Öyle bir tecrübe, öyle bir duayen ile birlikteyim ki sanırım kelimeler yetmez. Heyecan var, kafamda deli sorular var bir o kadar da alacağım cevaplar ile kendisinin engin bilgilerinin bana kattığı artıları ile hayata yön vermek. Evet… Tüsiav Başkanı ve STK’ların duayeni Sevgili Başkan Veli Sarıtoprak ile özel konsept bir röportaj gerçekleştirdim. Bu röportaj da iş dünyasından, iş adamlarına, tecrübelerden daha bir çok konuya değinen Sayın Başkan Rahmetli Vehbi Koç’un ‘’ Ülkem Varsa Bende Varım ‘’ sözü ile parolasını bizimle paylaştı …
Veli Sarıtoprak kendi dalında bir marka olarak, bu markayı inşa ederken hangi yollardan geçti?
Veli Sarıtoprak kendi dalında bir marka olmak için önce hedeflerini belirlemiştir, insan yaşamında hedef odaklı olmak çok önemlidir. İkincisi burcumun özelliği olsa gerek ( Oğlak Burcu ) hep farklı olmayı ve önde olmaya gayret ettim. Keza emek ve sebatı da ve daha da önemlisi hedefe yönelik çalışmak ve hatta çok çalışmayı da marka olmanın olmazsa olmazları arasında sayabilirim. Tabii bunlar benim kişisel değerlendirmelerim, başarılı olmak ve marka olmak göreceli bir kavram, kişiden kişiye değişebilir. Ben insanları, memleketimi, devletimi ve ülkemi çok sevdim. Rahmetli Vehbi Koç’un dediği gibi ‘’ Ülkem Varsa Bende Varım ‘’ sözlerini kendime parola edindim. Yıllarca ben memleketim, ülkem, devletim ve insanlık için ne yapabilirim diyerek çalıştım. İş ve ekonomi dünyası, sivil toplum kuruluşlarının sayılarının artması için çalıştım. Katılımcı demokrasiye ve örgütlü topluma inandım.Ve çalışmalarımı STK’lar üzerine yoğunlaştırarak bu günlere geldim.
Geçtiği bu yollardan, herkesin hayatında olduğu gibi karşısına çıkan zorluklarla nasıl baş etti?
Tabi karşımıza bir yığın zorluklar ve güçlükler çıktı. Ben iyi niyetli ve düzgün bir insan olmanın faydasını gördüm. Dostluklarım pazara kadar değil mezara kadardır, dostlarımın ve beni sevenlerin destek, teşvikleri ile çizdiğim rotadan sapmadan bugünlere geldim. Yakın çevreme hep aynı şeyi söylerim; ‘’ Para değil Dost Kazanın ‘’itibarınızı her şeyin üzerinde tutun. Dünya’da en zor kazanılan şey itibardır, en kolay kazanılan şeyde itibardır. Veli Sarıtoprak dostları ile iyi niyeti ile ve itibarı ile tam 30 yıldır sivil toplumculukta bir isim ve markadır.
Bu yola baş koyarken, iş adamlığı kendi tercihiniz mi? Yoksa aile teşviki ile mi oldu?
Hiçbir zaman iş adamı olamadım, bundan sonra da olacağımı sanmıyorum. Olsa olsa profesyonel bir yönetici diyebilirsiniz. İki fakülte mezunuyum, uzun yıllar kamu da çalıştım. Bunlar ise; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Petkim Petro Kimya A.Ş ile çalıştığım yerler olmuştur. Daha sonra Sabancı Holding, Bilkent Holding’de danışmanlıklar yaptım. Şimdi de birkaç grubun yönetim kurulu üyesi ve başdanışmanıyım. İş dünyasında parmağın taşın altında değil, pişmanlık var mı dersek pişmanlık yok! Tekrar dünyaya gelsem yine yöneticilik ve danışmanlık yapmak isterim. Ben risk alamam, sözden ve borçtan korkarım, huzurlu ve istikrarlı bir yaşam peşinde koşarım. Yılda 3 ay mutlaka Bodrum Yalıkavak’da ki yazlığımda tatil yaparız, bu yirmi senedir hiç değişmedi ve değişmesini de istemem. İşadamı olduğun an, sorumluluk ve risk aldığın andır, hayatın ve yaşam alışkanlıklarının 360 derece değişecektir. İşte ben bunu kaldıramam…
Yakın Çevreme Hep Aynı Şeyi Söylerim; ‘’ Para değil Dost Kazanın ‘’İtibarınızı Her Şeyin Üzerinde Tutun
Türk Sanayi ve İş adamları Vakfı ile yıllardır elelesiniz, bu vakıf kurumu ile neleri hedeflediniz?
Tüsiav’ı 1995 yılında kurdum. Vakıf 2 -3 ay sonra 20 yaşında olacak. Vakıf kurarken hedefim; İş dünyası için ‘’ Hayır işlerinde de ‘’ elini taşın altına soksun isterim. Sosyal sorumluluk projeleri ile ülkeye hizmet edelim, Türk iş dünyasının bu ülkeye borcu var. Bu borcu nasıl öderiz, bunu düşünelim ve sorumluluk alalım diye düşündüm.
Bu vakıf birliği içinde çizdiğiniz yolda tam destek ile mi iç içesiniz yoksa belli bir evet oyu ile mi bu yolu çiziyorsunuz?
Kuruluşuna öncülük ettiğim tüm STK’larda hep destek gördüm. Seçtiğim tüm görevlere herkesin oyunu alarak getirdim.
Türk Sanayicilerinin Vakıf başkanı olarak en büyük, en belirgin sorunu nedir? Bu sorunu hangi çözüm ile çözmeyi düşünüyorsunuz?
Türk iş dünyasının en büyük sorunlarından birisi kurumsallaşamamak ( Hep küçük kalmak, Hep Kobi Kalmak ) ikincisi hep sermaye sıkıntısı çekmek, üçüncüsü dışa açılamamaktır. İş dünyası artık ikinci ve üçüncü nesile devredilmeli, genç girişimcilerin, genç patronların önü açılmalı ve onlara güvenilmelidir. İş dünyasında artık babalar yerlerini evlatlarına ve yetişkin torunlarına bırakmalıdır.
Tüsiav’ı Kurarken Türk İş Dünyasının Bu Ülkeye Borcu Var Bu Borcu Nasıl Öderiz, Bunu Düşünelim ve Sorumluluk Alalım Diye Düşündüm
Devletin buna bakış açısı nedir?
Devlet, elindeki imkânlar doğrultusunda girişimcileri ve iş dünyasını teşvik ediyor. Girişimciliğin önünü açıyor, kredi ve hibe destekleri ile iç dünyasına desteğini esirgemiyor.
Tam Desteği var mı?
Tabi elindeki imkânlar doğrultusunda…
Avrupa’ya baktığımız zaman kendi iş adamlarımız ile karşılaştırdığımız zaman bizim iş adamlarımızın seviye durumu nedir size göre?
Türk iş adamalarının Avrupa iş adamalarından bir eksiği, noksanı yok. Türk iş adamaları dünyanın bütün ülkelerin de iş takip ediyor, iş bağlıyor, İhracat yapıyor ve milyarlarca dolarlık taahhüt işleri alıyorlar. Ben şahsen Türk iş dünyasını başarılı buluyorum. Kalkınmanın, gelişmenin ve refahın lokomotifi Türk işadamlarıdır.
Bundan sonraki hedeflerinizi sorsam, neler söylemek istersiniz?
Bundan sonra ki hedefim; yaşadığım müddetçe sivil toplum kuruluşlarına ağabeylik yapmak ve tecrübelerimden istifade etmelerini sağlamak olacaktır. Şuna inanıyorum ki; Akıllı İnsanlar başkalarının tecrübelerinden istifade ederler, Aptal insanlar ise kendi tecrübelerinden. Tecrübe önce Ankara sonra tüm Türkiye STK’larının emrinde ve hizmetindedir.