Kankalite Koçluk Danışmanı Handan Öztürk’ten yaklaşan yerel seçimler öncesi siyaset koçluğu noktasında öneriler almaya devam ediyoruz:
Ben birçok kitapta bulabileceğiniz imaj, beden dili, temsil veya aday görüşmelerini nasıl yönetecekleri vb konularda tavsiyede bulunmayacağım. Bu tavsiyeleri çok genel, sığ ve kişiye özgün bulmuyorum. Benim sadece bizi temsil eden veya edecek siyasetçilerimize değil, ülkemin gelişimine katkıda bulunan herkese birkaç tavsiyem var. Birçok ülkede yaşadım, okudum ve çalıştım. Ülkem üstüne ülke tanımam. Kendimi ülkemin sürekli gelişimine adadım. Eminim ki gelişmeye açık alanlarımız üzerinde çalışırsak bizi kimse tutamaz.
1) “Bir Türk Dünyaya Bedel İki Türk birbirinizi mahveder” sözünü ortadan kaldıralım. Bu da birbirimize güvenmekten , takım olmaktan ve dayanışmadan geçer. Birbirimizin açığını arayıp ortaya dökmek yerine dinimizin de bize emrettiği gibi ayıpları birbirimizden güç alarak ve bir olarak ortadan kaldırmaya uğraşalım ve bu süreçte dışarıya karşı örtelim.
2) Başka ülkelere özenmekten vazgeçip kendimizi sevip güvenip rol model bir ülke olmayı hedefleyelim. Gerçekten ülkem üstüne ülke görmedim.
3) İmalı, dolaylı ifadelerden vazgeçip net, açık, direkt iletişim kuralım.
4) Egomuzu iyi yönetmeyi öğrenelim. Mevkimize, ünvanımıza sunulan saygı, sevgi gerçek değildir. Ne oldum delisi olmayalım. Gerçek saygı ve sevgi her davranışının altında iyi niyet olan, iç sesiyle kararlı hareket eden, yüreğini her attığı adıma yansıtana sunulur ve bu kalıcı olandır.
5) Önümüze çıkacak çakıl taşlarına odaklanmak, kaygıyla hareket etmek, olmayana odaklanmak yerine hayatın akışına, yaradana, iletişim kurduğumuz insanlara ve kendimize güvenerek gözümüzü varmak istediğimiz hedefe yaslıyarak olumluda kalarak hareket edelim.
6) Yıkıcı geribildirimlerden vazgeçerek, ötekinin yaptığını yermek yerine ülkemizin bütününü ve gelişimini temel alarak yapılanları daha öteye taşımak için birbirimize yapıcı geribildirimlerde bulunalım.
7) Özür dilemeye başlayalım. Özür dileyebilen insan erdemlidir. Ne yazık ki bu sözü ben en az kendi ülkemde duyuyorum. Sanki özür dilemek gururundan onurundan ödün vermek anlamına geliyor. Sanki etinden et koparıyorlar. Bilakis özür dileyebilen insan her zaman ötekilerin gözünde yücelir.
8) Ülkemdeki iş adamlarına ve liderlerine baktığımda diğer ülke liderlerine kıyasla gelişime daha az bütçe ayırdıklarını görüyorum. Bir yabancı lideri işe aldığımda bana yöneltilen soru gelişimim için ne kadar bütçe ayrılıyor sorusu iken Türk liderler gelişime ve eğitime hevesle yaklaşmıyor. Hemen ben oldum diyorlar. Ben oldum dediğiniz noktada bitersiniz. Sürekli gelişimi bir değer kabul ederek profesyonel öğrenci zihniyetinde hareket etmeliyiz. Her eve her kuruma, her insana bir klavuz lazımdır. Gelişmek ayıp değil gelişmeyi red etmek ayıptır.
9) Körü körüne taraf olmayalım. Taraf olmak aşık olmak gibidir. Aşık olduğunuz birinin gelişmeye açık taraflarını görebilir misiniz? Daha iyi olması için objektif olabilir misiniz? Hayır. Körü körüne savunursunuz. Yiğidin hakkını her zaman verelim ve cesaretle yaklaşıp daha iyi olması için yapıcı geribildirimlerde bulunalım.
10) Sonunu düşünen lider olamaz.