Türk çelik sektörünün üretim ve ihracatta büyüme odaklı çalışmaları devam ederken; sektörün gelişimini “antidamping davaları”, “telafi edici vergi soruşturmaları” ve “tarife dışı engellemeler” olumsuz yönde etkiliyor… İlk etapta çelik sektörünün ihracatını düşüren söz konusu süreçlerin, üretime yansımaları da dikkat çekiyor. Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Dalbeler “Türk-Amerikan İlişkileri Yıllık Konferansı” sırasında yaptığı konuşmada Türk çelik sektörünün ABD ile ticari ilişkileri konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Türkiye, yaklaşık 35 milyon ton çelik üretimi ve 31 milyon çelik tüketimi ile dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. Ülkenin serbest piyasa kurallarına tam uyumlu ticaret yapmasının en önemli göstergesi ise; 20 milyon ton çelik ihracatına karşılık 15 milyon ton çelik ithalatı gerçekleştirmesi.
Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Dalbeler, Türkiye ile ABD arasındaki ticari ilişkilerin yıllar boyunca önemine dikkat çekerek, ABD’nin Türk çelik sektörü için en önemli hammadde hurda tedarikçisi konumunda olduğunu ve bu ülkeden yaklaşık 30 milyon ton hurda ithalatı gerçekleştirildiğini belirtti.
Uğur Dalbeler, “son yıllarda ABD pazarında sürekli olarak Türk çelik ürünlerine karşı açılan telafi edici vergi ve anti damping soruşturmaları ile mücadele ediyoruz. Sektör olarak ABD’deki fiyatlarımızı detaylı olarak takip ediyoruz. ABD’nin iç piyasa satış fiyatlarının altına inmiyoruz. Hatta bu yönde sipariş alsak dahi geri çeviriyoruz. ABD’nin kurallara, hukuka uyan, adil ticaret yapan hiçbir şirketi haksız yere yargılamayacağına inanıyoruz. Ancak son dönem uygulamaları bu inancımızı yitirmemize sebep oluyor” dedi.
ABD’deki yerli üreticilerin, ithalata karşı hem ABD otoriteleri hem de senato desteği alabilmek adına Washington’daki lobicilik faaliyetleri için ciddi bütçeler ayırdığına da değinen Dalbeler, “Yapılan lobi çalışmaları neticesinde, senato üyelerinin maruz kaldığımız OCTG davasında yüksek damping sübvansiyon marjları gelmesi için ABD Ticaret Bakanlığı yetkililerine baskı yaptıklarını görüyoruz. Ayrıca ABD sanayi temsilcilerinin tüm enerjisini damping ve devlet desteği marjlarını yükseltmek adına harcadığını gözlemliyoruz” diyerek sözlerine devam etti.
Dava süreçlerinde Türk çelik sektörünün devlet desteği aldığı yönünde bulgular yaratılmaya çalışıldığını da belirten Uğur Dalbeler, örneğin Türkiye’nin ve dünyanın en kârlı çelik şirketleri arasına girmeye başaran Erdemir’in, Türk boru üreticilerine sübvanse fiyatlara çelik rulo verdiği yönünde karar verildiğini söyledi. Oysaki Erdemir’in 15 yıl önce özelleştirilmiş olmasına rağmen bu kararın çıkmasının olayın boyutlarını daha da net gösterdiğini vurguladı.
Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Dalbeler; “sonuç olarak ABD Ticaret Bakanlığı’nın soruşturmalardaki tutumu, adil ve serbest ticaret ile açık piyasa ekonomisi açısından olumsuz mesajlar veriyor. Çıkan kararlar ve alınan tedbirler başka ülkeler için de emsal teşkil edebilir. Söz konusu diğer ülkeler de kendi piyasalarını yabancı şirketlerin rekabetine kapatmak yönünde benzer yollara yönelebilir. Türk çelik sektörünün ABD’ye ihraç ettiği tüm ürünler hedef alınıyor. Bizler halen Ticaret Bakanlığı’nın süregelen davalarda adil kararlar vereceğine inanıyoruz. Koruma tedbirleri uzun vadede yerli üreticilere de zarar verecektir. Ayrıca yetkili merciler sadece üreticileri düşünerek hareket etmemeli, piyasadaki tüketicilerin ihtiyaçlarını da göz önüne almalıdır. Türk çelik sanayi olarak dampingli ürünler ihraç edilmesine karşıyız. Buna karşı olan tüm ülkelerle de işbirliği içinde hareket etmeye hazırız” diyerek sözlerini son verdi.