İstanbul – Yapılan araştırmalara göre gündelik alışkanlıklarımız, hava kirliliğine tahminlerin ötesinde neden oluyor. Elde edilen veriler, karbon salımına tarım sektörünün yüzde 13, endüstri sektörünün yüzde 21, evlerde tüketilen elektrik ve enerji çeşitlerinin yüzde 30, ulaşım araçlarının ise yüzde 36 oranında neden olduğunu ortaya koyuyor.
Ülkemiz coğrafyasının önemli bölümünde “yazları sıcak ve kurak kışları ise soğuk ve karlı” diye tanımladığımız iklim bile son yıllarda bu tanımdan çıkmaya başladı. Türkiye’de son yıllarda ne yazlar ne de kışlar tam anlamıyla yaşanıyor. Üstelik sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde şimdiye kadar hiç yaşanmayan iklimsel olaylarla karşılaşılıyor.
Uzmanlar artık küresel ısınmanın yalnızca “kutuplarda buzulların erimesi”nden ibaret olmadığını, küresel ısınmanın temel nedeni olan sera gazları salımıyla ilgili bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini söylüyor. Yapılan araştırmalar, hava kirliliğine neden olan unsurların tahminlerin de ötesinde olduğunu, çok sayıda gündelik alışkanlığımızın, evlerde kullandığımız malzeme ve araçların bile farkına varmadan karbon salım oranlarının artmasına ciddi katkı sağladığını gözler önüne seriyor.
Gelecek yıl 3-4 Nisan tarihleri arasında ikincisi yapılacak İstanbul Karbon Zirvesi’nin Komite Başkanı Prof. Dr. Etem Karakaya, Türkiye’nin son hazırladığı sera gazı envanterinden elde edilen verilere göre, karbon salımına tarım sektörünün yüzde 13, endüstri sektörünün yüzde 21 oranında yol açarken, evlerde tüketilen elektrik ve enerji çeşitlerinin yüzde 30 gibi yüksek katkı yarattığına dikkati çekti. Karakaya, kentlerde hava kirliliğine en fazla ulaşım araçlarının yüzde 36 oranıyla neden olduğunu bildirdi.
Fosil yakıların kullanıldığı bölgelerde ciddi şekilde sera gazı emisyonu artışı olduğunu belirten Prof. Karakaya, çok sayıda kişinin mevcut alışkanlıklarını değiştirerek küresel ısınmayla mücadelede aktif rol oynayabileceğini kaydetti. Karakaya, “Binalarda yapılacak izolasyonun yanı sıra elektrik ve su kullanımı konusunda duyarlı olmak, hem vatandaşın bütçesine hem de iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlayacaktır. Konuyla ilgili toplumsal bilincin oluşturulması gerekiyor. Bu bilincin oluşturulması aşamasında da kamu, medya ve sivil toplum kuruluşlarına çok büyük görevler düşüyor” dedi.
Sera gazı emisyonu artışlarının genellikle konutlardan kaynaklandığının altını çizen Prof.Dr.Karakaya “herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini” ve konuyla ilgili toplumsal bilincin oluşması durumunda enerji tasarrufu sağlayan A, A+ ev aletleri ile ampullerin sera gazı azaltımı konusunda sanılandan çok daha fazla etkili olacağını vurguladı.
Bu yıl birincisi gerçekleştirilen ve büyük ilgi gören İstanbul Karbon Zirvesi’nin ikincisinde karbon emisyonlarının enerji tasarrufu yoluyla konutlarda, sanayide ve ulaştırma sektöründe nasıl azaltılacağı gibi konuların da ele alınacağını belirten Karakaya, bu zirvelerin gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakma adına büyük önem taşıdığını söyledi.
Prof. Dr. Etem Karakaya, tarımdan, sanayiye; kamudan, özele, hatta tüm bireylere kadar herkes ve her kurumun karbon salımını azaltacak katkı sağlayabileceğini, toplumsal bilincin ulaşmasına katkı sağlamak isteyen tüm kişi ve kuruluşların sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam için büyük önem taşıyan bu tarz oluşumlarda yer alması gerektiğini bildirdi.