İstanbul – Doğal kaynakların yeryüzünde dengeli bir şekilde dağılamaması nedeniyle “kaynak savaşı”nın söz konusu olduğu günümüzde jeopolitik kaygılar giderek artarken, 21. yüzyılın en büyük sorunu gözüyle bakılan karbonun en etkin düşmanının ormanlar olduğu kaydedildi.
Türkiye’de ilk kez 3-5 Nisan tarihlerinde düzenlenen İstanbul Karbon Zirvesi, dünyanın çeşitli ülkelerinden akademisyenler, kamu kurum ve kuruluş yetkilileri ile özel sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilecek.
İstanbul Karbon Zirvesi Bilimsel Komite Eş Başkanı Prof. Dr. Volkan Ş. Ediger (Kadir Has Üniversitesi) ve Prof. Dr. Özden Görücü (Sütçü İmam Üniversitesi) karbon ticareti ve yönetimi gibi önemli konuların tartışılacağı zirve öncesi, açıklamalarda bulundu.
SÜT-D olarak bilinen Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği tarafından düzenlenen İstanbul Karbon Zirvesi’ne Enerji ve Tabii Kaynaklar, Ekonomi, Çevre ve Şehircilik, Bilim, Sanayi ve Teknoloji ile Orman ve Su İşleri Bakanlıklarının destek vermesinin son derece sevindirici olduğunu belirten Volkan Ş. Ediger, düzenleyici kurullardan EPDK ve SPK ile çok sayıdaki sivil toplum örgütünün de destekleyiciler arasında bulunduğunu kaydetti.
“Zirvenin, ‘bireysel çıkarlar yerine toplumsal çıkarların’ ve ‘günümüz yerine geleceğin’ ön plana alınması anlamına gelen sürdürülebilirlik kavramının daha fazla yerleşmesine katkı sağlaması bizleri mutlu edecektir” diyen Ediger, gelecek yıllardan itibaren İstanbul Karbon Zirvesi’nin bir gelenek haline getirilerek, çevre ülkeler başta olmak üzere uluslararası düzeyde devam ettirileceğini belirtti.
Ediger, 21. yüzyılda insanlığın karşı karşıya kalacağı en büyük sorunun karbon olacağını bildirerek, dünyada son yıllarda kaynaklar konusunda sıkıntıya düşüldüğününün altını çizdi. Ediger, şöyle devam etti:
“Her ne kadar, 2012 üretim ve rezervlerinin sabit kaldığı varsayımıyla petrol ve doğalgazın yaklaşık 50 yıl, kömürün ise 100 yıllık bir ömrü kaldığı hesaplanmaktaysa da, kaynaklarımızın, geometrik bir dizi şeklinde giderek hızlanan bir tempoyla artış gösteren enerji talebinin karşılanmasına yeterince cevap veremeyeceği ortadadır. Bu tür kaynakların yeryüzünde dengeli dağılmamış olmaları da ciddi bir ‘kaynak savaşı’nı gündeme getirmekle beraber, özellikle büyük ülkelerde jeopolitik kaygıları giderek artırıyor.“
Fosil yakıta dayalı enerji sistemlerinin sera gazı ve katı madde salımları bulunduğunu vurgulayan Volkan Ş. Ediger, bu durumun iklim değişikliklerine yol açarak ekosistemi değiştirdiğini ve bu sorunlarla baş edebilmenin tek yolunun çevre dostu kaynaklar kullanmak ve mevcut kaynakların temiz enerji teknolojileriyle çevreye daha duyarlı biçimde tüketilmesi olduğunu kaydetti.
-Her ülkeye görev düşüyor-
Sorunun küresel boyutta olmasının yanı sıra, ülkelerin mahalli sorunlarla baş etmeleri gerektiğini belirten Ediger, “Bunun için ülkeler kendi durumlarını çok iyi değerlendirmeli ve oluşturacakları eylem planlarını kararlılıkla hayata geçirmeliler. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de, ülkelerin kendi coğrafyalarına özgü bilimsel çalışmalara ağırlık vererek iklim değişikliğinin yaratacağı tehdit ve fırsatları belirlemeleri gerekiyor” dedi.
Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özden Görücü ise, Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilecek Karbon Zirvesi’nin, karbon ticareti, yönetimi ve teknolojilerinin yeşil ekonomi kapsamında geliştirilmesi ile makro-mikro ekonomik parametreler açısından farkındalık oluşturulması açısından son derece anlamlı olduğunu ifade ederek, “Bu kapsamda ülkemiz yeşil ekonomisinin ve varlığının kurumsal güç, bilgi ve deneyim kapasitesi ile bilimsel birikiminin ulusal ve uluslararası düzeyde paylaşılmasının olumlu yansımaları da zirvede realize edilecektir” diyerek zirvenin önemine değindi.
-Karbon salımının en büyük düşmanı ormanlar
En önemli karbon yutaklarının ormanlar olduğunu vurgulayan Görücü, ormancılık teşkilatlarının karbon yönetimi, karbon ticareti ve karbon borsalarının oluşumunda en önemli paydaş olduklarının unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığının, 3-5 Nisan 2014 tarihlerinde yapılacak İstanbul Karbon Zirvesi’ne katılımı ve katkısının zirvenin içeriği ve işleyişi açısından son derece önemli olduğunu söyleyen Özden Görücü, gerek endemik yapı ve biyolojik çeşitlilik, gerekse doğal kaynak değeri bakımından ülkemiz ormanlarının çok değerli ve önemli ekosistemler olduğunu ve zirveyle birlikte bu konudaki farkındalığın artacağını umduğunu belirtti.
Ülkemizde 1937 yılından bu yana büyük başarı ve güçlü bir teşkilat yapısı ile yürütülen teknik ormancılık çalışmalarından dünyaya örnek olabilecek çalışmalar ve iyi uygulamalar bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Özden Görücü, “Ülkemizde normal kuruluşta 1 hektar doğal kızılçam ormanının 120 ton karbon bağladığı ve bunu fotosentez yoluyla odun hammaddesine dönüştürdüğü bilimsel çalışmalardan elde edilen en önemli sonuçlardan biridir. Buradan hareketle söz konusu ormanın hektardaki karbon değerinin 5.000 dolar civarında olduğu da hesaplanmakta” diyerek ormanların karbonla savaş konusunda ne denli önemli olduğunu vurguladı.