Deloitte’un üretimin geleceğine ışık tutan raporuna göre, tüketicilerin artan kişiselleştirme beklentisi, standart ürünlerin akıllı ürünlere dönüşmesi gibi gelişmeler seri üretimle değer yaratmayı zorlaştıracak. Gelişen teknolojiyle birlikte piyasaya giriş ve ticarileşme önündeki engeller kalkacak ve üretim sektörüne küçük ölçekli oyuncular girecek. Büyük ölçekli firmalar, ürünler yerine platformlar ve ürün sahipliği yerine tüketicilere erişim hizmeti sunacak. Küçük ölçekli firmalar ise büyük ölçekli şirketlerin sağlayacağı platformlar üzerine modüller ekleyerek ürünleri özelleştirebilecek.
14 Eylül 2015, İstanbul – Deloitte, değişen dünyada üretimin nasıl olacağına ilişkin öngörülerini paylaştığı raporunu yayımladı. ‘Üretimin Geleceği 2015’ raporuna göre, üretim endüstrisi artık sadece ürün üretmenin ötesine geçiyor ve yepyeni iş modelleri ortaya çıkıyor.
Değişen üretim sektörünü değerlendiren Deloitte Türkiye Ortağı ve Tüketim ve Endüstriyel Ürünler Sektör Lideri Özgür Yalta konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Tüketicilerin artan kişiselleştirme beklentisi ve tasarım sürecine daha fazla dâhil olmaları ile tüketici ve üretici arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. Ürünlere sensörlerin entegre edilmesi ve internetle bağlantılarının sağlanması sıradan ürünleri ‘akıllı ürünlere’ dönüştürüyor. Tüm bu gelişmeler üretim sektörünün değişiminde kilit rol oynuyor. Geleneksel üretim anlayışı olan ‘daha kaliteli ürünü daha ucuz maliyete üretmek’ yaklaşımı ile değer yaratmak artık bir hayli zor. Bu sebeple, değer yaratmak için üreticiler alternatif yollar arayışında. Gelişen teknolojiyle birlikte; piyasaya giriş, ticarileşme ve bilgi edinme önündeki engeller kalkmaya başlıyor. Piyasaya yeni giren ve yeni araçlara erişimi olan üreticiler artık çok daha küçük ölçekte, bir zamanlar sadece büyük üreticilerin üretebildiği ürünleri üretebiliyor. Büyük ölçekli üretim değer zincirinin belirli noktalarına hâkim olmaya devam ederken, küçük ölçekli tüketiciye yakın üretim, üretim ekosistemleri ve çevik imalat gibi inovatif üretim modelleri ortaya çıkıyor.”
Yalta, Türkiye’deki üretim alt yapısını da değerlendirerek şunları sözlerine ekledi: “Türkiye’de üretim sektörü ağırlıklı olarak tek bir alanda büyük üretim kapasitesi olan ve seri üretim yapan firmalardan oluşuyor. Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme ile birlikte ‘herkese her şeyi üretme’ anlayışının Türkiye’de de son bulması gerekecek. Türk üretim firmalarının hem yurt içinde hem de yurt dışında rekabetçi olabilmeleri için alternatif iş modellerine göre üretim yapılarını gözden geçirmeleri kritik olacak.”
Üretim sektöründe dönüşüm kapıda
Üretim sektöründe dönüşümü tetikleyen 4 ana başlık şu şekilde:
- Tüketici talebinin değişen doğası: Tüketiciler kendi özel ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ürünlerin kendilerine kişiselleştirilmesini bekliyor. Tüketiciler giderek daha fazla ürünlerin geliştirilmesinde ve tasarlanmasında rol oynayacak. Tüketicinin üretici ile birlikte geliştirdiği modellerin (crowdfunding, tasarımların oylanması vb.) artmasıyla yeni niş pazarların oluşması bekleniyor. Bu da standart ürünü kitlelere üreten üreticiler için bir dezavantaj yaratacak.
- Ürünlerin değişen doğası: Modülerlik ve bağlanabilirliğe olanak sağlayan teknolojik gelişmeler, ürünleri standart ürünlerden akıllı ürünlere çeviriyor. Malzeme bilimindeki gelişmeler çok daha sofistike, yetkin ve gelişmiş objeler yaratmaya yarıyor. İki yeni iş modelinin ortaya çıkması bekleniyor. Ürünler sahip olunan cisimlerden, artık belirli bir süreliğine, belirli bir ücret karşılığında erişilen hizmetlere dönüşüyor. Ayrıca ürünler, üzerlerinde bir ekosistem barındıran birer platform haline geliyor. Üçüncü taraf iş ortakları bu platformların üzerine modüler eklemeler yaparak ilgili ürüne değer katabiliyor ve ürünün özelleştirilmesi mümkün oluyor.
- Değişen üretim ekonomisi: 3 boyutlu baskı, robotbilim ve malzeme bilimindeki yeni teknolojiler, daha küçük alanlarda, daha hızlı, daha uygun maliyetli ve daha küçük üretim lotları ile üretime olanak sağlayacak. Özellikle pazara yeni giren görece küçük ölçekli şirketler, spesifik tüketici ihtiyaçlarını karşılamakta daha avantajlı olacak. Ancak seri üretimin anlamsız hale gelmesi ile olumsuz ölçek ekonomisi küçük şirketlerin büyümesini sınırlayacak.
- Değişen değer zinciri ekonomisi: Dijital teknolojiler, üretici ve tüketici arasındaki mesafenin kapanmasında etkin rol oynuyor ve dolayısıyla geleneksel aracı kuruluşların işlevsiz kalması öngörülüyor. Kişiselleştirilmiş ürünlere talep ve tüketici verisine erişim ihtiyacı, gelecekte üreticinin tüketiciye direkt olarak ulaşabilmesini gerektirecek. Tüketiciyle kurulan doğrudan iletişim sayesinde stoğa üretim, yerini siparişe üretime bırakacak. Yeni ürünler için hem finansman hem talep toplanmasını sağlayan kitlesel finansman gibi modeller yaygınlaşacak.
Raporda, üretim sektöründeki dönüşümün etkisinin şirketten şirkete farklılık göstereceği, bu sebeple de firmaların bu değişimlerin etkisini ve hızını anlayabilmeleri için sektörü etkileyen regülasyonları, ürettikleri ürünlerin büyüklüğünü ve karmaşıklığını, sektörün dijitalleşme seviyesini değerlendirmeleri gerektiği de belirtiliyor.
Üretimin geleceği nasıl olacak?
Üreticiler eskiden daha düşük maliyete daha kaliteli mal üretmeye odaklanırken, değişen teknoloji, kişiselleştirilmiş ürün beklentisi, ürün kullanım ömrünün kısalması gibi gelişmeler oyunun kurallarını değiştiriyor. Üretim sektöründeki bu değişimler pazardaki oyuncu sayısının artmasına yol açarken, tek bir oyuncunun tüm ihtiyaçlara cevap vermesi ve sadece ürün üretmesi artık mümkün olmayacak. Dolayısıyla da, üretim firmalarının sürdürülebilir kârlı büyümesi için odaklanılacak üç önemli rol ortaya çıkacak ve verimlilik açısından bunlardan sadece birini benimsemeleri gerekecek:
- Alt yapı sağlayıcıları (ulaşım gibi fiziksel altyapı sağlayan ve ölçeğin önemli olduğu iş modelleri)
- Toplayıcı platformlar (alıcı ve satıcıları bir araya getiren, bağlantı kurulmasını destekleyen sanal ve fiziksel pazar yerleri)
- Acenteler (tüketici ihtiyaçlarını anlayan, trendleri öngören ve tüketicileri kendilerine uygun alternatiflere yönlendiren aracılar).
Bu yeni ortamda, büyük üreticiler konsolide olmaya devam edecek ve ölçeklerinden faydalanarak küçük üreticilere platform ve komponentler sağlayacaklar. Böylece, büyük oyuncuların etrafında da onların ürünlerini kişiselleştiren daha niş oyunculardan oluşan bir ekosistem oluşacak. İki yeni iş modeli ortaya çıkacak; ürünler yerine platformlara odaklanılması ve tüketicilere ürün sahipliği yerine erişim hizmeti sunulması. Üreticiler ürünleri satmak yerine belirli bir süreliğine ürünlere erişim sağlayacak ve tüketiciler açısından da ürünler kullandıkları kadar ödeme yaptıkları birer hizmet alımına dönüşecek.
“Üretimin Geleceği 2015” başlıklı rapora ilişkin detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.