Şençam Yönetim Kurulu Başkanı Hıfzı Kuruşa ile 2014 değerlendirmesi, sektörün sorunları, AVM’lerin pazar günü kapanması ve futbolu, Gençlerbirliği’ni konuştuk.
Hıfzı Kuruşa ile röportajımızdan satır başları
“Ankara dışına açıldık”
“Sektördeki yemek çeki uygulamasını TOBB Başkanı’na ileteceğiz”
“AVM’lerde ilk 10 yılda kiracıların yüzde 40’ı değişiyor”
“Passolig kendini kabul ettiremedi”
– Hıfzı bey sizi tanıyarak başlayalım mı?
Tabii mutlu olurum. Ben 1969 Ankara doğumluyum. Aslen Kosova göçmeni olan bir ailenin çocuğuyum. 1986 yılında Lise’den mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi’nde Bilgisayar Teknolojisi ile Büro Yönetiminde okudum. Baktım ki iş hayatı, üniversite hayatından daha cazip Ünivetsiteyi bitirmeden iş hayatının içine girdim. Yani yaklaşık 28 yıldır iş hayatının içindeyim. 1988 yılında Özge hanım ile evlendim ve Ege, Sude Naz, Zahit Efe isminde 3 çocuk babasıyım. Sivil Toplum Kuruluşlarında aktif görevlerim var. Ankara Ticaret Odasında Yönetim Kurulu Üyesiyim ve yine Gençlerbirliği Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesiyim. İyi insan, iyi evlat, iyi eş, iyi baba, iyi patron, iyi işadamı, ve iyi bir sivil toplumcu olmaya çalışıyorum.
– Şençam olarak 2014 sizin için nasıl geçti?
2014 yılı bizim için sorunsuz ve hayal ettiğimiz büyüme arzumuza ve yatırımlarımıza cevap veren bir yıl oldu. Ancak sektördeki gelişmeler ve değişim rekabetin dozajını arttırıyor. Yeni açılan AVM’ler, hareketliliği artan caddeler rekabeti hızlandırıyor. Haklı rekabetin bizi daha zinde ve dinamik tuttuğunu biliyoruz. Ancak haksız rekabet olduğu zaman isteğimiz, arzumuz ve sektöre ilişkin hayallerimiz kırılıyor. Biz işine yatırım yapan, çağa ayak uyduran, modernizasyonu ve hijyeni ön planda tutan üretim anlayışı ile sektöre katkı, konuklarına ise sağlıklı, ekonomik, doyurucu ve lezzetli ürünler sunan bir firmayız ve bu şartları banka kredileri ile değil tamamen özkaynaklarımız ile gerçekleştiriyoruz.
2014 yılı içerisinde ilk Ankara dışı şubemizi açtık ve yine öyle tahmin ediyorum ki 30 Aralık tarihinde Bilkent Station’daki şubemizin açılışını gerçekleştireceğiz. Sizin aracılığınızla kamuoyu ile ilk kez paylaşacağım bir bilgide, sözleşmelerini imzaladığımız ve Ankara’nın en büyük ve güçlü AVM’si olan ANKAMALL şubemiz 2015 yılı ilk çeyreğinde Ankara’lılar ile buluşacak.Gıda sektörü Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren en hızlı gelişen sektörlerden biri oldu. Son zamanlarda dünyanın hemen her yerinde popüler olan ise ”Fast Food’’ kültürüdür. Yaşamın hızlanması ile birlikte zamanı sınırlı olan insanlar ve gençler için bu tarz lokantaların alternatifi yok gibi görünsede biz konuklarımıza sunumlarımızdaki farklılık ile bu alternatifi yaratabildiğimizi düşünüyorum.
– 2015 planlarınız? Yeni lokasyonlarda görebilecek miyiz?
Doğrusunu isterseniz 2015 yılından beklentimiz yüksek. Eylül’2015 de Şençam Köftecisi olarak ilk kez ”Bayim Olurmusun’’ fuarına katılacağız. Özellikle gıda sektöründe Türkiye franchising pazarı büyüme rekoru kırıyor. Türkiye’de tam anlamıyla bayilik patlaması yaşanıyor. Zincir mağaza sayısının 2000, şube sayısının ise 50 binin üzerinde olduğunu biliyorum. Özellikle gıda sektörünün 2015 yılında yatırım cazibesini koruyacağını düşünüyorum. Bizde bu yatırımdan payımıza düşeni almak istiyoruz. Hamburger ve Pizza’da pazar liderleri belli ve bu sektörlere yatırım yapacak yeni markaların girmesi ve şubeleşmesi çok daha zor olacaktır. Türkiye’deki genç nüfus sosyalleşme alışkanlığının değişmesiyle marka olan kafelere ve restoranlara rağbet etmeye başladı. Mesela internet üzerinde yapılan bir araştırmada İstanbul’da yaşayan ve gelir seviyesi 1.500TL üzerindeki çalışanların haftada 3 gün dışarıda yemek yedikleri belirlenmiş. Bu durum gıda sektörünün büyüme eğimi içerisinde olduğunu göstermektedir ve bu rakamların Anadolu’da daha düşük olduğunu kabul ettiğimizde Ankara ve batısındaki illerde yatırımların artma ihtimalinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Ankara merkezli büyüme politikamızın doğru tercih olduğunu düşünüyorum. Bu tezden yola çıkara yatırımlarımıza Ankara ve civar illerinde devam etmeyi planlıyoruz. En yakın ihtimal olarak Eskişehir, Konya, Bursa, İzmit, Sakarya, Afyon gibi iller hedef yatırım noktalarımız. İnşallah bayilik yolu ile bu illerde büyümeyi planlıyoruz. Bakalım 2015 inşallah başta aileme, kentime ve ülkeme hayırlar getirir.
– AVM’ler ile ilgili olası erken kapanma ve Pazar günü kapanma konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle bir durum tespiti yapmak isterim. Ben AVM’lerinin bu kadar şehir merkezinde olmalarına yada başka bir deyişle şehir merkezinde bu kadar çok AVM yapılmasına karşıyım. Keşke ilk yapıldığı yıllarda buna karşı çıkılsaydı ve bu kadar çok AVM yapılmamış olsaydı. Ancak çok sayıda AVM olmasına rağmen buralardan işyeri kiralamak sanıldığı kadar basit değil. Herşeyden önce marka olmalısınız, şubeleriniz olmalı, yoksa size randevu bile vermezler. Bu şartları yerine getirirseniz gerçekten çok yüksek kira bedelleri, ortak alan katılım bedelleri, ısıtma, soğutma, baca temizliği, elektrik, su gibi birçok kalem ve yüksek birim fiyatları ödemek suretiyle ile kiralayabilirsiniz. Birçok AVM’de ilk 10 yıl içerisinde kiracıların %40’a yakını değişmektedir. İyi bir altyapınız ve sağlam bir finans yapınız yoksa buralarda yaşama şansınız inanın yok. Böylesine ağır şartlarda mücadele eden bu işletmelerin Pazar günü kapatılmasını düşünmek dahi istemiyorum. Allahdan bu konuda Bakanımız Sn.Nurettin Canikli bey böyle birşeyin olmayacağını söyledi ve bu tartışmaya son koydu. Yapmış olduğu bu açıklama inanın bizlere derin bir oh çektirdi.
– Sektördeki yemek çeki uygulamasını eleştirmiştiniz ve bunu haberleştirmiştik. Herhangi bir gelişme var mı?
Evet size çok teşekkür ederim bu konuda duyarsız kalmamıştınız. Ancak ne yazık ki yemek çeki konusunda hiçbir gelişme yok. Lokanta, Restoran, Kafe ve Pastane sektörünü yakından ilgilendiren bir konu. Sizin aracılığınızla kamuoyunu tekrar bilgilendirmek isterim. Yemek çekleri, Vergi Usul Kanununun 382 No’lu tebliğinde ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Firmalar tarafından çeşitli adlarla çıkarılan özel kartlar, yemek çekleri, yemek kuponları anlaşma yapılan lokanta ve restoran gibi hizmet işletmelerinde sunulan hizmetin ödeme aracıdır. Ancak burada bunun azami ve asgari hizmet bedelleri belirlenmemiştir. Bugün %12’lere varan komisyon bedelleri ödenmektedir. Yıllık enflasyonun % 10-11 açıklandığı bir ülkede aylık %12 hizmet bedeli almak ne derece doğrudur kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Yapılan haksızlık bununlada sınırlı değildir. Mesela firmaya teslim ettikleri pos cihazları büyük olasılıkla eski yani kullanılmış cihazlardır. Kısa bir süre sonra arızalanması kuvvetle muhtemeldir. Bu arızanın kullanıcıdan kaynaklı olduğu ifade edilerek 400TL-500TL arasında bir fatura gönderilerek hesabınızda biriken paradan kesilir. Hiçbir şekilde oturup müzakere edemezsiniz ne komisyon bedelleri, ne cihaz depozito bedellerini, ne arızalanmış cihazların sizden kaynaklanmadığını.Tek taraflı mecbur bırakıldığınız bir matbu sözleşme ile bağlanırsınız. Şimdi size soruyorum böyle ticaret olurmu? Kamu kurumlarının ve özel sektördeki büyük firmaların yemek çeki piyasasındaki bu 3 firmadan birisi ile anlaşmış olması bizi ne yazıkki bu tür haksızlıklarla yüz yüze bırakmaktadır. Kaldı ki yemek çeki olarak kullanılması gereken bu bütçeler ne yazık ki marketlerde farklı hizmet ve ürün alımlarında da kullanılmaktadır. Bu ise çok daha vahim bir konudur. Biliyorsunuz; İŞVERENİN ÇALIŞANLARINA YEMEK ÇEKLERİ TEMİN ETMESİ DURUMUNDA ÇALIŞANLAR TARAFINDAN ANLAŞMALI İŞYERLERİNDEN GIDA VE İHTİYAÇ MADDESİ TEMİNİNDE KULLANILMASININ YEMEK VERME HİZMETİ İLE HİÇBİR İLİŞKİSİ OLMADIĞINDAN, YEMEK VERME KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMEYİP ÜCRET OLARAK VERGİLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
– Peki bu firmalarla anlaşmak zorundamısınız. Madem bu tür zorluklar yaşıyorsunuz niçin anlaşma yapıyorsunuz.?
Çok güzel bir konuya değindiniz. Ama önce birşeyin altını çizmek istiyorum, zaten biz sözleşme yapmıyoruz.Onlar bize bunu dikte ediyorlar. Kargo yoluyla bize bir sözleşme gönderiyorlar bu sözleşmeyi koşulsuz olarak imzalamak zorundasınız. Bu sözleşmeyi imzalıyorsunuz, depozitoyu yatırıyorsunuz sonra sizi sıraya sokuyorlar ve 40 gün kadar süren bir değerlendirmeden sonra cihazınız bağlanıyor. Şimdi size soruyorum böyle anlaşma olur mu? Müzakere edilmeyen, karşılıklı konuşulmayan, tarafların rızasının olmadığı bir sözleşme anlaşma sayılabilirmi? Şimdi geleyim sorunuza. Bugün bir çok kamu kurumuyla birlikte özel sektördeki büyük firmalar çalışanlarına yemek hizmeti vermek yerine bu çek yada kartlardan dağıtmayı tercih ediyorlar. Pazarın büyük bölümünü oluşturan çalışanları kendi işletmenizde misafir etmek istiyorsanız mutlaka bu kartları kabul etmek zorundasınız. Yani aslında her iki açıdan baktığınızda da bir zorunluluğumuz var. İnanın sektörde kiminle konuşsanız bunları doğrulayacaktır.
– Peki ne olacak? Yani bu kadar önemli bir sorun nasıl çözülecek.?
Biliyorsunuz ben Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesiyim. Bakanlıklar düzeyinde gerçekleştirdiğimiz tüm ziyaretlerde bu konuyu arz ediyorum. Sorunun çok büyük olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Oda başkanımız Sn.Salih Bezci bu konuda bize tam destek veriyor. Son olarak bizim çatı kuruluşumuz TOBB Başkanımız Sn.Rifat Hisarcıklıoğlu’na arz edeceğiz, bu konuda kendisini bilgilendirip bize destek olmasını ve sorunun çözümü noktasında yardımcı olmasını isteyeceğiz. İnşallah 2015 yılında bu konuda olumlu adımlar atılır diye umut ediyorum.
– Biraz da spordan bahsedelim, Siz Gençlerbirliği Spor Kulubünde de Yönetim Kurulu Üyesisiniz. Nasıl gidiyor Türkiye’de futbol, mesela Paso lig hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok teşekkür ederim. Gençlerbirliği Türkiye Futbol Süper Liginin en başarılı, en genç, en dinamik kulubüdür. Bugün Türkiye’de futbolcusuna, çalışanına, devletine borcu olmayan tek kulüptür diyebiliriz. Bunu da Başkanımız Sn. İlhan CAVCAV’a borçluyuz. Zaman zaman Sn.Başkanımızı eleştirenler oluyor. Paraya kıyamadığını, cimrilik yaptığını ima ediyorlar. Gençlerbirliği için hayatının büyük bölümünü ayırmış birisine bu söylenenlerin haksızlık olduğunu düşünüyorum. Kendisini yakından tanıdığım için böyle söylüyorum İlhan bey rahatsız olduğu zamanlarda bile kendisini değil kulübü düşünen ve zaman ayıran birisidir. Öncelikle bu tespiti yapmak istedim. Türkiye’de futbol bence iyiye gitmiyor. Yönetici olarak birçok kentte maç izlemeye gidiyorum, bakıyorsunuz statlar boş, seyirci artık maçlara itibar etmiyor, sonuçlara inanmıyor, futbol eskisi kadar cazip değil. Passolig taraftara kendisini kabul ettiremedi. Bakın Türk futbolunda çok büyük paralar dönüyor. Passolig’in tribünlerdeki holiganları disiplin edeceğine katılıyorum. Ancak bunu halkla birlikte yapabilirsiniz. Halkın istemediği hiçbirşey halka zorla kabul ettirilemez, hayata geçirilemez. Evet Türk futbolseverler Passolig’i kabul etmedi, etmeyecek gibide görünüyor.
– Müşteri şikayetlerini, yorumlarını takip etmekte hangi kanalları kullanıyorsunuz?
Biz aslında teknolojiyi kullanan bir firmayız. Özellikle sosyal medyanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Konuklarımız bize telefon, e-mail, twitter, instagram, facebook yoluyla ulaşabiliyorlar. Akıllı telefonlar sayesinde internet cebimizde. İşletmelerimizde yaşadıkları olumsuzlukları hemen bizimle paylaşıyorlar. Şirketimizde bu işi takip eden arkadaşlarımız var. Allaha şükürler olsun bugüne kadar büyük bir olumsuzlukla karşılaşmadık ama inanın kullandığımız peçeteden, ıslak mendilin içeriğindeki kolonyadan, poşetimizden, ambalaj kağıdımızdan, kullanılan servis takımlarına kadar gördükleri eksiklikleri bizimle paylaşıyor olmalarından son derece mutluyuz. Bu durum bizi daha dinamik tutuyor.
– Hıfzı Bey bize zaman ayırdınız çok teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ediyorum. businessankara.com aracılığı ile Ankara’da neler olup bittiğini sizden öğreniyoruz bende çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.