Beslenme bozukluğu, hastalıklar, depresyon, uykusuzluk, vitamin eksikliği, akıllı telefon ve bilgisayarlar unutkanlığa davetiye çıkarıyor.
Unutkanlığın yalnızca ileri yaşlarda değil gençler arasında da sıkça görülmeye başladığını belirten TOBB ETÜ Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Erdal Eroğlu, erken teşhis ve tedavinin yanı sıra bellek check-up yaptırmanın önemli olduğunu söyledi. Depresyonun gençler ve yaşlılarda unutkanlık riskini artırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Eroğlu, çoğunlukla sinsi seyreden bellek kaybı (unutkanlık) ve sebepleri hakkında merak edilen birçok soruya cevap verdi.
HAFIZA – BELLEK
Hafıza (bellek), bir insanın ömrü boyunca yaşadığı ya da çeşitli yollardan öğrendiği bilgileri akılda tutabilme becerisidir. Hafıza, sadece çevre hakkında kazandığınız tecrübe ve bilgilerin depolanması şeklinde değil, aynı zamanda gerek duyulduğunda bu bilgilerin geri çağrılmasını da sağlar.
HER UNUTKANLIK BUNAMA MIDIR?
Unutkanlık, bilgi ve becerileri hafızaya kayıtlamada ya da hafızada depolanan bilgi ve tecrübelerin geri çağırılmasında yaşanan güçlükler olarak tanımlanabilir.
Beynimizde yaklaşık elli milyar kadar hücre bulunmaktadır ve bu hücreler birbirleriyle çok sayıda bağlantı kurar. Duyu organlarımızla algıladığımız tüm bilgiler ve öğrendiklerimiz bu hücreler sayesinde kayıt ve gerektiğinde de bilginin geri çağrılması sağlanmaktadır. Genetik faktörler, kişinin yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve çevresel etmenler bir araya gelerek beynimizin yaşlanma sürecini belirler. Tüm organlarımızda olduğu gibi beynimiz de zaman içerisinde yaşlanır ve hücre kayıbına uğrar. Bu da bilişsel fonksiyonlarımızın eskisi gibi güçlü olmasını engeller. Ancak bilgi ve beceriler sürekli yenilendiğinde ve tekrarlandığında hafızada kalması ve hatırlanması daha kolay olur. Aksi takdirde kullanılmayan bilgiler bellekten silinir.
Unutkanlıklar kişinin günlük yaşam aktivitelerini, kişinin performansını ve sosyabilitesini bozmadığı sürece büyük bir sorun yaratmaz. Bunlardan birisinde aksama olduğunda sorunlar başlar ve mutlak tedavi edilmesi gerekir.
Unutkanlık genelde ileri yaşın sorunları olarak görülse de günümüzde artık genç popülasyonda da unutkanlıklar artış göstermektedir.
Her unutkanlık bunama anlamına gelmez. Unutkanlığın yanında diğer bilişsel fonksiyonlarımızın (öğrenme, oriantasyon, lisan fonksiyonları, kişilik değişiklikleri gibi) en az bir tanesinde daha bozukluk olmalı ve bu bozukluklar hastanın sosyal ve iş hayatını etkileyebilecek kadar şiddetli olmalıdır.
BİLGİSAYAR VE AKILLI TELEFONLAR
Unutkanlığın nedenleri oldukça fazladır. Genç popülasyonda unutkanlığa yol açan nedenlerin tamamı ileri yaşlarda da unutkanlığa yol açabilir. Ancak, sadece ileri yaşlarda görülen ve unutkanlığa yol açan bazı hastalıklar (Alzheimer hastalığı, frontotemporal demans gibi) genç yaşlarda unutkanlığa yol açmaz.
Genç popülasyonda en sık unutkanlığa yol açan nedenler; depresyon, anksiyete, yoğunluk, stres, kaygılar, gerekli/gereksiz birçok uyaran ve bilgiye maruz kalma, uyku bozuklukları, vitamin B12, Folik asit, D3 vitamin eksiklikleri, tiroid hormon bozuklukları, kafa travmaları, düzensiz yaşam tarzı, yanlış beslenme alışkanlıkları ve çevresel toksik maddelere maruz kalma sayılabilir. Ayrıca bellek fonksiyonlarımızın tembelliğine yol açan bilgisayar ve akıllı telefonlar gibi teknolojiler de unutkanlığın önemli nedenlerinden birisidir.
Yaşlılarda ise daha çok; Alzheimer hastalığı, vasküler (damarsal) nedenli unutkanlıklar, Lewy cisimcikli demans (bunama), parkinson hastalığı-demans kompleksi, normal basınçlı hidrosefali gibi nedenler bellek fonksiyonlarında bozukluğa neden olduğu gibi, gençlerde unutkanlığa neden olan faktörler de yaşlılarda hafıza bozukluklarına neden olabileceği unutulmamalıdır.
DEPRESYON VE UNUTKANLIK
Depresyon hem gençlerde hem de yaşlılarda unutkanlığa yol açan önemli nedenlerden birisidir. Tıp dilinde depresif psödodemans (depresyona bağlı yalancı demans) olarak adlandırılmaktadır. Bazen zaman içerisinde demansa depresyon da ilave olabilir. Depresyon, bilişsel fonksiyonlarda hafif bozukluklara yol açabileceği gibi ciddi düzeylerde de etkileyebilir. Depresyon erken tespit edilip tedavi edildiğinde “depresyona bağlı yalancı demans” da düzelmektedir.
Yaşla beraber mutluluk hormonu denilen “seratonin” azalmaktadır. Bu nedenle “depresif yalancı demanslar” yaşlılarda daha fazla görülmektedir. Mutlu bir şekilde yaşayan ve depresyondan uzak duran hastalarda unutkanlık daha az ortaya çıkmaktadır.
Uzun süre depresyonda kalan ve tedavi edilmeyenlerde yaşamın ileriki yıllarında Alzheimer hastalığına yakalanma riskleri artmaktadır. Yani depresyon Alzheimer hastalığı için risk teşkil etmektedir. Hatta uzun süre “depresif yalancı demans” nedeniyle takip edilen hastaların yaklaşık %10-15’i kalıcı demansa dönüşebilmektedir. Bu nedenle depresyonun tanısı konulduktan sonra hemen etkili tedaviye başlanmalıdır.
“Depresyona bağlı yalancı demanslı hastalar”, kendileri doktora giderken, Alzheimer gibi demansı olanlar yakınları tarafından doktora götürülür. Depresif hastalar unutkanlıklarını abartılı gösterirler ve doktorun sorularına cevap verirken gayret göstermezler ve genelde “bilmiyorum” kelimesini çok kullanırlar. Oysa gerçek demansı olan hastalar sorulara doğru cevap verebilmek için olağanüstü gayret gösterirler.
SİNSİCE İLERLER
Bu her zaman için mümkün olmaz. Bellek bozukluğu bazen sinsi başlar ve erken dönemlerde hasta ve yakınları tarafından kolayca fark edilmeyebilir. Bellek bozukluğunun erken fark edilmesi önemlidir, çünkü bazı bellek bozukluklarının tedavisi mümkündür ve erken tespit edildiğinde tedaviye erken başlanılabilir. Bellek bozukluğunun erken dönemlerinde önce basit şeyler (isimleri hatırlamada zorlanma, evde ya da işyerinde koyduğu eşyalarını arama gibi ) unutulmaya başlar. Ancak, unutkanlık ve diğer bilişsel fonksiyonlardaki bozulma günlük yaşam aktivitelerini bozmaya başladığında ya da performansı düşmeye başladığında önem kazanır.
UNUTKANLIK CHECK-UP’I
Bellek fonksiyonlarımızın normal olduğunu düşünsek bile unutkanlık check-up yaptırmamızda büyük yarar vardır. Bellek check-up yaptırıldığında, normal bellek performans ölçümü yapılmış olacaktır ve bu da ileride oluşabilecek bellek bozuklukları için referans olacaktır. Bazen de unutkanlık check-up’ı ile olası bellek bozukluğunun erken safhaları yakalanabilmektedir. Hangi yaşta olursanız olun ve özellikle 50 yaş üstündeki insanların mutlak unutkanlık check-up’ı yaptırmasında büyük fayda vardır. Bilindiği üzere 65-85 yaş arası bunama riski her 5 yılda bir iki katına çıkmaktadır. Unutmayınız ki, Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif bunamalarda unutkanlık belirtisi ortaya çıkmadan yaklaşık 10-15 yıl önce beyinde değişiklikler başlamaktadır. Ancak unutkanlık check-up’ı ile erken dönemde silik de olsa bazı bulgulara tespit edilebilmektedir.
Unutkanlık check-up’ı ile kişilerin ruhsal durumu, oriantasyonu, bellek fonksiyonları, anlama, kavrama, algılama, bilgileri öğrenme ve hatırlayabilme fonksiyonları tespit edilebilmektedir. Bunun yanında kan tetkikleriyle vücutta eksik-bozuk olan ve unutkanlığa yol açan parametreler ortaya konulmakta, beyin görüntüleme (Beyin MRI) ve EEG (Elektroensefalografi) ile de beyinde olabilecek anatomik ve fonksiyonel bozuklukların varlığı ya da yokluğu belirlenebilmektedir.