Glikozda 244 bin ton olarak belirlenen kotanın yüzde 25 arttırılması şekerleme ve çikolata sektörünün tadını kaçırdı.
2013-2014 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler (glikoz) için Şeker Kurulu tarafından 244.400 ton olarak belirlenen kotanın yüzde 25 oranında artırılması sektörde kriz yarattı.
Glikoz 2001 yılında getirilen bir kanuna göre Türkiye’de Bakanlar Kurulu’nun belirlediği kota kadar üretilebiliyor. Türkiye’de glikozun iç piyasaya satışının yüzde 85’i 2 yabancı firmada geri kalan yüzde 15’lik pay ise 3 yerli firmanın elinde bulunuyor.
İstanbul İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Zekeriya Mete sektörün yüzde 94’ünün 2 yabancı firmanın elinde olduğunu belirterek, kota artırımını Türk üreticisine ihanet olarak niteledi.
20 günde 50 milyon dolar kaybettik
İstanbul İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Zekeriya Mete, Irak’taki krizin sektöre 20 günde 50 milyon dolar zarar ettirdiğini söylüyor. Her yıl Ramazan ayı öncesinde ülkenin tatlı ve şekerleme ihtiyacını Türkiye’nin karşıladığını ifade eden Mete, “Özellikle Irak’a yakın kentlerimizde üretiminin yüzde 50’den fazlasını Irak’a bağlayan şirketlerimiz vardı. Bu şirketler şu anda çok zor durumda. Bu krizin kısa sürede durulmasını bekliyoruz ancak pek de öyle olacakmış gibi gözükmüyor. Şirketlerimizi farklı pazarlara yönlendirmeye çalışıyoruz” dedi.
Bakanlık hesap sormalı
Şeker Kurumu’nun sorumluluğunu yerine getirmediğini vurgulayan Zekeriya Mete, “Kurum ve bürokratlar sektörün sorunlarını çözmek varken 2 firmanın sorunu için çözüm üretiyorlar. Bürokratlar onların ihtiyaçlarına göre çalışma yapıyorlar. 2 firma daha fazla para kazansın diye kota veriyorsun neden diye yıllardır bunu soruyoruz, dile getiriyoruz ama sorunun çözümünü ve cevabını bulamıyoruz. Bu kuruma, bakanlığın bu işin hesabını sorması lazım” dedi.
Sektörü 2 firmanın eline bırakan bu düzenin değişmesi gerektiğini vurgulayan Mete, “İç piyasaya yerli glikoz üreticisinin ürün satamıyor. Yatırımcı fabrika kuruyor, glikoz üretimi yaparsan, içeriye mal satamazsın deniyor, çünkü kanun var. Kim satacak, yabancılar. Bunu kanun Kemal Derviş zamanında çıkarıldı, bugün hala birileri menfaatleri için savunuyor. Kota arttırılacaksa her fabrikanın kapasitesine göre paylaştırılması ya da kotaların tamamen kaldırılması gerekiyor” diye konuştu.
Kota sebebiyle toz şeker fiyatındaki artışla birlikte glikozunda fiyatının yükseldiğini ifade eden Mete, maliyetlerin arttığını ve ihracatta rakiplerle baş etmekte zorlandıklarını söyledi.
Bürokrasi özelleştirilmeli
Sektördeki bürokratik sorunlara da değinen Zekeriya Mete şöyle devam etti: “Bürokratlar üniversiteyi bitirip mevzuat başına geçiriliyor. Gerekirse bürokrasi de özelleştirilmeli sivil hayatta sanayi ile sanayici ile temas kurmayan sanayide çalışmayan insanlar bürokrat olup mevzuat hazırlıyor. Sektörün dinamiklerini, isteklerini bilmeden mevzuat hazırlayıp sektörün önünü kesiyorlar. Belki bu anlamda bir özel sektörde çalışmış, sektör deneyimi olan bürokratlar yetiştirirsek çok daha yararlı ve farklı olacağını düşünüyorum. Türkiye olarak 500 miyar dolar ihracat hedefi koyduk, bu mantıkla zor 250 bile zor. Hedefi koyduk ama ona yönelik kadro kuramadık” diye konuştu.