Kaynak Mühendisliği ve Uygulamaları ana temasıyla toplanan ve iki gün sürecek olan kongre ODTÜ Kaynak Teknolojisi ve Tahribatsız Muayene Araştırma ve Uygulama Merkezi, Kocaeli Üniversitesi Kaynak Teknolojisi Araştırma Eğitim ve Uygulama Merkezi (KATAEM), Sakarya Üniversitesi Kaynak Teknolojisi Araştırma ve Uygulama Merkezi (KATAMER) ile sekiz üniversite ve bir meslek yüksek okulu tarafından destekleniyor.Kongrenin açılış konuşmaları MMO Ankara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Müfit GÜLGEÇ ve MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR tarafından yapıldı.
MMO Ankara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Müfit GÜLGEÇ kongrenin açılışında özetle şöyle konuştu:
“Bilindiği gibi Odamız; meslek ve uzmanlık alanlarımızla ilgili gelişmeleri tartışmaya açmak, görüş ve önerilerimizi yetkililere iletmek, kamuoyunu bilgilendirmek ve ilgili taraflarla birlikte çözüm önerileri üretmek, ülke gündemindeki meslek ve meslektaşlarımızı ilgilendiren tüm konularda meslektaşlarımızın bilgi seviyelerini arttırmak amacıyla, çok sayıda etkinlik düzenlemektedir. Bu etkinliklerden birisi de, Kaynak Teknolojisi Kongresidir. Makine Mühendisleri Odası Ankara Şubesi olarak 1997 yılında ilkini düzenlediğimiz, ülkemiz ve sanayimiz açısından çok önemli olan bu kongrenin sekizincisi için bir araya gelmiş bulunmaktayız.
Çok disiplinli bir alan olan Kaynak Teknolojisi konusunda daha önce gerçekleştirilmiş olan yedi kongrede; ilgili tüm mühendislik branşlarının bir araya gelerek, sektör ile ilgili gelişmeleri ve sorunları paylaşmaları sağlanmıştır. Aynı konuda dağınık olarak yürütülen çalışmaları bir araya toplayarak ülke yararına sonuçlar almayı hedefleyen Makina Mühendisleri Odası geleneksel hale gelen bu etkinlikte, bir kez daha konunun tüm ilgili kurum, kuruluş ve ilgililerini bir araya getirmeyi amaçlamaktadır.
Kaynak teknolojisi uygulama alanları genişliyor
Kaynak teknolojisi; tasarım, imalat, bakım, montaj gibi alanlarda çalışan bir çok firma tarafından çok geniş bir alanda kullanılmaktadır. Diğer yandan da bu sektöre malzeme tedarik eden ya da üretim süreçlerini kontrol eden birçok kuruluş bulunmaktadır. Bu kuruluşlar içerisinde, kaynaklı ürünlerini dış ülkelere satan veya dış ülkelerdeki kuruluşlar için üretim yapan küçük ve orta ölçekli firmaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu ölçek de dikkate alındığında kaynak teknolojisinin ülkemiz sanayisinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğu ve öneminin gittikçe arttığı görülmektedir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse; bulunduğu coğrafyadaki konumu, ülkemizi, bir enerji koridoru/istasyonu durumuna getirmiş, sanayi uygulamalarının yanı sıra bu alanda gerçekleştirilen tüm imalatlarda kaynak teknolojisi uygulamaları ön plana çıkmaya başlamıştır. Artık kaynak teknolojisi, gelişen sanayimize önemli girdiler sağlayan alanların başında gelmektedir. Uluslararası boyutun önemli ölçüde gelişmesi, kaynak tekniği alanında çalışan mühendisten ara teknik personele, nitelikli personel istihdamını ve gelişkin Kaynak Mühendisliği uygulamalarını zorunlu kılmaktadır.
Sözü edilen bu tespitler ışığında; kongremizin ana teması “Kaynak Mühendisliği ve Uygulamaları” olarak belirlenmiş olup, konu özelinde, ülkemizde sahada olan çalışmaların yansıtılarak, yaşanan sorunlar ve olası çözüm önerilerinin ortaya konulduğu bir paylaşma ve tartışma ortamının oluşturulması amaçlanmıştır.
Alanda deneyim kazanmış, edindikleri bilgilerle teknolojiyi geliştirme becerisine ulaşmış, çalışmaları ile kaynak sektörünün gelişimine katkıda bulunan kurum ve kuruluşlar ile, bu alanda bilgi hizmet ve ürün talep eden ülkemizin her yerindeki kamu ve özel sektör yetkili ve ilgililerinin bir araya getirilerek, yaşanan sorunların tartışılarak olası çözüm önerilerinin oluşturulması bu etkinlikle hedeflenmiştir.
Kongre kapsamındaki etkinlikler
Sözünü ettiğim bu amaçlar doğrultusunda; konunun uzmanları ve akademisyenler tarafından hazırlanan 35 bildiri, kongre kapsamında düzenlenen 10 oturum halinde katılımcılara sunulacaktır. Bildiri sunumlarının yanı sıra; “Fotoğraf Gösterimi” ile “Kaynak Mühendisliği ve Uygulamaları, Dünü Bugünü ve Geleceği” başlıklı sunumun yer alacağı açılış oturumu, “Kamu Güvenliği Açısından Demiryolu Araçlarının Kaynaklı Üretimi, Gereksinimler, Sorunlar, Olası Çözüm Önerileri” başlıklı bir panel, “Kaynakçıların Belgelendirmesinde EN 287-1 Standardı ve Yenilikler ” başlıklı seminer, kongre kapsamında yer alacaktır. Kongrenin ardından yayımlanacak olan sonuç bildirgesi kamuoyuna ayrıca sunulacaktır. Kongremizin sergisine katılan kuruluş sayısının 18 olduğunu ayrıca belirtmek isterim.”
Müfit GÜLGEÇ, konuşmasını kongreye emeği geçenlere ve tüm katılımcılara teşekkür ederek tamamladı.
MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR ise şöyle konuştu:
Oda etkinlikleri
“18 Şubesi, 100 civarındaki il–ilçe temsilciliği, 82 bin mühendis üye, mesleki denetim büroları, meslek içi eğitim merkezleri, uygulama laboratuarları, mesleki denetim, teknik ölçüm, bilirkişilik hizmetleri, akreditasyon ve onaylanmış kuruluş çalışmaları ile gelişen meslek alanlarımızda tüm üyelerimizi kapsayacak çalışmalar yapmak Odamızın en önemli görevleri arasındadır.
Bu kapsamda Odamız; bu çalışma döneminde de enerjiden makina tasarımı, tıbbi cihaz teknolojileri, otomotiv ve sanayinin bütününe; iş güvenliği mühendisliğinden uçak, havacılık, uzay, tesisat, endüstri işletme, bakım ve kaynak mühendisliklerine dek, çok geniş bir alanda, uzmanlık alanlarımızla ilgili bir dizi kongre, kurultay, sempozyum düzenlemektedir.
Bu etkinliklerimiz, 1,5 yılı aşan yoğun hazırlıkların ürünü olarak, ilgili uzman, akademisyen, sektör temsilcileri ve ekonomistlerin seferber edilmesiyle gerçekleşmektedir. Bu birleşik toplam emek, meslek alanlarımızın düzenlenmesi, mühendislik uygulamalarının geliştirilmesi, nihai planda ülkemizin sanayileşmesi, kalkınması ve demokratikleşmesini amaçlamaktadır.
Kaynak teknolojisi alanında kurumsal kimliğe kavuşmuş en kapsamlı platform olan kaynak kongrelerimiz de 1995 yılından bu yana bu çerçevede işlev üstlenmektedir. Kongremizin mevcut niteliğe ulaşmasında dünden bugüne emeği, katkısı bulunan herkese içten teşekkürlerimizi sunuyorum.
Kaynak eğitim ve belgelendirmesinde Türkiye taşeron konumunda
Ülkemizde kaynak teknolojileri uygulama alanlarında hizmet sunan kişi ve kuruluşların eğitimi ve belgelendirilmesinde yaşanan sıkıntılar, mevzuat eksikliği, karmaşası ve bu alanda yürütülecek faaliyetleri koordine edecek merkezi bir yapının olmaması, kongrelerimizde hep belirtilmiştir.
Kaynak tekniği alanında çalışan kaynakçı, eğitici teknik eleman ve mühendislerin eğitim ve belgelendirilmesi, akreditasyon süreçleri, eğitim ve danışmanlık hizmetleri verecek kuruluşların sayısı, nitelik durumu ve kuralsız denetimsiz rekabet mevcut sorunlar arasındadır. Eğitim ve belgelendirme işleminin ekonomik çıkarlar uğruna temel ilkelerden uzaklaşılarak yapılması, bir denetim mekanizmasının tesisini zorunlu kılmaktadır.
Diğer yandan günümüz dünyasının ekonomik faaliyetlerinde uluslararası rekabetin artması, söz konusu eğitim ve belgelendirmenin uluslararası tanınırlıkta olmasını koşullamaktadır. Ülkemizde kaynak teknolojisi alanında kişi ve kuruluşların belgelendirilmesinde büyük bir boşluk yaşandığı ve bu boşluk sonucu, belgelendirme işlemlerinin birçok yabancı ülkenin standartlarına göre ve bu ülkelere ait kuruluşlar ya da temsilcilerince yapıldığı bir gerçektir. Bu durum kaynak teknolojisi gibi personel kalitesinin, dolayısıyla belgelendirmenin de hayati bir öneme sahip olduğu bir alanda büyük sakıncalar doğurmaktadır. Ülkemizin özgün ya da Avrupa standartlarına göre eğitim ve belgelendirme yapan bir yapısının olmaması, Türkiye`yi bu alanda taşeronlaştırmaktadır.
Bu alanda gerekli düzenlemelerin yapılması için Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜRKAK, Odamız, KOSGEB, TSE, sektör dernekleri ve üniversiteler başta olmak üzere kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliği mutlaka yeterli düzeyde geliştirilmelidir.
MMO`nun eğitim ve belgelendirmeye yönelik çalışmaları
Bu konuda düzenlenen kongrelerin yanı sıra ciddi çalışmalarda bulunan Odamız, özellikle eğitim ve belgelendirme konusunda ciddi bir alt yapıya sahiptir. Ülke genelinde 111 noktaya yayılan Meslek İçi Eğitim Merkezlerimizin (MİEM) bünyesinde, bugüne dek 30 konuda 54.937 üyemizin katıldığı 2.671 merkezi kurs sonucu 86.624 belgelendirme yapılmış ve on binlerce cihazın teknik ölçüm ve periyodik kontrolleri gerçekleştirilmiştir.
MİEM tarafından verilen belgelerin ulusal ve uluslararası tanınırlığı ve hizmetin niteliğinin yükseltilmesi için Oda merkezinde TÜRKAK tarafından akredite edilmiş Personel Belgelendirme Kuruluşu ve A Tipi Muayene Kuruluşu olarak “Basınçlı Kaplar ve Kaldırma İletme Makinalarının Periyodik Kontrolleri ile Teknik Ölçüm ve Analiz Hizmetleri” veren Odamızda kaynak sektöründeki ara teknik personelin belgelendirilmesine yönelik çalışmaları hızlandırdığımızı burada özellikle belirtmek isterim. Bu kapsamda Bursa`da geçen ay açtığımız eğitim merkezimizde, Uygulamalı Kaynakçı Eğitimlerinin yapılması hedeflenmektedir.
MİEM kapsamında meslektaşlarımıza yönelik verdiğimiz yetkilendirme eğitimlerine ek olarak bu meslektaşlarımızla birlikte çalışacak ara teknik personele yönelik eğitimlerin de artırılmasını hedefliyoruz. Mesleki Yeterlilik Kurumunun yayımladığı kaynakçılarla ilgili mesleki yeterliliklere uygun olarak kaynakçı eğitimlerinin verilmesi ve belgelendirme faaliyetlerinin başlatılması amacıyla Meslek İçi Eğitim Merkezimiz ve Personel Belgelendirme Kuruluşumuz eş güdümlü olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Yine, EPDK`nın “Doğal Gaz Piyasası Sertifika Yönetmeliği”ne eklenen doğalgaz alanında çalışan kaynakçıların akredite kuruluşlarca belgelendirilmiş olması zorunluluğu göz önünde bulundurulmuş, kaynakçılara yönelik belgelendirme faaliyetinin akreditasyon kapsamımıza eklenmesi için çalışmalara başlanmıştır.
EN 287–1 standardı kapsamında çelik kaynakçısı, TS EN 13067 standardı kapsamında plastik kaynakçısı, TS EN ISO 9606–2 standardı kapsamında alüminyum kaynakçısı belgelendirmeleri yapmak için Personel Belgelendirme Kuruluşumuzun akreditasyon kapsamının genişletilme çalışmaları da sürmektedir.
Odamız bu konudaki olanaklarını ve birikimini kaynak teknolojisi alanında hizmet sunan tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşmaya hazırdır. İlgili tüm kurum ve kuruluşların da bu çabaya destek vermesi ve işbirliğine açık olmaları gerektiğine inanıyoruz.
Ekonomide durum
Son olarak ülkemizin içinde bulunduğu genel duruma kısaca değinmek istiyorum. Dünyayı saran krizin ülkemize yansımaları ile Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarının iç içe geçtiği, kriz gerçekleri ışığında daha açık olarak görülmektedir.
Özellikle 31 yıllık serbestleştirme sürecinde sanayide sübvansiyonların büyük ölçüde kaldırıldığı, KİT yatırımlarının durdurulduğu, büyük ölçekli sanayi kuruluşlarının özelleştirildiği, sabit sermaye yatırımlarında gerileme yaşandığı, Gümrük Birliği hedefleri doğrultusunda tüm sektörlerde korumacılığın asgariye indirildiği, sanayimizin eşitsiz koşullarda küresel rekabete açıldığı birer gerçektir.
Bu olgu ve süreçlerin koşullamasıyla, sanayi genelinde öz kaynaklardan çok ithal kaynaklar girdi olarak kullanılmış, küresel güçlerin dayattığı işbölümü ile fason üretim ve taşeronlaşma egemen kılınmış, kaynak tahsisinin iç ve dış piyasalar yoluyla sağlandığı bir modele geçilmiştir.
Sanayimizdeki hakim yapının % 98 ile küçük ve orta boy işletme (KOBİ) ölçeği olduğu gözetildiğinde firmaların “ayakta kalabilme” mücadelesi, sanayide gerçekleşen tahribatla birlikte güçleşmekte, krizden sağlıklı çıkmak ve yeni bir strateji ile olumlu bir yapılaşmaya gitmek giderek olanaksız hale gelmektedir.
Mühendislikte genel durum
Diğer yandan gerek Odamız gerekse başka kuruluşlarca yapılan araştırmalarda mühendislik sanayilerinde gerileme olduğu, giderek artan ölçüde net ithalatçı konuma girildiği ve nitelikli personel yetersizliği tespit edilmektedir.
Öyle ki sanayide KOBİ niteliğindeki firmaların % 70`inde mühendis istihdam edilmemektedir. 2008 yılı itibarıyla sanayi sektöründe çalışan 4,4 milyon kişinin ancak 304 bini yüksek öğrenimli olup, bunların içindeki mühendis sayısı 64 bin civarındadır. KOBİ`lerde ise makina mühendisi istihdamı 15 bin 130 kişi; makina imalat sanayinde ise 2 bin 800 kişi ile çok düşük düzeydedir. Makina imalatında toplam istihdam içinde mühendis oranı % 1,7`dir. Aksi olması gerekirken niteliksiz iş gücü oranı yüksektir ve % 65,9`u bulmaktadır. Sektör içindeki mühendislerin % 55,6`sı 1.500 TL`ye kadar ücret almaktadır. Bu durum mühendis yoğun bir sanayi için kolay kabullenilecek bir tablo değildir.
Bu duruma karşı mühendisliğin korunması ve geliştirilmesi, sanayinin güçlendirilmesi ve geleceğinin oluşturulması anlamına gelmektedir. Biz kaynak mühendisliği ve uygulamalarının geliştirilmesini de bu kapsamda değerlendiriyor ve önemsiyoruz.
İstihdam odaklı sanayileşme ve kalkınma planı gerekli
Ülkemizin içinde bulunduğu durumdan çıkması için yatırımlar artırılmalı, serbestleştirme ve özelleştirmeler durdurulmalı, ithalat politikaları gözden geçirilmeli, yerli yatırımcı özendirilmeli ve korunmalı, katma değeri yüksek ileri teknoloji isteyen alanlarda yapılacak yatırımlar desteklenmeli, devletin ekonomideki yönlendiriciliği artırılmalıdır. Bu kapsamda sanayinin fason yapısı değiştirilmeli; yeniden yerli girdi oranını artıran, kredi mekanizmasını KOBİ`lere yönelik olarak yaygınlaştıran, istihdamı ön plana çıkaran, bölgelere göre kapsamlı kalkınma planlı geliştiren bir strateji yürürlüğe konulmalıdır.
Eksenine insanlarının mutluluk ve refahını, sosyal devlet anlayışını oturtan, öz kaynak ve birikimlerimize, bilim ve teknoloji politikalarına dayalı bir sanayileşme ve kalkınma planı uygulamaya konulmalıdır.”
Oda Yönetim Kurulu Başkanı, kongrenin örgütlenmesinde emeği bulunanlara teşekkür ederek sözlerini tamamladı. Sonuç bildirisi kongrenin ardından kamuoyuna açıklanacak.
Kaynak Teknolojileri VIII. Ulusal Kongresi programı için tıklayınız
|