıkmayacak gibi. Dolayısıyla, TL’nin yurtiçinde önemli bir sorun olmadığı sürece daha fazla değer kaybetmesini beklemiyoruz” denildi.
ALT ENDEKSLER ARTIYOR
Raporun ‘tüketim’le ilgili bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: “Tüketici güven endeksi Eylül ayında reel kesim güven endeksiyle paralel bir seyir izledi. Bir önceki aya göre artan endeks bu ay 74 değerine ulaştı. Tüketici güven endeksinin alt endekslerine göz attığımızda, gelecek üç ayda tüketim finansmanı aracıyla borçlanma, konut satın alma veya inşa etme, otomobil satın alma alt endekslerinin bu ay arttığı görülüyor. Tüketici kredileri de bu verileri destekler nitelikte benzer bir seyir gözleniyor. Konut kredilerinde Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre artış görülüyor, tüketicinin konut alma eğilimi artmaya devam ediyor. Ağustos’ta taşıt kredilerinin ise bir önceki yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 15 gerilediğini görüyoruz. TL’nin değer kaybetmesi taşıt alımlarını olumsuz etkiliyor. Bireysel kredi kartı harcamalarında ise bir önceki aya göre artış görülürken bir önceki yıla göre azalıyor.””