11-17 Mart ‘Dünya Glokom Haftası’ kapsamında, halk arasında göz tansiyonu olarak da bilinen, sinsi bir şekilde ilerleyen glokom hastalığı hakkında bilinmeyenler Dünyagöz Ankara doktorları tarafından halkla paylaşıldı
Dünya Göz Vakfı, 11-17 Mart ‘Dünya Glokom Haftası’ kapsamında, sinsi hastalık glokom hakkında bir konferans düzenledi. Konferansta, kalıcı görme kaybına bile sebep olabilen glokom hastalığı, hastalığa karşı alınabilecek önlemler ve tedavi yöntemleri Dünyagöz Ankara’dan Prof. Dr. Merih Önol ve Prof. Dr. Atilla Bayer tarafından anlatıldı.
Kalıcı Görme Kaybına Sebep Olabilir
Dünyagöz Ankara’dan Prof. Dr. Merih Önol, glokom hastalığının artan göz içi basıncın göz siniri hücrelerine zarar vermesiyle oluştuğunu ve göz siniri hücreleri öldüğü zaman da kalıcı görme kaybına sebep olabildiğini aktardı. Prof. Dr. Önol “35 yaşından sonra herkeste glokom olabilir. Ancak ailede glokomu bulunanlarda, şeker hastalığı olanlarda, hipermetroplar ve miyoplarda risk daha fazladır. Bu nedenle 35 yaşından sonra herkesin göz muayenesinin yapılması, risk bulunanlardaysa yılda bir kez kontrol edilmesi gereklidir” diye konuştu.
Erken Tanı Çok Önemli
Prof. Dr. Önol, hastalığın başlangıcında hastalığa ait herhangi bir belirti görülmediğini belirterek, “Hastalık ilerledikçe görme sinirini etkiler. Görme siniri çok sayıda lif içeren elektrik kablosu gibidir. Bu lifler farklı alanlardan gelen görüntüleri beyine iletir. Sinir hasar gördükçe görme alanı bozulur. Glokom, birçok hasta tarafından ancak ileri dönemde ve belirgin görme kaybı ortaya çıktığında fark edilebilir. Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri döndürmek, iyileştirmek mümkün değildir. Bu nedenle erken tanı çok önemlidir” diye konuştu. Prof. Dr. Önol, glokomun tanı konulduktan sonra tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamayacağını fakat birçok olguda uygun tedavi ile başarılı olarak kontrol altında tutulabileceğini ve görme kaybının ilerlemesinin engellenebileceğini belirtti.
Nasıl Tedavi Edilir?
Tipik olarak glokomun öncelikle göz içi basıncını düşüren çeşitli ilaçlarla tedavi edilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Önol, “Bu ilaçlar genellikle göz damlası şeklindedir. Gerekirse cerrahi ve lazer girişimleri de uygulanabilir” dedi. Prof. Dr. Önol, göz damlalarının ise her gün kullanılmasının zorunlu olduğunu dile getirerek, önerilen ilaç tedavisinin tipine bağlı olarak göz damlasını ya da damlaların hastanın doktorunun önerisine göre günde bir veya birkaç kez damlatılmasını gerektiğini açıkladı