Uçak, yükseklik, kapalı mekân, böcek gibi fobiler çok sayıda kişi için kabus oluyor, günlük hayatı zorlaştırıyor. Korkular bunlarla da sınırlı kalmıyor, uzmanlar palyaço, kel insanlar, kırışıklık, domates, hatta kendi vücudundan korkma gibi fobilerle bile karşılaşılabildiğini ifade ediyor.
Fobiler hemen hepimizin sorunu olmasına karşın, genellikle öteleniyor, yaşamın bir parçası gibi görülüyor. Oysa birkaç terapi ile birlikte kolaylıkla giderilen korkular, yaşam konforu açısından büyük önem taşıyor.
Ankara’da uzun süredir fobilerle ilgili çalışmalar yapan HelpA Akademi Kurucusu Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan, fobilerin bilinçaltına kaydedilen kötü hatıralardan kaynaklandığını belirtti.
Günlük hayatta sahip olunan fobilerin temelinin en çok 0-6 yaş aralığında atıldığını vurgulayan Orhan, bu nedenle sebepsiz sanılan fobilerin kişilerin yaşam kalitesini düşürdüğünü ifade etti.
Fobilerinden kurtulmak için kendisine danışan kişilerle “korku terapileri” gerçekleştiren Orhan, en çok rastlanılan fobiler arasında uçak, yükseklik, kapalı mekân ve böcek, sürüngen korkusu olduğunu belirtti.
Orhan şöyle devam etti:
“Seanslarımız sırasında danışanlarımızın bilinçaltlarına inmekteyiz. Korkunun ilk oluştuğu noktayı kendisine anlattırmaktayız. Uçak korkusu ve asansör korkusu gibi korkularda genellikle ulaştığımız noktalar kişinin 0-6 yaş döneminde belleğine kaydedip unuttuğu bir takım bilgilerdir. Örneğin uçağa bindiğinde panik atak geçiren bir danışanın bilinçaltına indiğimizde; 3 yaşında iken gökyüzünde uçan bir jetin bıraktığı izlere bakan bir yakınının, (bak izler şeytana dönüştü gelip seni alacak) demesiyle beraber, danışanın gökyüzü ve uçağa karşı direnç gösterdiği tespit edildi. Bu kayıt bilinçaltından temizlendiğinde danışan rahatlıkla uçağa binmeye başladı.”
“Korku terapileri” ile danışanların, bilinçaltı temizliğiyle rahatlıkla korkularıyla yüzleştiğini ve artık korkmadıklarını kaydeden Orhan, korkuların sadece bunlarla sınırlı kalmadığını, kendilerine çok ilginç fobi şikayetiyle başvuranların olduğunu kaydetti.
Orhan, 1990’lı yıllarda çocuk olan çok sayıda kişinin şuan “koulrofobi” denilen palyaço korkusuna sahip olduğunun belirlendiğini ifade ederek, “O yıllarda Stephen King’in İT(O) romanından uyarlanan çocukları öldüren palyaço filmi bu yaş grubu bireylerinin zihninde kötü tesirlere sebep oldu. Rhytifobi adı verilen ‘kırışıklık’ fobisi ise bugün pek çok kadının büyük korkusu haline gelmiştir. Kel insanlardan korkma, domates, hatta kendi vücudundan korkma gibi fobiler bile var” diye konuştu.