Körfez’de uyarı sinyalleri… KPMG, (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi) GCC üyesi Körfez ülkeleri Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri genelinde 56 lider bankanın yayımlanan mali tablolarını analiz etti. Bankaların performanslarını geçen yıla göre kıyaslayan sonuçlara göre bölgede sermaye yeterliliği ve likidite düştü. Bu da sektörde büyük zorluklar oluşturuyor.
KPMG’nin GCC ülkelerindeki 56 bankayı kapsayan mali tablo araştırmasına göre Körfez Bölgesi bankalarında paradigma değişti. Yeni paradigmayı oluşturan kavramlar ise şöyle: “Marjları sıkılaştırma, likiditeleri azaltma, kâr artışı, sınırlı sermaye piyasası faaliyeti, maaliyetleri düşürme, finansman ve sermayeye daha fazla odaklanma…” Körfez’de genel olarak bankalar 2015 yılını iyi geçirse de gelecek yıllar için sektör bölge devletlerinin sağlayacağı destek ve teşvikleri bekliyor. KPMG Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Sinem Cantürk konuyla ilgili şunları söyledi: “Bölgedeki bankacılık sektörünün aşırı sermaye ve likidite günlerine uzun bir yoldan gelindi. Raporumuz sektörün artık çift haneli büyüme oranlarını yakalayamayacağını ortaya koyuyor. Bankalar, mevcut ekonomik ortamın bir sonucu olarak yeni sorunlar, daha fazla düzenleyici gözetim, denetim ve sert bir rekabet içerisinde. Ancak sektör hala büyüyor fakat önceki yıllara göre daha yavaş bir hızda büyüyor.”
Cantürk, “Çoğu banka bu rekabet dolu çevreye adapte olmaya zorlanıyor. Biz bankaların daha agresif rekabet ettiklerini, hissedar beklentilerini yönetirken verimliliğe daha fazla odaklandıklarını, büyümek ve pozitif sonuçlar elde etmek için daha inovatif yollar aradıklarını gözlemliyoruz” dedi.
Bankalar temkinli yaklaşıma geçti
Raporda şu bilgilere yer verildi: “Fonları ve varlık için daha fazla rekabet maliyetinin artmasına neden olan marj sıkıştırma etkisine rağmen, karlılık ve varlık yüzde 6,8 ve basit ortalamada yüzde 6,3 oranında gerçekleşerek bölge genelinde yükseldi. Devam eden yükseliş ve varlık artışı dikkatli bir planlama ve bankalar tarafından kabul edilen temkinli yaklaşımdan kaynaklanıyor.”
Raporda, önümüzdeki yıl büyümeyi desteklemek ve özellikle sermaye yeterliliği ve likidite seviyelerini büyüme, Basel III’e sermaye ve likidite gereksinimlerini yönetmek için 2015 yılına göre düşen bu verileri değerlendirmenin önemli olacağı öngörülüyor. Raporda ayrıca sert rekabet ve maliyetler üzerinde artan baskıların bir sonucu olarak birleşme ve veya yeni yapılanmalar şeklinde oluşacak takviyelerin yakın gelecekte gerçekleşebileceği öngörülüyor.
Rapordaki analizler şöyle devam ediyor: “Net değer düşüklüğü oranı önceki yıllara gore yüzde 9.2 oranında düşmesi, bankaların kabul kredileri için daha ihtiyatlı yaklaşımını yansıtıyor. Bu eğilim, UFRS 9 ve petrol fiyatlarındaki düşüşle devam etmeyebilir. Yeni Uluslararası Finansal Raporlama Standardı kredi zararlarını yeni bir yolla hesaplatıyor. Bu da bir etken.”
Finansal baskıların azaltılması için çare aranıyor
Raporda sektörün mevcut finansal baskıları azaltmak için yeni yollar aradığı beliritiliyor ve şu bilgilere yer veriliyor: “Maliyet-gelir oranları 2014’ten beri ortalama yüzde 7.4 azaldı. Bankalar üzerinde ek bir baskı oluşturulmasına rağmen regülasyonları arttırmak sektör üzerinde olumlu bir etki yaratacak. Uzun vadede bu trendin devam etmesi bekleniyor. GCC ülkeleri tarafından Kabul edilen Basel III regülasyonları, mali – ekonomik strese karşı sektörün dayanıklılığını artırmaya, risk yönetimini geliştirmeye ve bankaların şeffaflığını güçlendirmeye devam edecek.”