Geçtiğimiz günlerde facebook hesabımda bununla ilgili bir ileti paylaştım. Aldığım yorumlar neticesinde “Bizi Bilen Biliyor” ibaresini Ankara’da pek çok kişinin firmalardan, yöneticilerden, marka sorumlularından duyduğu fikrim güçlendi. Evet elbette sadece Ankara’ya özel olmamalı ama firmaların yöneticileri, pazarlama noktasındaki temsilcileri bu cümleyi sıklıkla kullanabiliyor. Bu aslında hem değerli bir cümle hem de bir tehlikenin işaretlerini veriyor.
Gelişen iletişim teknolojileri sayesinde artık mesajları takip etmek zorlaştı. Dergiler, gazeteler, billboardlar, toplu taşım araçlarında ilan panoları, el ilanları, sesler, müzikler, radyolar, televizyonlar, internet siteleri, mobil platformlar ve giderek artan oranı ile sosyal ağlar. Bu bize bir şey söylüyor: Artan mesaj karmaşasında doğru anda doğru frekansta yer almalı. Karmaşada mesajı artıracağım diye her dakika konuşmak elbette değil. Doğru mecra kullanımları, mesajların geçerlilik süreleri çok önemli bir noktada yer alıyor. İşe ilk olarak yer alınacak mecraların seçimi ile başlamak gerekli.
Reklam – PR konusunda düşük frekans kullanan, daha önce kullandığı kanallardan memnun kalmayan veya genel olarak mecra / iletişim kurmak, kullanmak istemeyen firmalarda başlıkta yer alan yaklaşım görülebiliyor. Elbette her firma belli bir çalışma sonrasında sadık müşteri kitlesini ediniyor. Bu kitleyi memnun edecek fiyat – satış stratejileri muhakkak ki önemli. Bu anlamda yapılacak çalışmaları bir tarafa koymayı asla kastetmeden, aynen ve güçlü şekilde devam ettirmeyi kastediyoruz. Sadık müşterilerin veritabanının sıklıkla kontrolü, güçlendirilmesi, eldeki verilerin yorumlanarak yeni yaklaşımların belirlenmesi çok kritik. Zira, yeni müşterileri çekmede en ucuz motivatör sadık müşterilerin kullanımı olacaktır.
Artan dijital iletişim kanalları, mesajları ile birlikte artık bir olayı duymamak ne kadar zor oldu ise, her olayı detayı ile bilmek de bir o kadar zor olmuş durumda. Sosyal medyada yaşanan bir durum televizyonları, gazeteleri, internet sitelerini işgal edebilirken, diğer mecralar kanalı ile yayılan olayların değerlendirmesi ile sosyal medya akışları bir anda inanılmaz hızla ilerleyebiliyor. Büyük pazarlama araçları kullanan, elindeki verileri geliştirmek isteyen firmalar, markalar büyük veri dediğimiz BIG DATA yaklaşımını kullanıyorlar. Sosyal medyada yaptıkları izlemelerle ve mesajların takipleri ile verilerini güncelliyor, yeni müşteri yakalamanın yollarını araştırıyorlar.
Bu yaklaşımdan hareketle artık herkes herşeyi biraz da olsa duyabiliyor. Fakat artık bu bir “sokakta görülen herhangi bir mağaza toteminden” öteye geçmeyebiliyor. Sokakta görülen firma logolarına birçoğumuz salt bir firma logosu olarak bakabiliyoruz. Unutmamalı ki, yeni nesil artık dijital ortamlarda görmediği, ona mesaj ile ulaşılmayan hiçbir çalışmayı VAR gözüyle görmüyor. Global dünyada artık sunulanların ötesinde araştırarak bulunabilen özel mesajlar, içerikler insanları tatminsiz noktaya getiriyor. “Bizi Bilen Biliyor” yaklaşımı yeni nesili göz ardı etme noktasında oldukça tehlikeli bir bakış açısı. Firmalar, e-ticaretin vazgeçilmez alışkanlık olduğu, ödeme imkanlarının neredeyse artık parmak üzerine yerleştirilebilecek chipler noktasına gittiği dünyada yeni müşterilere ulaşmak için bir strateji geliştirmek zorunda.
Billboard, dergi, gazete gibi kolay değiştirilmez, ölçülebilir olmayan mecraların yerini internetin, mobilin, sosyal ağların aldığı günümüz dünyasında firmalar için eski kitleyi bilgilendirmek / yeni kitleye erişmek hem kolay hem de yukarıda saydığımız nedenlerle daha fazla emek sarfetmeyi gerektiriyor. Bizi bilenlerin bilgisini ve sadakatini güçlendirerek yeni müşterilere yol açmalı… Bu noktada işinin ehli profesyonellerle tanışmak, dijital dünyaya güçlü adım atmak açısından önemli
Tolga Ozek
http://www.twitter.com/tolgaozek