Ankara Üniversitesi, büyük bir vefa örneği göstererek yine bir ilke imza attı. Rektör Prof. Dr. Erkan İbiş, “Her ay emekli bir öğretim üyesi hocamız istediği konuda konferans verecek” dedi. İlk konuk Prof. Dr. Şerafettin Turan oldu.
Bilimsel çalışmalarının yanı sıra geleneklerine ve kültürüne sahip çıkmayı her zaman bilen Ankara Üniversitesi, ‘örnek’ olarak nitelendirilebilecek bir karara daha imzasını attı. Üniversite, bundan böyle her ay bir emekli öğretim üyesi hocasının üniversitede konferans vermesi için harekete geçti. Program kapsamında ilk konuk Prof. Dr. Şerafettin Turan oldu.
DEĞERBİLİRLİK ÖRNEĞİ
Rektörlük 100. Yıl Salonu’nda gerçekleşen buluşmada Rektör Erkan İbiş, üniversite yönetimi ve öğrenciler hazır bulundu. Burada konuşan Rektör Erkan İbiş, “Ankara Üniversitesi bir ilke daha imza atarak vefa ve değerbilirlik örneğiyle aylık konuşmalar düzenleyecek. Her ay emekli bir öğretim üyesi hocamız, kendi seçtiği konuda bir konferans verecek” dedi.
“ONLAR BİRER USTA”
Genel Destek Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Adabağ da bu tür etkinliklerin üniversiteler için çok önemli olduğunu ifade etti. Adabağ, “Yapacağımız her türlü kültürel ve sanatsal etkinlik, üniversiteye kamunun ve toplumun kapılarını açacaktır.
Konferansları verecek hocalarımız bir usta. Usta olan kişi çırağının elinden tutan kişidir, çırağına el verendir. Usta olan kişi söz ustasıdır, yazı ustasıdır, göz ustasıdır (süpervisor)” diye konuştu
“AKLIN ÖNEMİ”
Akıl her şeyden önce geldiğini vurgulayan konuk Prof. Dr. Şerafettin Turan ise Osmanlı dönemindeki medreselerin önceleri tıp, matematik, astronomi gibi bilimleri içerirken sonra bunların öğretimden çıkarıldığını hatırlattı. Turan, “Üstelik kız öğrencilere Kur’an kursundan başka bir eğitim öğretim tanınmaması, toplumda büyük bir ayrışmaya neden olmuştur. Kadın ikinci plana atılmış ve bilgi edinmesi yolları kendisine kapatılmıştır” dedi.
AYDINLANMA VE AKIL
Turan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Aydınlanma, insanın bilgi ile donanması ve etrafta olup bitenleri, evrenin gizlerini, geleceğe yönelmeleri, aklını kullanarak çözme aşamasına erişebilmesidir. Türk aydınlanması da Türkiye’nin ortaçağ zihniyetinden, bağnazlıktan, tutuculuktan veya olayları sihre, gize bağlamaktan kurtulması demektir. Türkiye’de aydınlanma 18. Yüzyıl sonunda başlamıştır. İlerleyen toplumlara karşı her alanda geri kalındığı anlaşılınca. Asıl Türk aydınlanması cumhuriyet döneminde gerçekleşmiştir. Atatürk devrimleri bir aydınlanma dönemidir. Çünkü toplumun her alanında ve yaşamın her kesimini içeren bir bütünlük gösterir.”