Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR), güvenilir gıda ve temiz çevre konusunda imza attığı projelerle dikkat çekiyor. Ulusal ve uluslararası projelerde yer alarak, sanayide üretim teknolojileri ile işleme kolaylıklarını geliştirmek ve yeni teknolojileri tanıtmak için çalışan SETBİR, bu amaçla ortağı ve yürütücüsü olduğu AB projelerini hayata geçiriyor.
Türkiye’de süt ve et sektörünün ve bu sektörlere bağlı olan sanayinin gelişmesi için çalışmalar yapan Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (SETBİR), güvenilir gıda ve temiz çevre konusunda uluslar arası platformlarda da faaliyetlerine devam ediyor. SETBİR, ortağı ve yürütücüsü olduğu AB projeleri ile sanayide üretim teknolojileri ile işleme kolaylıklarını geliştirmek ve yeni teknolojileri tanıtmak için çalışmalarını sürdürüyor.
Avrupa Birliği üyesi 10 ülkenin (İtalya, Fransa, Danimarka, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Belçika, Portekiz, Yunanistan, Avusturya) gıda federasyonlarının oluşturduğu ve SETBİR’in 2003 yılında dahil olduğu SPES (Spread European Safety) Konsorsiyumu, Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı projelerine devam ediyor.
SETBİR, gerek bu konsorsiyum dahilinde gerekse ortak olarak, her aşamasında etkin bir şekilde görev aldığı pek çok projede, koordinasyon, üye komitesi üyeliği, bilimsel komite üyeliği yanında iş paketlerinin yürütülmesi görevlerini de üstleniyor. Her yıl projelerine yenisini ekleyen SETBİR’in, 7. Çerçeve programı kapsamında 10 adet AB projesi bulunuyor. Bu projelerde SETBİR üyesi firmalar da proje ortağı olarak yer alabiliyor.
SETBİR’İN AB PROJELERİ:
- 1. BIOBOARD PROJESİ
Sürdürülebilir protein bazlı kâğıt ve karton kaplama sistemlerinin geliştirilmesi gıda ve içecek ambalaj materyallerinin geri dönüşümünün artırılması hedeflenmektedir.
BIOBOARD projesinin amacı yeni organik bir ambalaj malzemesi üretmektir. Peynir altı suyu kullanılarak kartonun kaplanması ve bunun süt, peynir, salça, et ürünleri gibi ürünlerin plastik yerine yeni oluşturulacak organik malzeme ile ambalajlanması hedeflenmektedir. BIOBOARD isimli yeni malzeme tamamen organik ve çevre dostudur.
Hem katı hem de sıvı gıda ürünleri için, ekstruzyon kaplama kartonlarının paketleme materyali olarak üretilmesi için teknolojik uygulama ve tarım gıda atıklarından elde edilen ham maddelerin yenilenebilirliği üzerine bir kaplama sistemi geliştirilmektedir. Bu yenilikçi kaplama formülasyonlarında, patates nişastası ve peynir altı suyu tozu kaynaklı proteinler baz alınmaktadır.
SETBİR projede hem tanıtımdan hem de yürütülen araştırmaların desteklenmesinden sorumludur.
- 2. OPEN NEW FOOD PROJESİ
Proje ile gıda değer zincirindeki yenilik geliştirilmektedir.
OPEN NEW FOOD, inovasyon aktarımını sağlayan bir Leonardo Projesi’dir. Open New Food Projesi’nin temel amacı; İşbirlikçi Gıda Ürün Geliştirme hakkında farkındalığı ve geleneksel gıda endüstrisini oluşturan KOBİ’lerin yöneticilerinin yeterliliklerini arttırmaktır.
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ’ler), rekabetçi olmak için inovasyon geliştirmek zorundadırlar. Tarımsal Gıda endüstrisinde yenilikçi KOBİ olmanın bazı avantajları;
• KOBİ’ler pazara, büyük şirketlerden daha hızlı girerler,
• Küçük şirketler niş pazarını daha kolay keşfedebilirler,
• KOBİ’ler uzmanlaşmada ve müşterilerine özel hizmetler sunmada daha iyi olabilirler,
• KOBİ’ler müşterilerine, geliştirmek için zaman ve çaba gerektiren ve büyük şirketlerin sunmasının zor olduğu değer katan yeni deneyimler sunabilirler.
Açık inovasyon, kaynaklar ve yeteneklerin paylaşıldığı bir inovasyon ağı oluşturmak, KOBİ’ler için araştırma yapmak ve yeni ürün ve hizmetler geliştirmeyi daha kolay hale getirmek için şirketlerin Entegre Değer Zinciri içerisinde dış ortakları veya paydaşları belirlemesidir.
Açık inovasyonun faydaları, zaman ve maliyeti azaltmasıdır. Ayrıca, daha fazla ve daha yenilikçi çözümler şirket içerisinde mevcut değildir. Bu nedenle açık inovasyon bu yönden daha avantajlıdır.
Avrupa üniversiteleri, araştırma merkezleri ve tarıma dayalı gıda birliklerini kapsayan Open New Food Konsorsiyumu, Geleneksel Gıda Sanayi KOBİ’lerinin yönetici ve teknisyenlerinin kabiliyetlerini arttırma amacı ile birlikte Tarıma Dayalı Gıda Sektörü için ayrıntılı bir açık inovasyon kursu hazırlamaktadır ve Tarıma Dayalı KOBİ’lerde açık inovasyon uygulamalarını geliştirmeyi teşvik etmektedir.
Bu proje, HAYATBOYU ÖĞRENME PROGRAMI 2013 kapsamında Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilmektedir.
- 3. ORION
Anaerobik sindirim aracı ile organik atıkların yönetimi
Her yıl milyonlarca ton organik atık tarım-gıda sanayileri tarafından üretilmektedir. Şu anda yılda 5.000-50,000 ton organik atık üreten büyük işletmeler için, yerinde anaerobik sindirim (AD) sistemi vardır. Küçük ve orta işletmeler (KOBİ) içinse, organik atık arıtma için tek çözüm atık yakma veya gömmedir. Bu yöntemlerin her ikisi de pahalı ve çevreye zararlı yöntemlerdir. 2012 yılının Ağustos ayında başlamış olan ve 36 ay süreli projenin amacı, otel, market, balıkçı ve diğer tarımsal bazlı gıda ürünü üreten KOBİ’lerin ürettikleri organik atıkları kendi kendilerine yok ederek depolama, taşıma gibi maliyetlerini düşürmek ve hijyen standartlarını artırmak için KOBİ düzeyinde bir anaerobik sindirme aracı yapılmasıdır.
Proje kapsamında 650L ve 3000L prototip anaerobik sindirim araçları tasarlanmakta olup, 650L prototipte sindirme modüllerinin uygulanması ve özümsenmesi, yanma/gaz testi modüllerinin geliştirilmesi ve doğrulaması aşamalarında sona doğru gelinmiştir. Prototipin tamamlanmasından sonra KOBİ’lerde kullanımına geçilecektir.
http://lnx.project-orion.eu/cms/
- 4. PUREFORMULA PROJESİ
Yüksek kalitede toz bebek maması sağlamak için yeni kontrol teknolojisinin geliştirilmesi
Toz bebek maması, bebeğin annesinin sütünün yerine konması ya da tamamlayıcı olması amaçlanan süt benzeri gıdadır. Toz bebek mamasının kalitesi, beslenme profili ve güvenliği, bebeklerin sağlığı ve büyümelerinin ona bağımlı olması nedeniyle çok önemlidir. Çoğu bebek mamasının suyla hazırlanan toz şeklinde olması gerektiğinden, tercih edilen kurutma yaklaşımı, genellikle kurutma sırasında ürünlerin topaklanmasını sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
Kurutma, yeniden oluşturma özelliğini geliştirir. Topaklanmanın derecesi ve yoğunluğunun kontrolü önemlidir. Kuru karıştırma için, granüllerin içindeki ve granüllerin arasındaki içerik dağılımı, içerik homojenliği, besin emilim oranları ve sonunda da bebek güvenliği üzerinde kritik bir etkiye sahiptir.
PUREFORMULA projesi ile toz bebek maması topaklanmalarından tanımlanan içerik ve nem ölçümlerini boyutsal olarak sağlayabilen bir Analitik Teknoloji Prosesi geliştirilmektedir. AR-GE performansı prototip mühendislik tasarımı, yazılım/algoritma tasarımı, kullanıcı ara yüz tasarımı, toz bebek maması üretim ekipmanları içinde entegrasyon ve doğrulamanın temelini oluşturacaktır.
- 5. MYCOSPEC PROJESİ
Gıdalardaki ve sıvı gıda maddelerindeki mikotoksinleri belirlemek için parmak izi teknolojisi
MYCOSPEC projesi, gıda ürünlerini ve işlenmiş gıdaları istila eden mantarlar tarafından üretilen mikotoksinlerin belirlenmesi için yeni bir sistem geliştirmeyi amaçlamaktadır. Mikotoksinle kontamine olmuş gıda, akut ve uzun süreli hastalıklara neden olabilmektedir.
Bu toksinlerin analizleri bugünkü analitik metotlar ile zor, masraflı, zaman kaybı olan ve bu alanda uygun olmayan bir kullanımdır. MYCOSPEC projesi, kızılötesi spektroskopik parmak izine ve yeni lazer teknolojisine dayanan yeni bir alet geliştirmektedir. Değişken kalibrasyon ve güçlü kızıl ötesi lazer ışık kaynağı ile kombine edilen kızıl ötesi spektroskopik analizin, gıda ve yem sektöründeki görüntüleme sistemi için zorunlu olan ekin kalitesi ve güvenliği üzerinde bitki ana bileşenlilerin hızlı ve yüksek verimli izlenmesi için yeni bir yaklaşım sağlayacağı düşünülmektedir.
Çalışmalar; bu sektör analizleri, yönetmelikler ve standardizasyonlar kapsamında devam etmektedir. Analiz çalışmaları yer fıstığı, kuru üzüm, tahıl (mısır, buğday), malt, antepfıstığı, elma suyu örnekleriyle yapılmaktadır.
- 6. BABYSAFE PROJESİ
Toz bebek mamalarının dekontaminasyonu için ışık bazlı teknolojilerin kullanımı
Toz bebek maması steril bir ürün değildir ve üretim prosesi esnasında, pazara ulaştığında bebeklerin ve yeni doğanların sağılığını tehdit eden bakteriler ile kontamine olabilmektedir. Üretim prosesi esnasında yüksek sıcaklık kullanımı ürünün güvenliği sağlamak için etkin bir yöntemdir ancak protein denatürasyonuna ve besinsel değer kaybına sebep olmaktadır. Bileşimsel farklılıklara bağlı olarak, bebek mamaları için temel baz olan inek sütü, anne sütüne en yakın kompozisyonu andırması için ısıya duyarlı vitaminleri ve Laktoferrin gibi proteinleri içeren biyoaktif bileşenler ile güçlendirilmektedir. Bu şekildeki adımlar, ısıl işlemden sonra toz mamanın tekrar kontaminasyonuna sebep olabilmektedir. Bu nedenle üreticiler için mikrobiyal yükü azaltıcı ve mamanın besinsel kalitesini değiştirmeyecek bir yönteme ihtiyaç vardır.
Geçmişte yapılan araştırmalar, paketlemede yüzey kontamisayonu, çeşitli içeceklere uygulama ve vejetatif mikroorganizmaların dekontaminasyonu için ışık teknolojilerinin etkinliğini göstermektedir.
BABYSAFE projesi, toz bebek maması dekontaminasyonunda ışık bazlı teknolojilerin etkinliğini ispatlamak için geçmiş araştırmalara dayandırılmaktadır. Artan tüketici güvenliği kadar Avrupa bebek maması endüstrisi için (artan pazar payı ve ürün geri çağrımları maliyetinin azaltılması) ve bebekler ile yeni doğanların sağlığı ve güvenliği için BABYSAFE teknolojisinin etkileri yüksektir.
- 7. NU-AGE PROJESİ
Avrupa’da Nüfusun Sağlıklı Yaşlanma Süreci Geçirmesi için Yaşlı İnsanların Özel Gereksinimlerine Uygun Beslenme Stratejileri Geliştirmek
60 ay süreli projenin amacı beslenmenin yaşlanma ve buna bağlı olarak akıl sağlığı, kalp sağlığı, sindirim sistemi hastalıkları, kemik yoğunluğu, bağışıklık, kas ağırlığı ve diğer fonksiyonlar üzerine etkilerinin çalışılmasıdır.
Nu-Age yaşlı insanların beslenmeleriyle ve doğru diyetin, ateroskleroz (arteriyel duvarların sertleşmesi anlamına gelir ve kalp hastalığı için bir risk faktörü oluşturur), tip 2 diyabet ve zihinsel gerilemeye neden olan nörodejenerasyon gibi yaşla ilgili hastalıkları nasıl engellediğiyle ilgili bir projedir. Projenin ana bölümü, Avrupa genelindeki 625 yaşlı bireyden, proje için geliştirilen 65+ gıda kılavuzuna uygun şekilde beslenmelerinin istendiği 1 yıllık bir diyet müdahalesinden oluşmaktadır. Diyetin etkilerini ölçmek için, müdahalenin öncesinde ve sonrasında katılımcılardan kan, idrar ve başka örnekler alınacaktır. Sonuçlar, kendi diyetlerini değiştirmeyen 625 yaşlı bireyden oluşan bir kontrol grubu ile karşılaştırılacaktır.
Nu-Age sonuçları 65 yaş üstü AB nüfusunun daha kaliteli bir yaşam sürmeleri için besinsel ihtiyaçlarını daha iyi anlamayı sağlamaya katkı sağlayacaktır. Projede elde edilen çıktılar, AB yaşlılarının beslenme kalitesinin ortalama olarak düşük ve heterojen yapıda olduğunu göstermiştir. Eğitim, yalnız yaşamamak, aile olmak diyet kalitesini olumlu etkileyen faktörlerdir.
Projenin somut çıktıları arasında; 65 yaş üstü AB vatandaşları için özel yeni bir gıda piramidi “Nu-Age diyeti” oluşturmak, AB’nin yaşlanan nüfusu için diyetin rolü konusunda multidisipliner bir yaklaşım geliştirerek, sağlıklı yaşlanmada diyetin moleküler ve hücresel mekanizmalara etkisini açıklamak, AB yaşlı nüfusu için beslenme standartları, tavsiyeler ve kılavuzlar oluşturulmasına katkı sağlamak, yaşlanmanın sebep olduğu çöküşü geciktirmeye odaklı, endüstriyel olarak desteklenen gıdalar tasarlamak sayılabilmektedir.
Projede SETBİR, projenin tanıtımından, ülkemizde yaşlı insanlar ve mevzuat ile ilgili araştırmalardan, proje sonuçlarının proje ortağı KOBİ’lere aktarımından sorumludur.
- 8. CHEESECOAT PROJESİ
Ultra düşük yağlı (%3) mozarella peyniri üretmek için üretim teknolojisi oluşturulması
1 Aralık 2011 tarihinde başlayan projede, pizzalar, hazır yemekler, sandviçler ve salatalarda kullanıma uygun ultra düşük yağlı (%3) mozarella tipi peynirin üretimi gerçekleştirilmektedir. Yeni geliştirilen düşük yağlı mozarella peynirinin uygun tat, doku ve erime özelliklerine sahip olması amaçlanmıştır.
Öncelikle, Hollanda’da bulunan NIZO Gıda araştırmacıları 100’den fazla laktik asit bakterileri ve bunların kombinasyonlarını incelemişlerdir. NIZO’nun kendi MicroCheese model sistemi kullanılarak seçilen kültürler ile mozarella tipi üretim gerçekleştirilmiştir.
Projenin farklı aşamalarında, seçilen kültürler süt ingrediyenleri ile işlenerek 1 ton %3 yağlı mozarella tipi peynir üretimi gerçekleştirilmiştir. Prosesin optimizasyonu ve uygun ürün kalitesi için kültür kombinasyonunun ayarlamaları gerçekleştirilmiştir. Kasım 2013’te üretilen ilk örnekler, geleneksel düşük yağlı peynir üzerinde nem içeriği ve dokusunda belirgin iyileşme olduğunu göstermiştir. Ayrıca rendelenmiş peynir üzerinin kaplanması için bir sprey kaplama sistemi geliştirilmiştir.
11 üyeli projede, SETBİR tanıtım yöneticiliği görevine sahip olup, projenin yürütülen tüm iş paketlerinde de görev almaktadır.
http://www.cheesecoatproject.com/
- 9. SAFEBAG PROJESİ
36 ay süreli projenin amacı yeşil yapraklı sebze ve meyvelerin taşınması sırasındaki kontaminasyonu engellemek ve mikrobiyolojik güvenlik sağlamak için ürünün besleyici değerini etkilemeden raf ömrünü uzatan bir paketleme sistemi geliştirilmesidir.
SAFEBAG, plazma teknolojisine dayanan paketlenmiş sebze ve meyvelerde çevre dostu etkili dekontaminasyon sistemidir. Taze doğranmış gıdaların dezenfeksiyon işleminde kullanılan kimyasal maddelerin azaltılması için giderek artan bir talep vardır. SAFEBAG yenilikçi bir yaklaşımla, kapalı bir paket içerisinde plazma yaratarak, hızlı uygulamaya olanak tanımakta ve işlem sonrası kontaminasyonu engellemektedir.
Söz konusu proje kapsamında bir prototip dizayn edilmiş ve prototipin endüstriyel doğrulama çalışmaları yapılmıştır. Paketlenmiş taze marul, meyve ve sebzeler üzerindeki etkinliği denenmiştir.
Sonuçların etkileri, tüketici güvenliğinin sağlanması, raf ömrünün artması ve taze ürünlere olan talebin artmasıdır. Bu sayede taze gıda üreticilerinin rekabet gücü de artacaktır.
- 10. MILD-DRY PROJESİ
Avrupa Komisyonu 7. Çerçeve Programı tarafından finanse edilen bu iki yıllık araştırma projesinde, ısıya duyarlı gıdaların kurutulması için alternatif bir teknoloji geliştirilmiştir. MILD-DRY teknolojisi, genellikle 2,45 GHz değerinde sabit mikrodalga frekansında kurutma işlemine ters olarak, değişken mikrodalga frekansının kullanımı ile iki efektif kurutma metodu olan mikrodalga ve vakum metotlarını birleştirmiştir. Gıda kurutma işleminde farklı aşamalar için farklı frekansların kullanımının avantajı MILD-DRY projesi boyunca yapılan denemeler ile onaylanmıştır. Mikrodalga frekansının etkisi özellikle gıdanın nem içeriğinin düşük olduğu kurutma aşamasının sonlarında önemlidir. Bu koşullar altında buharlaşma için gerekli olan fazla mikrodalga enerjisi, uygun mikrodalga frekansları kullanıldığı zaman emilebilmekte, kurutma sırasında kabul edilemez sıcaklık artışını önlerken hızlı kurutma oranı sunmaktadır.
Bu prensip kullanılarak bir prototip üretilmiş ve test edilmiştir ve ayrıca MILD-DRY teknolojisinin gelecekte geliştirilerek endüstri sistemine dahil edilmesi için bir temel sağlanmıştır.
Bu yeni teknoloji, enerji tasarrufu ve kurutma zamanının azaltılmasını destekleyen yeni bir yaklaşım sunmakta ve hem gıda kurutucuları hem de tedarikçilerini ilgilendiren birçok kalite-geliştirme faktörlerini içermektedir.