Kalp damar hastalıkları, gerek dünyada, gerekse ülkemizde ölümlerin başlıca nedenlerinden. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Tuğba Kayhan Altuner, bu hastalıklara yol açan risk faktörlerinden birinin Lipid Kolesterol yüksekliği olduğunu söyledi, “40 yaş üstü erkekler, 50 yaş üstü kadınlar, obezitesi olanlar, şeker, tansiyon, böbrek ve sedef hastaları mutlaka Lipid Kolesterol taraması yaptırmalı” dedi.
Özel Güven Çayyolu Tıp Merkezi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Tuğba Kayhan Altuner, kalp damar hastalıklarına yol açan risk faktörlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Risk faktörlerini iki grupta ele alan Dr. Altuner, “Kalp damar hastalıklarının yaş, cinsiyet ve aile öyküsü gibi değiştiremeyeceğimiz risk faktörleri olduğu gibi; şeker hastalığı, hipertansiyon, sigara ve lipid yüksekliği gibi değiştirilebilir risk faktörleri de vardır. Kan yağ metabolizmasındaki bir takım bozukluklar diğer faktörlerle etkileşimde bulunarak damar sertliğinin oluşmasında ve gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Birçok hastayı içeren çalışmaların sonucunda, total kolesterol ve kötü kolesterol olarak da isimlendirilen LDL kolesterolün düşürülmesinin, kalp damar hastalıklarını önleyebildiği kanıtlanmıştır. Bu nedenle kan yağ metabolizmasındaki bozuklukları erkenden saptamak ve eğer bozukluk varsa tedavi etmek oldukça önem taşımaktadır” dedi.
BU KİŞİLER LİPİD KOLESTEROL TARAMASI YAPTIRMAK ZORUNDA
Hastalığın erken teşhisinde, lipid taraması çok önemli. Dr. Tuğba Kayhan Altuner, kimlerin lipid taraması yaptırması gerektiğine ilişkin ise şu bilgileri verdi:
“40 yaş üstü erkekler, 50 yaş üstü veya menopoza girmiş kadınlar, obezitesi olanlar, ailesinde erken yaşta kalp damar hastalığı öyküsü olanlar, ailesinde lipid yüksekliği öyküsü olanlar, tip 2 diyabet hastaları, kronik böbrek yetmezliği olan hastalar, hipertansiyon hastaları, kalp damar hastalığı riski arttığı için romatoid artrit, sitemik lupus, sedef hastalığı gibi otoimmün hastalıkları olan kişiler mutlaka lipid tarama testlerinden geçmelidir. Bu testler başlangıç olarak total kolesterol, LDL kolesterol, HDL kolesterol, trigliserit ve total kolesterol/HDL kolesterol oranlarını içermelidir. Lipid tarama testlerinden önce mutlaka 12 saatlik açlık gerekmektedir.”
KAN YAĞI DÜZEYİNİ PEKÇOK ETKEN BELİRLİYOR
Dr. Altuner, kan yağ düzeylerinin, kalıtsal ve çevresel faktörlerin etkisiyle oluştuğuna da dikkat çekerek “Beslenme şekli, şişmanlık, sigara içimi ve fiziksel aktivite; çevresel faktörler içinde en önemlileridir. Ancak beslenme şeklimiz çok düzgün olsa, her gün egzersiz yapsak ve sigara içmesek bile genetik faktörler nedeniyle kan yağlarımız yüksek olabilir. Günlük besinlerimizdeki yağ miktarı, kalıtsal özelliklerimize göre değişen oranda kan yağ düzeyini belirler” dedi. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Tuğba Kayhan Altuner, lipid bozukluklarının tedavisine ilişkin de bilgi verdi. Tedavinin, diyet ve egzersizi kapsayan yaşam tarzı değişiklikleri ile ilaçla gerçekleştiğini söyleyen Dr. Tuğba Kayhan Altuner, şöyle devam etti:
KOLESTROL İLAÇLARI TÜMDEN REDDEDİLEMEZ
“Günümüzde en çok tartışılan konulardan biri, lipid düşürücü ilaçların özellikle kolesterol düşürücü ilaçların kullanılması, potansiyel yararları ve zararları üzerinedir. Elbette ki her lipid yüksekliğine ilaç verilmesi gerekmez ancak ilaç tedavisini de tümden reddetmek, kanıta dayalı tıp ile bağdaşan bir durum değildir. Son tedavi kılavuzlarına göre hastalar risk gruplarına göre; çok yüksek riskli, yüksek riskli, orta riskli ve düşük riskli olarak sınıflandırılmaktadır. Risk sınıflaması kişinin yaş, cinsiyet, sistolik kan basıncı, sigara kullanımı ve LDL kolesterol düzeylerine göre 10 yıllık kalp damar hastalığı riskine göre yapılmaktadır. Daha öncesinde kalp damar hastalığı olanlar, tip2 diyabeti olanlar, kronik böbrek hastalığı olanlar ve çok yüksek düzeyde bireysel risk faktörü taşıyanlar kalp damar hastalığı açısından çok yüksek riskli grubu oluşturmaktadır ve bu grup daha yoğun tedavi almak zorundadır.”
TEDAVİ GENEL DEĞİL, KİŞİYE ÖZEL OLMALIDIR
Tedavinin her bireyin kalp damar hastalığı açısından, potansiyel risk faktörlerine göre hekimi tarafından değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Altuner, “Örneğin LDL kolesterol düzeyi 150 mg/dl olan sağlıklı bir bireyde ilaç tedavisine gerek yoktur ancak aynı LDL düzeyine sahip kişi bir koroner arter hastasıysa veya tip 2 diyabet hastasıysa mutlaka ilaç tedavisi almalı ve değerler ivedilikle 70 mg/dl’nin altına düşürülmelidir . Sonuç olarak lipid tedavisinde genelleme yapılması uygun bir davranış değildir, tedavi bireyselleştirilerek yapılmalıdır” diye konuştu.