BİST 100 Endeksi’nde haftanın ilk işlem günü, TÜİK tarafından açıklanan Türkiye TÜFE verisi Mayıs ayında aylık bazda %0,15 artarak piyasanın %0,46’lık tahmininin altında bir yükseliş sergilemişti. Böylece Nisan’da %6,13 seviyesinde bulunan yıllık enflasyon Mayıs’ta %6,51’e yükseldi.
Tarım grubu fiyatları, Nisan’daki keskin düşüşün ardından Mayıs ayında %5,8’lik bir yükseliş sergiliyor ve aylık bazda üretici fiyatlarını yükselten temel grup olarak karşımıza çıkmıştı. Buradaki kısmi olumlu tabloya rağmen İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’nda geçen hafta başlayan eylemlerin, hafta sonu çeşitli illerde protestolara dönüşmesi siyasi tansiyonu artırırken, haftaya sert düşüşle başlayan Borsa İstanbul’da kayıplar ikinci seansta yüzde 9’u aşmıştı.
Haftanın ikinci işlem gününde ise, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Taksim olayları hakkında ılımlı görüşler sunması endekse kuvvet verse de süreklilik sağlanamamıştı. Hafta içerisinde açıklanan Mayıs ayı reel efektif döviz kurunun tüfe bazında 119,96’ya gerilemesi TL’nin bir miktar değer kaybettiğini gösteriyor. Bu verinin 120,00 seviyesinin üst seviyesine çıkması özellikle TL’nin aşırı değerlenmesi ihracat anlamında rakiplere oranla zorluk yaratabiliyor.
Çarşamba günü ise Merill Lynch tarafından yapılan açıklamada, Türk bankalarındaki pozisyonlarını seçici bir şekilde azaltılması yönünde tavsiye verdiklerini ve tahvil faizindeki artışın hisse başına kâr oranını riske soktuğunu belirtmesi, başta bankacılık sektöründe satış baskısını arttırmıştı.
Perşembe günü ise, Başbakan Erdoğan tarafından Tunus’ta gerçekleştirilen basın açıklamasında piyasaların beklediği iyimser açıklamaların gelmemesi sonrası 77,000 kritik destek seviyesinde aşağı yönlü hamlelerin etkili olduğunu gördük. Bu hareketler sonucu sepet kur, 2.19 seviyesinden 2.2060’a çıkarak 28 Aralık 2011’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Türkiye’de piyasalarında uzun süreden sonra ilk kez politik olayların fiyatlanması ve ortak bir sonuca varılamaması, önümüzdeki süreçlerde makro verileri de olumsuz etkileyebilir. Erdoğan’ın konuşması esnasında ön plana çıkan panik satışları ve endeksin destekleri kırması stop loss satışlarını getirdi. Kısa vadede bu tansiyon fiyatlandı, ancak olayların devamı halinde endekste düşüşler devam edebilir ve 72,00-73,00 bandıra varan gerilemeler yaşanabilir. Bu açıdan önümüzdeki hafta içerisinde yapılacak açıklamalar yakından takip edilmelidir.
Tarım dışında yükseliş inadı
Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de hafta içerisinde açıklanan makroekonomik veriler ABD tarafındaki bütçe kesintilerinin bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. Ekonomik anlamdaki ilerlemelere rağmen, ABD kendi kendine açtığı mali yaralarından ötürü ülke hala olması gerektiği kadar iyi bir performans gösteremiyor.
Fed yetkililerinin bir kısmı konut ve inşaat piyasalarındaki iyileşmeler ve konut fiyatlarındaki artışı göz önünde bulundurarak tahvil alımlarının azaltılmasını savunurken, bir kısmı da yılsonuna kadar devam etmesini talep ediyor. Hafta içerisinde Fed’in tahvil alımlarını azaltacağı yönünde çıkan spekülasyonlar ve ABD’de özel sektör istihdam ve fabrika verilerinin beklentilerin altında kalması üzerine New York Borsa’sı düşerken S&P 500 Endeksi de 1 ayın en düşük seviyelerine geriledi.
Fed‘in politika kararlarını veren Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) 1 Mayıs’ta yaptığı açıklamada büyümeyi devam ettirmek ve işsizliği daha çok düşürebilmek için aylık 85 Milyar Dolarlık varlık alımlarına devam edeceğini belirtmişti. ABD Merkez Bankası ayrıca işsizlik oranının yüzde 6,5’in üzerinde ve enflasyon oranının yüzde 2,5’in altında kaldığı süre boyunca da faizleri sıfıra yakın tutacağını açıkladı. Haftanın son işlem gününde açıklanan tarım dışı istihdam verisi beklentilerin üstünde açıklanırken, işsizlik oranlarındaki sınırlı artış FED yetkililerinin aylık 85 Milyar Dolarlık varlık alımlarına devam edeceği yönündeki algıyı desteklemekte.
Diğer yandan, tarım dışındaki artışlar tahvil alımlarındaki hızın azaltılması için umut oluşturmakta. ABD’de Mayıs ayında istihdam beklenenden daha hızlı bir artış gösterirken, işgücüne yeni katılımların ardından işsizlik oranı da 4 yılın en düşük seviyesinden tekrar yükseldi. İstihdam geçtiğimiz ay 175,000 yükseliş kaydederken, Nisan ayı rakamı 149,000’e revize edildi. İstihdam piyasasında görülen ilerleme, şirketlerin mali sınırlılıklara rağmen yılın ikinci yarısında talebin artacağı yönünde iyimserliklerini koruduklarını gösteriyor. Öte yandan Fed yetkililerinin tahvil alımını azaltması için istihdam ve maaşlarda daha fazla artış görülmesi gerekiyor.
Varlık alımları hızının azaltılması için istihdam artışı önemli gözüküyor. Makroekonomik açıdan hafta içerisinde açıklanan verilere baktığımızda ABD’de fabrika siparişleri dayanıksız tüketim mallarına olan talebin yavaşlaması sonucu Nisan ayında beklenenden daha az yükseldi. Siparişlerde yaşanan yüzde 1’lik yükseliş bir önceki ayın yüzde 4,7’lik artışının altında kaldı. ABD’de dış ticaret açığı Nisan ayında, üç yılı aşkın sürenin en düşük seviyesinden genişledi. Bu durum, ekonomik büyümedeki yavaşlama derecesine ilişkin endişelerin azalmasına neden olan tüketici ürünleri ve yatırım ekipmanlarının ithalatındaki sıçramayı yansıtıyor.
Tahvil alımlarını hızının ne zaman yavaşlatılmaya başlanacağı konusundaki belirsizliklerin makroekonomik veriler ile desteklendiğini gördüğümüz son günlerde önümüzdeki hafta açıklanacak olan veriler yakından takip edilmelidir.
Avrupa borsaları toparlanma ihtimalini fiyatlıyor
Avrupa Bölgesi’nde etkin olan politik ve ekonomik belirsizlikler başta Avrupa ekonomisi olmak üzere tüm dünya ekonomilerini etkilemeye devam ediyor. Avrupa’da PMI verileri uzun bir aradan sonra bu hafta beklentileri aştı. Yine de seviye olarak Almanya’nınki de dahil olmak üzere 50’nin altı hala ekonomik daralma işaret ediyor. Son haftalarda Avrupa piyasalarının da ABD piyasalarındaki trende katıldığını görüyoruz. Sorunlu ülkeler olan İspanya ve İtalya’nın borsaları dahi yukarı çıkma çabaları içerisinde. Borsalardaki hareketin son zamanlarda gelen verileri fiyatlamıyor olduğu açık. Avrupa borsalarının ABD’nin ardından 2013’ün ikinci yarısı ekonomik toparlanma ihtimalini fiyatladığını düşünüyoruz. Avrupa Merkez Bankası’nın son yıllarda sergilediği duruşu incelersek, ilk etapta AMB’nin gayretlerinin Yunanistan krizi ardından borçlanmakta zorluk çeken ülkelerin sürdürülebilir oranlar dahilinde borçlanmaya devam edebilmelerine odaklandığını görüyoruz. Merkez Bankası’nın bu gayretinde açık bir başarı elde etmiş olduğunu görüyoruz. Baktığımızda geçtiğimiz yılın büyük bir bölümünü İtalya ve İspanya’nın borçlanma faizlerinden endişe eder bir şekilde geçirdikten sonra bu yıl Avrupa ile ilgili kaygılar artık büyümeyi sağlayabilmekle ilgili. İşte tam da bu dönemde 2013 başından itibaren Avrupa Merkez Bankası büyümeyi desteklemeye odaklanmış durumda diyebiliriz.
Euro Bölgesi’nde hafta içerisinde açıklanan makroekonomik verilere baktığımızda hafta içerisinde en merakla beklenen veri Draghi’nin faiz oranlarını değiştirip değiştirmeyeceğiydi. Draghi, Mayıs’ta yatırımcılara AMB’nin daha fazla faiz indirimi ve negatif mevduat faizi gibi ekonomik büyümeyi destekleyici önlemlere kapıyı açık bırakmıştı. Yetkililer, Euro Bölgesi’ndeki resesyonun ilk çeyreğe uzaması ve Almanya’nın çok düşük büyüme kaydetmiş olmasına rağmen o zamandan bu yana, acil hamle beklentilerini düşürdü. Avrupa Merkez Bankası, artan güvenin, Başkan Mario Draghi’nin ekonomik toparlanmanın bu yılın ilerleyen dönemlerinde gerçekleşeceği görüşünün altını çizmesi ile birlikte, politika faizini değiştirmeyerek rekor düşük seviyede tuttu.
Avrupa piyasalarında toparlanma ihtimalinin fiyatlandığını gördüğümüz son günlerde önümüzdeki hafta açıklanacak olan veriler yakından takip edilmelidir.