Gıda sektörünün Ramazan’a hazır olduğunu bildiren TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik, tüketicilere “merdiven altı ürünlere itibar etmemeleri” çağrısı yaptı. TÜİK’in enflasyon verilerinin gıda fiyatlarındaki gerilemeyi ortaya koyduğunu belirten Menlik, “Veriler, gıda sektörünün Ramazan’ı bir fırsat olarak görmediğini, ‘Ramazan fırsatçısı’ olmadığını gösterdi” dedi.
Gıda ve içecek sanayinde faaliyet gösteren 2000 firmayı çatısı altında toplayan 27 sektörel üye derneği ile gıda sektörünün en büyük sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, Ramazan öncesi düzenlediği basın toplantısında gıda sektöründeki gelişmeleri paylaştı, Ramazan için tüketicilere uyarılarda bulundu.
Sektörün üç aylık dış ticaret fazlası 1,5 milyar TL
Basın toplantısında ilk olarak Türkiye gıda ve içecek sanayindeki gelişmeleri yansıtan bazı verileri paylaşan Menlik, gıda sektörünün, 2017 yılında 5,9 milyar dolarlık gıda ve içecek ithalatına karşılık, 11,9 milyar dolarlık ihracata imza attığını söyledi. Sektörün geçen yıl 6 milyar dolarlık bir dış ticaret fazlası verdiğine dikkat çeken Menlik, şöyle devam etti:
“Türkiye İstatistik Kurumu’nun, son olarak 30 Nisan’da açıkladığı Mart 2018 dış ticaret istatistikleri, gıda sektörünün bu başarısını, içinde bulunduğumuz 2018 yılında da sürdürdüğünü gösterdi.
Ocak, Şubat ve Mart 2018 dönemini kapsayan ilk çeyrekte gıda ve içecek ihracatımız, 2 milyar 791 milyon 756 bin dolara ulaşırken, gıda ve içecek ithalatı ise 1 milyar 250 milyon 655 bin dolar olarak gerçekleşti. Böylece sektörümüz yılın ilk üç ayında 1 milyar 541 milyon 101 bin dolar dış ticaret fazlası verdi.
Rakamlar, içerde ve dışarda çok büyük bir olumsuzluk olmadığı takdirde, gıda ve içecek ihracatında geçen yılki yaklaşık 12 milyar doları yakalayacağımızı, hatta aşacağımızı gösteriyor.”
Menlik, TÜİK’in son olarak açıkladığı 2015 yılı verilerine göre, gıda ve içecek sanayinde faaliyet gösteren 42 bin 520 işletmede, 485 bin 340 kişinin istihdam edildiğinin altını çizdi.
“Gıda Sektörü Ramazan’a hazır”
Her Ramazan’da olduğu gibi bu Ramazan öncesinde de, “Gıda fiyatları ne olacak, gıdaya zam yapılacak mı?” sorularının sorulduğuna vurgu yapan TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik, Ramazan’ın, gerek beslenme düzenindeki değişiklikler, gerekse misafir ağırlamanın bir gelenek halinde devam ettiği zengin iftar sofraları dolayısıyla, gıda ve içecek alışverişlerinde de değişimlerin yaşandığı bir dönem olduğunu kaydetti. Menlik, “Sektör olarak Ramazan’a hazırız. Ramazan ayı ve sonrasında da Bayramda, tüketicilerimiz hiçbir gıdanın eksikliğini hissetmeyecek” dedi.
“Sektör ‘Ramazan fırsatçısı’ değil”
Gıda fiyatlarındaki gelişmelerin döviz kurları, enflasyon gibi makro ekonomik verilerden ayrı düşünülmemesi gerektiğinin altını çizen Menlik, şunları söyledi:
“Türkiye İstatistik Kurumu, 3 Mayıs’ta Nisan ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Tüketici enflasyonunun aylık yüzde 1,87 artış gösterdiği Nisan’da, enflasyon sepetinde yüzde 23,03 oranıyla en yüksek ağırlığa sahip olan gıda ve alkolsüz içecekler grubunda fiyatlar yüzde 0,21 düştü. Bu düşüşte, tarla üretimi meyve ve sebze, yani işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gerileme de etkili oldu.
Aynı şekilde Nisan’da yıllık enflasyon yüzde 10,85 iken, gıdada yıllık enflasyon yüzde 8,81. Yine TÜİK’in açıklamasına göre, üretici fiyatları Nisan’da aylık yüzde 2,60, yıllık yüzde 16,37 artış gösterdi. Gıda sanayinde üretici fiyatları aylıkta yüzde 2,67, yıllıkta yüzde 8,51; içecek sanayinde aylık yüzde 0,28, yıllık yüzde 5,27 artmış. Yani, üretici fiyatlarındaki artışlara rağmen Nisan ayında, gıda ve içeceklerde tüketici fiyatları yüzde 0,21 gerilemiş.
Bu tablo, gıda sektörünün üretici fiyatlarındaki artışı birebir ürün fiyatlarına yansıtmadığını, Ramazan’ı bir fırsat olarak görmediğini, ‘Ramazan fırsatçısı’ olmadığını ortaya koyuyor.”
“Arz açığı olan ürünlerde fiyatlar kurdan etkileniyor”
Gıda fiyatları için “o üründe arz açığı var mı, ithalatta dışa bağımlı mıyız?” bunlara da bakılması gerektiğini bildiren TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik, kırmızı et ve bitkisel yağ örneklerini verdi. Menlik, şunları kaydetti:
“Ülkemizin kırmızı ette yıllık yaklaşık 250-300 ton üretim açığı var. Bu açığı kapatmak için de Et ve Süt Kurumu aracılığıyla canlı kasaplık hayvan ve et ithalatı yapılıyor. Her zaman söylüyoruz, kısa vadede sıkıntıyı aşmak için ithalat tamam, ancak orta ve uzun vadede bizim kendimize yeterli üretimi yapmamız lazım.
Nitekim Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, hayvan varlığını artırmak, buzağı ölümlerini en aza indirmek, yem bitkileri üretimini artırmak için çiftçimize önemli destekler veriyor. Bir yandan da şu anda iki market zincirinde vatandaşımıza ucuz et satışına devam ediyor. Zaten Sayın Bakan da, et fiyatlarında spekülasyona izin vermeyeceklerini söyledi.
Bir de hammaddede dışa bağımlı olduğumuz ürünler var. Bitkisel sıvı yağ üretimi için yağlı tohum ihtiyacımızı yüzde 70-80 oranında ithalatla karşılıyoruz. Bir sektörde ithalat söz konusu ise döviz kurları fiyatlarda belirleyici oluyor. Aynı şey hayvancılık maliyetlerimizde yüksek paya sahip yem hammaddeleri için de geçerli.
Kurdaki artışlar gibi hammadde tedarikinde yaşanan sıkıntılar, elektrik, su gibi maliyete etki eden faktörler de üretim maliyetlerini artırıyor.