ASO 50. kuruluş yılı töreninde Ankara Sanayi Odası Kurucu Başkanları ile Kurucu Üyelerine şükran plaketi verildi.
Ankara Sanayi Odası 50. kuruluş yılını JW Marriott Otel’de düzenlenen törenle kutladı.
Kutlama törenine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Vekili Ali Babacan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, ABD Büyükelçisi Francis J. Ricciardone ve bazı büyükelçiler, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, ASO Meclis Başkanı Şerafettin Ceceli, ASO Kurucu Başkanları ile Kurucu Üyeleri, ASO Yönetim Kurulu Üyeleri, ASO Meclis ve Komite Üyeleri ve çok sayıda üst düzey bürokratlar katıldı.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir yaptığı konuşmada şöyle konuştu; ‘‘Ankara Sanayi Odası, bozkırı yeşertmeye çalışan Ankaralı sanayicilerin, sorunlarını aralarında tartışıp çözüm önerileri geliştirmek ve görüşlerini daha yüksek sesle dile getirmek için kurulmuştur. Odamız, ilk Oda Meclisi toplantısını 8 Kasım 1963 tarihinde, yine böyle bir Cuma günü gerçekleştirdi.
Bugün, 50 yıl sonra geriye dönüp baktığımızda “ne fırtınalı yıllardı ama” demeden geçemiyoruz. Geride bıraktığımız bu yıllarda Türkiye; doğal afetler, siyasi ve ekonomik krizler, askeri darbeler, siyasi istikrarsızlıklar ve terör olayları yaşadı. Dünya ise soğuk savaşa, yerel savaşlara, Sovyetler Birliği’nin çöküşüne, hızlı teknolojik gelişmelere, AB’nin kurulmasına ve Çin’in, züccaciye dükkanına giren fil gibi dünya pazarlarına girişine tanık oldu. 1960’larda başlayan ve 5 yıllık planlara ve ithal ikameci sanayileşmeye dayanan iktisat politikaları 1970’lerde tıkanıp çökünce Türkiye, kulvar değiştirerek dışa açık bir gelişme modeline geçti.
Gümrük Birliği ve hızlanan küreselleşme ile sanayimizin maruz kaldığı dış rekabet iyice arttı. Geride bıraktığımız o fırtınaların neden olduğu tüm yıkımlara ve güçlüklere rağmen Ankara sanayisi gelişmesini sürdürdü. 259 kurucu üye ile yola çıkan Odamızın bugün 5 binin üzerinde üyesi bulunmakta, üyelerimiz; savunma ve havacılıktan konfeksiyona, inşaattan gıdaya, tıbbi cihazlardan taşıt araçlarına, makinalardan elektrik-elektroniğe uzanan geniş bir yelpazede faaliyet göstermektedir. Kurucu üyelerimizin hayali gerçekleşmiştir.
Bugün, bozkırın ortasında sanayinin çarkları vargücüyle dönmekte, Ankara hızla başkentin sanayisinden sanayinin başkenti olmaya doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Ankara’nın gücünün temelinde, onun bilgi ve teknoloji üretme kapasitesi bulunmakta ve Ankara bu kapasitesini iyi bir biçimde değerlendirmektedir. Bugün Ankara, ileri teknoloji alanında ülkemizin lider kentidir.
Ankara’da faaliyet gösteren işletmeler diğer illerimize göre daha ileri teknoloji alanlarında yoğunlaşma göstermektedir.
Çevreye duyarlı, kentle dost bir sanayileşmeden yana olan Odamızın gerçekleştirdiği I. ve II. Organize Sanayi Bölgeleri, hem ülkemiz hem de yabancı ülkeler için örnek sanayi alanları haline gelmiştir.
Ankara Sanayi Odası, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünün yetiştirilmesinde de sorumluluk üstlenmiştir. 2006’da başladığımız Okul Sanayi Eğitim Programı devam ederken, ASO Teknik Kolejimizle de %100 burs vererek çağını kavrayan, uluslararası standartlarda nitelikli mühendis olmaya doğru ilerleyen gençleri yetiştiriyoruz.
Odamızın 50. kuruluş yıldönümü için; hem odamızın geçmişine ışık tutan hem de Ankara sanayisinin tarihine katkı sağlayan bir kitap hazırladık. “Bozkırdan Sanayinin Başkentine: Ankara Sanayi Tarihi” adını taşıyan bu kitabı bugün sizlerle paylaşıyoruz. Ben, yeri gelmişken kitabı yazan değerli akademisyenlere ve emeği geçen Oda personelimize teşekkür ediyorum.
Bugün; 259 kurucu üyemizden faaliyetlerini günümüzde de sürdüren 29 işletmenin temsilcileri ve Ankara sanayisinin ve Odamızın tarihinin en yakın tanıkları olan ilk Yönetim Kurulu üyelerimizle eski Meclis ve Yönetim Kurulu Başkanlarımızdan hayatta olanları ağırlamaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz.
Ankara’nın; zorlukla, emekle, cefayla ve fedakarlıkla sürdürülen sanayileşme serüveninin en yakın tanıkları olan bu üyelerimize biraz sonra şükran plaketlerimizi sunacağız.
Bu mutlu günümüzde bizi yalnız bırakmayan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakan yardımcımıza, Sayın Bakanlarımıza ve tüm konuklarımıza tekrar teşekkür ediyorum.
Sözlerime son verirken Ankara Sanayi Odası’nın 50’nci yılını kutluyor, önümüzdeki yılların daha istikrarlı ve daha müreffeh olmasını diliyorum.
“ASO’NUN TARİHİ, ESASEN TÜRKİYE’NİN SANAYİLEŞME TARİHİNİN ÖZETİDİR”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de ASO’nun 50. Kuruluş Yıl Dönümünde sanayicilerle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti. ASO’nun yaşının yarım asrı geçtiğini ve kurulduğu sırada sadece Ankara Ticaret Odası’nın bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, ASO’nun 50 yıl içinde kat ettiği mesafenin aslında Türkiye’nin sanayileşme tarihinin bir nevi özeti olduğunu belirtti.
ASO’nun vefat etmiş yöneticilerine rahmet, mevcut yöneticilerine ise başarı dileyen Cumhurbaşkanı Gül, onların sadece Ankara’nın değil, aynı zamanda Türkiye’nin sanayileri olduklarını kaydetti.
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 500 SANAYİ KURULUŞUNUN 34’Ü ASO’DAN
Salonda çok değerli sanayicilerin bulunduğuna ve onların da birçok ödüle layık olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, “1923 yılında Cumhuriyet kurulduğunda Ankara, hepimizin bildiği gibi 30 bine yakın nüfusu ile küçük bir yerdi. Ama bugün 6 milyonu geçmiş nüfusu ile sadece Türkiye Cumhuriyeti’ne başkentlik yapan bir şehir değil, sadece hükümetin, bakanlıkların, bürokrasinin olduğu bir şehir değil, aynı zamanda çok güçlü sanayisi olan bir şehrimiz. Bunun en iyi göstergesi Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu içinden 34 tanesinin ASO’dan çıkmış olması” şeklinde konuştu.
CUMHURİYETİN KURULUŞ DÖNEMİNDE TÜRK EKONOMİSİ
ASO’nun 3 organize sanayi bölgesi ve 6 binin üzerinde üyesi bulunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine şöyle devam etti: “Şunu hatırlamanızı isterim. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, Cumhuriyeti kuranlar, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Türkiye’nin temellerinin sağlam olması için İzmir İktisat Kongresi’ni yaptılar. Türkiye’nin nasıl sanayileşmesi gerektiğini, Türk ekonomisinin nasıl güçlü hale gelmesi gerektiğini daha ilk günden konuştular. Daha Türkiye’nin temel meseleleri halledilmeden, uluslararası birçok anlaşma yapılmadan ki Lozan Anlaşması bile yapılmadan Türkiye’nin sanayileşmesi, ekonomik olarak büyümesi, bütün bunları düşündüler. İşte o günlerde Ankara sadece ticaret yapılan ve tarımla uğraşılan küçük bir yerdi.”
Cumhurbaşkanı Gül, bugün gelinen noktada Ankara’yı sadece başkent, üniversiteler şehri ve bürokrasinin yer aldığı değil, sanayisi ile güçlü bir şehir olarak gördüklerini ve bununla ne kadar övünülse az olduğunu vurguladı.
TÜRKİYE’NİN SON YILLARDAKİ EKONOMİK BAŞARISI
Bu süre içinde Türkiye’nin büyüyerek, 800 milyar dolar GSMH’si, harcama paritesine göre 1 trilyon doları geçmiş GSMH’si olan bir ülke haline geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: “Muhasebe yapılırken, başarının yanında noksanların da görülmesi gerekir. Bir sarrafın sadece kazandığını söylemesi bir şey ifade etmez. Komşuları ne kazanmış, onlar ne kadar büyümüş onlara bakarsanız o zaman ancak bir değer ifade eder. Ülkelerin de başarıları kendilerine benzeyen ülkelerle mukayese ettiğinizde eğer onlardan daha ileri gittiyseniz başarılı ama sizden daha ileride olanlar varsa demek ki başarınız biraz tartışmaya açık demektir.”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin kayıp yılları bulunduğunu, ASO’nun 50 yıllık tarihine bakıldığında 1960’ın ikinci döneminin gerçek anlamda kalkınma hamlesi olduğunu, 1970’li yıllarda ise sendika grevleri, ideolojik çalkantılar, savaşlar ve mücadelelerin yaşandığını belirterek, bunların ülkenin enerjisini nasıl tükettiğinin hatırlanması gerektiğini kaydetti.
“TÜRK EKONOMİSİ EN BÜYÜK HASTALIKLARINI TEDAVİ EDİYOR”
1983’ten sonra Türkiye’nin tekrar bir kalkınma hamlesi içine girdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkenin dünya ekonomisi ile birleştiğini, bütün bunları hatırlarsınız. Ama 90’lı yılları yaşayacağımızı hiç düşünmezdik. 90’lı yıllarda tekrar siyasi istikrarsızlıklar içinde enerjimizin nasıl kaybolduğunu, nasıl enflasyon faiz sarmalına yakalandığımızı, uzun yıllar Türk sanayicisinin, iş adamının çabalarının neredeyse boşa gittiğini hatırlarsınız. Çok şükür, son 10 yıl içinde, hatta son 12 yıl içinde çünkü köklü reformların başladığı o yıllardan başlatmak gerekir. Türkiye’de iyi şeylerin olduğunu, sağlanan siyasi istikrar sayesinde ekonomik reformlar yapıldığını ve bunların Türk ekonomisinin en büyük hastalıklarını nasıl tedavi ettiğine hepiniz şahitsiniz. Bugün, faizi, enflasyonu unutan, hatırlamayan nesiller yetişmeye başladı. Halbuki 38 sene yüksek enflasyonla yaşayan ülke olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor, bugünün kıymetini bilmemiz için. Şüphesiz ki, bugün de noksanlıkları vardır. İnanıyorum ki, Türkiye’nin ekonomi yönetiminden sorumlu olan değerli bakanlar başta olmak üzere sorumlu bürokrasi, herkes, bugünkü noksanlıklarımızla ilgili ciddi çalışmalar içindeler. Bunları muhakkak yapmamız gerekmektedir.”
Cumhurbaşkanı Gül, bugün Türkiye’nin ekonomisi ile övünüldüğünü ve bunu daha ileriye taşımak için noksanlıkların farkında olunması ve Türkiye’nin geleceğe hazırlanması gerektiğini belirtti.
“SANAYİCİLER VE ÜRETENLER TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK DEĞERİDİR”
Sanayicilerin, üretenlerin Türkiye’nin en büyük değeri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye gibi 76 milyona yaklaşmış bir ülkenin, Türkiye gibi büyük bir coğrafyası olan ülkenin sanayisinin şüphesiz ki güçlü olması gerekir. Türkiye küçük bir ülke olmuş olsaydı hizmet sektörü ile idare edebilirdi. Ama Türkiye gibi büyük nüfusu olan, bölgesinde siyasi tarihi anlamlı olan, geçmişi çok köklü olan bir ülkenin sağlam bir üretim yapısı ve sağlam bir sanayisi olmazsa bu, çok büyük noksanlık olur. O bakımdan sanayimizi güçlü tutmak zorundayız” dedi.
“HÜKÜMET DE SİZİN İHTİYAÇ VE TALEPLERİNİZE KULAK VERİYOR”
Cumhurbaşkanı Gül, bazı şartların sanayiciyi, sanayiden ticarete, hatta ticaret dışı başka sahalara kaymaya mecbur edebileceğini, ancak sanayinin tatmininin ayrı bir şey olduğunu ifade ederek, sanayicilere, “Bunu en iyi sizler bilirsiniz” diye seslendi. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasına şöyle devam etti: “O açıdan sizin kıymetinizi, hükümetimizin de en iyi şekilde bilmesi ve sizin ihtiyaçlarınıza ve sizin taleplerinize muhakkak kulak vermesi gerekir ki bunun böyle olduğunu da görüyorum. Çünkü odalarla ilgili bakanlıkların çok yakın çalıştıklarına şahit olan biriyim.”
Sanayicilerin ürettiklerini, vergi ödediklerini, istihdam oluşturduklarını ve ihracat gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Bugün güçlü bir Türkiye varsa, bugün Türk ekonomisi güçlü ise bunun en temel direklerinden biri Türk sanayicileridir. Bunu her zaman biliyoruz. Bunun her zaman farkında olmanızı istiyoruz” diye konuştu.
Başbakan Vekili Ali Babacan ise “Türkiye’deki bu istikrar ve güven ortamının kıymetini çok iyi bilip hep beraber sahip çıkmamız büyük önem taşıyor. İstikrar ve güven varsa büyüme var” dedi. Babacan, yaptığı konuşmada, kendisinin üç nesildir Ankara’da ticaretle uğraşan bir aileden geldiğini belirtti. ASO’nun 50. kuruluş yıldönümü töreninde bulunmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti ifade eden Babacan, “ASO, tam 50 yıl önce yine bir Cuma günü kuruldu ve ilk kurulduğunda bir hanın odasında kuruldu. Bugün ise Ankara’nın en gözde, en prestijli bir semtinde güzel bir mekanda hizmet veriyor” dedi.
ASO’nun 50 yıllık tecrübesinin bir bakıma Ankara sanayisinin de 50 yılda nereden nereye geldiğini kendilerine gösterdiğini vurgulayan Babacan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ankara başkent ve genelde hükümet birimlerinin olduğu bir memur kenti olarak bilinir. Ama bugün Ankara gerçekten sanayisiyle,ihracatıyla gerçek anlamda güçlü iş hayatına sahip bir şehir. Ankara’nın sanayisinin bu kadar köklü bir değişimden geçmesi ASO’nun yoğun katkılarıyla söz konusu. Belki sanayi sektörünün sorunlarını değerlendirmek, ilgili yetkili kurumlara iletmek gibi bir misyonla yola çıktı ASO. Ama bugün ASO’ya baktığınızda gerçekten hem yeni pazar, yeni iş imkanlarının oluşturulması açısından organize sanayi bölgelerinin arka arkaya kurulmasına öncülük yapması açısından gerçekten Ankara’ya çok büyük katkısı oldu.”
Ankara’da dünyanın en önemli firmalarına üretim yapan tesislerin bulunduğunun altını çizen Babacan, Ankara’nın kapasitesinin çok büyük olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin son 10 yıllık dönemine bakıldığında Ankara sanayisinin önemli adımlar attıklarını gördüklerini ifade eden Babacan, hükümet olarak sadece bugünü değil gelecek on yılları hesap ederek adım attıklarını söyledi. 2009 yılından buyana Türkiye’de 6 milyon ilave istihdam oluştuğunu vurgulayan Babacan, bunun dünyada büyük bir şaşkınlık ve takdirle karşılandığını kaydetti.
Özel sektörünün öneminden bahseden Babacan, “Eğer sanayiniz geleceğe güveniyorsa orada yatırım var demektir. Eğer iş dünyamız geleceğe güveniyorsa orada ihracat var demektir. Eğer Türkiye’de güven ortamı varsa o ülkenin finans sektörü sanayinin kalkınması için imkanlarını sunacak demektir. Bugün bakıyoruz gelişmiş birçok ülkede hepsinde ciddi bir büyüme sorunu var. Merkez Bankalarının karşılıksız bastığı trilyonlarca dolara rağmen büyüme bir türlü gerçekleşmedi. Hükümetler kesenin ağzını açarak gelirden çok daha fazla harcama yaparak ekonomiyi canlandırmaya çalışıyorlar fakat sonuç vermiyor” şeklinde konuştu.
OECD’nin son hazırladığı rapora göre tüm OECD ülkelerinde ortalama yönetime güven endeksinin tarihi ölçüde düşük seviyelerde olduğunu sözlerine ekleyen Babacan, “Türkiye’deki bu istikrar ve güven ortamının kıymetini çok iyi bilip hep beraber sahip çıkmamız büyük önem taşıyor. İstikrar ve güven varsa büyüme var. Türkiye’de sadece ekonomik büyüme yok. Türkiye’de gelir dağılımı her sene bir önceki seneye göre yükseliyor” dedi.
ASO’NUN 50. YIL PASTASI KESİLDİ
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Vekili Ali Babacan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, ASO Meclis Başkanı Şerafettin Ceceli ile birlikte ASO 50. yıl pastasını kesildi.
Daha sonra ASO 50. kuruluş gecesi Devlet Sanatçısı Ahmet Özhan’ın verdiği konser ile devam etti.