Ankara – 09.01.2020 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2019 yılının çiftçi açısından zor bir yıl olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Doğal afetlerle, yüksek girdi maliyetleriyle mücadele eden çiftçimiz, üretimini sürdürürken yeterli geliri elde edememiştir. Bunun yanı sıra kazancının büyük bölümünü de finansman maliyetlerine, kredi borçlarına harcamıştır. Artık çiftçimizin dayanacak gücü kalmamıştır. Çiftçi borçları acilen uzun vadeli ve faizsiz olarak ertelenmeli, enflasyonun çok üzerinde artan elektrik ve sulama ücretleri makul seviyelere çekilmelidir” diye konuştu.
Bayraktar, Birlik Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında tarımda 2019 yılını değerlendirdi, 2020 beklentilerini ve üretici market fiyatlarını açıkladı.
Basın toplantısına, dün Barış Pınarı harekât bölgesinde şehit düşen askerlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek başlayan Bayraktar, Adana, Antalya ve Mersin illerinde şiddetli yağış, fırtına ve hortumların neden olduğu tabii afetlerden etkilenen çiftçilere geçmiş olsun dileklerini iletti ve biran öne hasar tespit çalışmalarının tamamlanması ve çiftçinin mağduriyetinin giderilmesini istedi.
Çiftçilerin zor şartlara rağmen tarımsal faaliyeti sürdürdüğüne, sofralardan üç öğün hiçbir şeyi eksik etmediğine vurgu yapan Bayraktar, “Ülkemizin gıda güvencesini sağlayan eli öpülesi çiftçimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Herkes bu çiftçinin değerini bilmelidir. Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bizler, çiftçimizin hizmetinde olmaktan büyük bir şeref duyuyoruz” ifadelerini kullandı.
-“Tarım ülke ekonomisindeki önemini koruyor”
Türk tarımının gerçekleştirdiği üretim, sağladığı istihdam ve ihracatla ülke ekonomisindeki önemini koruduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Milli gelirin yüzde 5,8’ini karşılayan tarım, 2019 yılının Ocak-Eylül döneminde yüzde 3,7 büyümüştür.
Çiftçimiz, 83 milyon ülke nüfusunun, 5 milyonu aşkın sığınmacı, mülteci ve yabancının, 45 milyonu aşkın turistin gıda güvencesini sağlamıştır.
Bitkisel üretim verilerine göre, üretim, tahılda ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 1,4, sebzelerde yüzde 3,5, meyvelerde (baharat bitkileri ve çay dahil) yüzde 0,3 arttı. 2019 yılında toplam bitkisel üretim, bir önceki yıla göre yüzde 1,8 artarak 115,2 milyon tondan 117,3 milyon tona çıktı.
Hayvansal üretim, Ocak-Ekim döneminde, tavuk etinde yüzde 1,4, sanayiye aktarılan sütte yüzde 5,5 azalırken, tavuk yumurtasında yüzde 2,1 arttı. Ocak-Eylül döneminde ise kırmızı et üretimi yüzde 3,4 artış gösterdi.
Her şeye rağmen esas itibarıyla verimliliğe dayalı bitkisel ve hayvansal üretimdeki artış, büyüme rakamlarına olumlu yansımıştır.
Aralık ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde yurtiçi üretici fiyatları 7,36, tüketici fiyatları yüzde 11,84, gıda ve alkolsüz içecek fiyatları yüzde 10,89, tarımda üretici fiyatları ise Kasım ayı itibarıyla yüzde 13,60 arttı.
Eylül ayında açıklanan verilere göre tarımda istihdam, 108 bin kişi azalmış ve 5 milyon 590 binden 5 milyon 482 bine gerilemiştir.
Eylül ayları itibarıyla tarımın istihdamdaki payı yüzde 19,2’den yüzde 19,3’e çıkmıştır.
Tarımın Eylül ayında işsizliği 2,6 puan indirerek, yüzde 16,4’den yüzde 13,8’e düşürmesi Türkiye için bir kazançtır.”
– “İhracata daha fazla destek verilmeli, üretim teşvik edilmelidir”
Tarımın önemli unsurlarından birinin de dış ticaret olduğunu belirten Bayraktar, “2019 yılının Ocak-Kasım döneminde ihracat yüzde 1,1 artarak, 16 milyar dolardan 16,2 milyar dolara çıkmıştır. Buna karşın ithalatta yüzde 4,1’lik azalış görüldü. İthalat rakamı 12 milyar dolardan 11,5 milyar dolara geriledi. Bu dönemde dış ticaret fazlası ise yüzde 16,3 artarak, 4 milyar dolardan 4,7 milyar dolara yükseldi. Türkiye gibi hemen her ürünün üretilebildiği bir ülkede yaptığımız ithalatın en az 3-4 katı ihracat gerçekleştirmemiz gerekir. Bunun için ihracata daha fazla destek verilmeli, üretim teşvik edilmelidir” diye konuştu.
-“Girdi fiyatları”-
Nisan 2018’den itibaren döviz kurlarında görülen aşırı dalgalanma ve enflasyondaki yükselişten en fazla etkilenen kesimlerden birinin çiftçiler olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:
“Mazot, gübre, tohum, ilaç, yem, elektrik gibi girdiler enflasyonun çok üzerinde artmıştır.
Kimi girdilerdeki artış yüzde 100’ün üzerinde olmuştur.
Önemli bir tarımsal girdi olan gübrede son bir yılda, bazı gübre çeşitlerinde fiyatların gerilemesine rağmen, 2017-2018 Kasım dönemlerinde ürede yüzde 64,8 ve DAP’ta yüzde 80,1 oranındaki artışı göz ardı edemeyiz.
Fiyat artışı nedeniyle çiftçimiz gübre kullanırken zorlanmaktadır.
Gübre Takip Sistemini destekliyoruz. Gübrenin izlenebilirliği açısından önemli buluyoruz. Yalnız bu sistemin getirdiği maliyet, gübre fiyatlarını artırmadan çözülmelidir.
Çiftçimizin en önemli girdi kalemlerinden mazotun yarısını devletin karşılaması olumlu olsa da mazot fiyatları, 6 lira 65 kuruş gibi yüksek düzeydedir.
Tarımsal üretimi artırmanın yollarından biri de sertifikalı tohum kullanmaktır. Son yıllarda sertifikalı tohum üretimi artmışsa da özellikle sebze tohumlarında üretim açığımız sürmektedir, sertifikalı tohum kullanımı da hala gelişmiş ülke standartlarına ulaşmamıştır.
Çiftçimizin bir diğer sorunu da elektrik fiyatlarıdır.
2019 yılında elektrik fiyatındaki artış, tarımsal sulama tarifesi bazında yüzde 32,5 olsa da, 2018’deki yüzde 70,7’lik artış nedeniyle 2017 Aralık-2019 Aralık aylarını baz aldığımızda artış yüzde 126,2’ye ulaşmıştır.
En son bu Ocak ayında 0,17 kuruşluk artışla elektrik fiyatları 80,77 kuruşa ulaşmıştır.
Elektrik borcu bulunan üreticilerimizin desteklerine konan blokeler de ayrı bir sorundur.
Tarımsal Sulamaya İlişkin Elektrik Borcu Bulunan Çiftçilere Bu Borçları Ödeninceye Kadar 2017 Yılında Tarımsal Destekleme Ödemesi Yapılmamasına İlişkin Uygulama Tebliği, açılan dava sonucu Danıştay tarafından iptal edilmiştir.
Alınan karar, elektrik borçlarının desteklerden tahsil edilmesiyle ilgili uygulamanın yanlışlığını hukuken ortaya koymuştur.
-“Elektrikli traktörde devlet akü desteği vermeli”
Elektrikten bahsetmişken, son günlerin önemli gündem konularından biri olan elektrikli traktör ve otomobil konusuna da değinmek istiyorum. Bilindiği gibi çiftçimizin en önemli maliyet unsurlarından biri mazottur. Elektrikli araçlar bu maliyeti önemli oranda düşürecektir. Yalnız bu konuda önemli bir sorun akü bedelidir. Devlet akü desteği verirse elektrikli traktör tarımımız açısından önemli bir gelişme olacaktır.
2019 yılında traktör ve mekanizasyon alımlarında da önemli düşüş görülmektedir. Tarımsal verimlilik açısından önemli olan mekanizasyon yatırımları desteklenmelidir.
“Çiftçi 2018-2019’da aynı miktardaki krediye daha fazla faiz ödemiştir”
Çiftçilerin finansman açısından da sıkıntılar yaşadığına işaret eden Bayraktar, şunları söyledi:
“Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2019 Eylül ayı itibarıyla, son bir yılda tarım ve balıkçılık sektörüne kullandırılan nakdi kredi miktarı yüzde 3,3 artışla 101,2 milyar liradan 104,6 milyar liraya ulaştı.
Bu dönemde Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçiye kullandırdığı kredi miktarı da 8,1 milyar liradan 8,5 milyar lira liraya çıktı.
Tarım Kredi Kooperatifleri kademeli olarak, 4 Kasım 2019 tarihinde 1 yıllık işletme kredisi faiz oranını, yüzde 17’ye, Ziraat Bankası ise yüzde 12’ye, bazı özel bankalar ise faiz oranlarını yüzde 13,5’e kadar düşürmüştü. En son Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarımsal kredilerde faiz oranını yüzde, 12’den yüzde 9’a çekildiğini açıkladı.
Bu finansman sıkıntısı çeken çiftçimizin faiz yükünü bir nebze de olsa hafifletecektir. Kararı olumlu bulmakla birlikte faizler daha da aşağı çekilmelidir.
2018 ve 2019 yıllarında çiftçi yüksek faiz oranları ile kredi kullanmış, yüksek faiz oranları ile borcunu ertelemiş veya yapılandırmıştır.
Sonuçta artan faiz oranları ile çiftçi 2018 ve 2019’da aynı miktardaki krediye daha fazla faiz ödemiştir.
Ziraat Bankası 2019 yılında kredi talebinde bulunan çiftçilere kullandırdığı kredinin tamamını nakit olarak ödememiştir.
İlçeden ilçeye oranlar değişmekle birlikte genel olarak kredinin bir kısmını nakit, bir kısmını ise çiftçiye girdi alımı için vermiş olduğu çiftçi kartına yüklemektedir. Bununla ilgili çiftçilerimizin şikâyetleri vardır. Çiftçimiz kredisini nakit olarak almak istemektedir.”
Bayraktar, patates ihracatına konulan izin engeli ile ilgili şunları söyledi:
“İhracata getirilen engel dış talebi engellediği için patates belki bir miktar daha aşağı çekecek, ya da bu seviyede kalmasını sağlayacaktır. Bu rakam üreticimizi koruyan bir rakam değil. Muhakkak surette bu kararın değiştirilmesi lazım”
“Soğanda arz talep dengesinde bir problem olmamakla birlikte patateste arz fazlalığı yaşanıyor. Patates tüketiminin artırılması için Milli Savunma Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunduk. Kışlalarda patates yedirilsin. Çünkü 90 kuruş maliyeti olan patatesin fiyatı 60 kuruşa düştü. Milli Savunma Bakanlığımız olumlu cevap verdi. Kışlalarda zannediyorum patates yedirilmeye başlandı. Diğer bakanlıklarımızdan da olumlu cevap aldık. Talep bir miktar arttı patates fiyatı 80 kuruş civarına geldi ancak hala 90 kuruşa ulaşmadı. Soğan için bir şey söylemiyorum ama patatesle alakalı ihracatın ön izne tabi olması yanlış bir karardır. Üreticimize ve gelecek yıl üretimine zarar verecek bir karardır. Patatesle alakalı bir talep yaratmaya çalışıyoruz. Bu taleplerden bir tanesi de dış taleptir. İç taleple alakalı bir mesafe aldık. Ama dış taleple alakalı biraz sıkıntı görünüyor. Dış talebi yaratmaya çalışırken dış talebe böyle bir engel çıkartılması yanlış bir karar inşallah o karardan vazgeçerler.
Dış talep yaratamadığımız takdirde patateste fiyat istikrarını yakalamamız da mümkün görünmüyor. Üreticimizin önümüzdeki yıl tekrar patates ekmesi için fiyatın tekrar yukarı çıkması lazım. İhracata getirilen engel dış talebi engellediği için patates belki bir miktar daha aşağı çekecektir. Ya da bu seviyede kalmasını sağlayacaktır. Bu rakamda üreticimizi koruyan bir rakam değil. Muhakkak surette bu kararın değiştirilmesi lazım. Patates ihracatının önünün açılması gerekir.
Üreticimizi sahada tutmak zorlaştı, gençlerimizi tarlada tutamıyoruz. Asgari ücretle iş bulan gidiyor. Çiftçi kadınlarımız olmasa şuan üretim yapma şansımız da kalmaz. Gençlerimizi nasıl tutacağız sektörde? Tutmazsak sektörün geleceği olmaz. 10 sene sonra tarımı kiminle yapacağız? Çiftçi mi ithal edeceğiz? Çiftçimizi muhakkak surette tarımda tutmamız lazım. İstikrarlı üretim yapmasını sağlamamız lazım. İstikrarlı gelir elde etmesini sağlamamız lazım. Ziraat Odaları Birliği olarak da mücadelemiz bu yönde devam ediyor.
İhracatta zaten patatesle alakalı bir sıkıntı var. Onun için tıkandı piyasalar. Zaten bir sıkıntı varken yeni bir sıkıntı eklemenin bir mantığı yok. Bu sorunu planlamayla çözeceğiz. Biz taşın altına elimizi koyarız. Ziraat odaları Birliği olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu manada yapacağı her türlü çalışmaya varız ve desteğiz. Patates bu sene para etmezse seneye patates yok. Ne yapacağız? Fiyatlar yükselecek patates mi ithal edeceğiz? Arz talep dengesini sağlayacak bir planlamaya acil ihtiyaç var. Türkiye’nin genel sorunudur bu planlama sorunu. Özellikle pazarda zaman zaman yangına sebep olan ve tüketicimizi gerçekten de şoka uğratan gelişmeler yaşıyoruz. Eğer bunları yaşamak istemiyorsak meyve sebze üretiminde muhakkak surette planlamaya geçmemiz lazım. Biz bu manada yapılacak çalışmalara da her türlü desteği vermeye hazırız. Türkiye’nin her ilçesinde örgütümüz var. Şu an 800’e yakın odamız var ve üretim yapan 5 milyona yakın çiftçimiz de bizim üyemiz. Alana hakimiz. Yapılacak çalışmalara büyük katkı sağlayabiliriz.”