Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şubesi, kurumsal bilgilendirme toplantıları kapsamında Nihat Zeybekçi’yi ağırladı. Zeybekçi, Türkiye’nin rotasının Güney Amerika, Asya Pasifik ve Afrika olduğunun altını çizerek, işadamlarına bu bölgelere olan ilgilerini yoğunlaştırmalarını söyledi.
NİHAT ZEYBEKÇİ: “ENFLASYONLA MÜCADELEDE MODEL DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR”
Toplantıda MÜSİAD Ankara üyelerine Türkiye ekonomisi ile ilgili bilgiler veren Nihat Zeybekçi, Türkiye’nin son 1,5-2 yılda 4 tane seçime girdiğini, ardından yaşanan Rusya Ukrayna krizleri, Suriye krizi gibi tüm olumsuzluklara rağmen, kamu borçları anlamında son derece sağlam olduğunu vurguladı. Türkiye’nin 400 milyar dolarlık borcunun geçen sene yüzde 13 oranında vadesinin iyileştirildiğini ifade eden Zeybekçi, 2013 yılında yüzde 9.7 olan cari açığın, yüzde 4.3-4.5 aralığına gerilediğini kaydetti.
Enflasyonla mücadele konusunda Dünya Bankası piyasalarının dayattığı para politikalarının kullanıldığını ancak burada bir model değişimine gidilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Zeybekçi, şunları söyledi:
“Türkiye’nin enflasyonla mücadele yöntemi Dünya Bankası piyasalarının Türkiye’ye dayattığı model sıkı para politikaları, parasal sıkılaştırma, talebi daraltma yöntemidir ki bu da yüksek faizle olur. Faizi yükselttiğiniz anda para tüketimden para piyasalarına doğru gider. İnsanlar tüketimi ertelerler, paralar bankalara gider faize gider. Aynı para üretime de gitmez. Yatırımdan çıkar, büyümeden çıkar, üretimden çıkar. Halbuki enflasyonun sebebi arzın az, talebin fazla olması. Hastalığın asıl sebebi bu. Yani yüksek ateşin sebebi yakalandığımız gribal mikrobu tanımlamak ve mikrop üretmemek, arz etmemek, büyümemek, istihdam yaratmamak, yatırım yapmamak. Üretimi artırmanın yöntemi paranın bollaşması. Paraya ulaşımın kolaylaşması yani faizin düşmesi. Türkiye enflasyon ile mücadelede hep IMF Dünya Bankası alışkanlığından kurtulamayarak diğer yöntemi benimsedi. Bu hastalık zayıfladığımız anda devreye girdi ve ne kadar karşı koysak da kolay yöntem olduğu için paranın sahipleri bunu dayattı. Onun için Türkiye’nin model değişikliğine çok hızlı bir şekilde ihtiyacı var. Türkiye yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen ortalamada yüzde 4’ün üzerinde bir büyüme elde etti. Faizi düşürerek enflasyonla mücadele etmek, ihracata yönelerek enflasyonla mücadele etmeyi yapabiliriz.”
Cari açığın bir problem olmadığını çünkü Türkiye’nin cari açığını doğrudan yabancı sermaye girişiyle finansa edebilen güçlü bir ülke haline geldiğini de sözlerine ekleyen Zeybekçi, “Faizle ilgili operasyonu, üretime dayalı milli operasyonu yapabilir hale geldik. Enflasyonla mücadele nedeniyle talebi daraltmak, aşağı çekmek sıkı para politikası, yüksek faiz dediğiniz anda bu matematik olarak, kendi enflasyonunu üreten bir model. Üretime giden kısmı da kesiyorsun aynı zamanda. Bunun tek yolu Türkiye sistem değişikliğine gitmek” dedi.
“AVRUPA’NIN BÜYÜME BEKLENTİSİ İHRACAT RAKAMLARINA YANSIYACAK”
2016 yılında ihracat konusunda beklentilerini dile getirirken, “Gerek parite gerekse konjonktürel yaşayabileceğimiz sıfır noktadayız şu an. Bundan daha aşağısı yok” diyen Zeybekçi, şöyle devam etti:
“Bizim en büyük ihracat pazarımız olan AB’de 1 Ocak 22 Şubat itibariyle baktığımızda ihracatımızda yüzde 13’lük bir artış var. Diğer taraftan AB’de de yüzde 2’nin üzerinde bir büyüme beklentisi var. Bunun doğrudan Türkiye’ye ihracatta artış olarak yansımasını biz yüzde 15’ler seviyesinde görüyoruz. Dünyadaki ekonomi ile ilgili 2008 krizinden sonra AB’deki tüketim alışkanlıkları değişti. Satın alma alışkanlıkları değişti. Avrupa’daki firmalar tüketim kanalları, dağıtım kanalları milyon adetlik siparişlerini, 6 ay önceden geçerek, stok yaparak bu alışkanlıklardan çok hızlı bir şekilde geçtiler. Milyon adet bin adete ya da 10 bin adete döndü. 6 aylık yükleme zamanından 3 haftada 1 ayda yükleme ister hale geldi ve asla stok tutmayan bir hale geldi. Avrupa’nın bu yeni alışkanlığına cevap verebilme kabiliyeti olan tek ülke Türkiye. Onun için AB’deki bu kıpırdanmanın doğrudan etkisi Türkiye’ye olacak. İran bizim için önemli bir Pazar haline gelecek. Körfez ülkeleri veya enerji hammaddesi üreten ülkelerde satın alma gücü düştü. 2016’da o oturduğu yerden devam edecek. Doğrudan yabancı sermaye girişinde 2015 yılı en kötü ihtimalle tekrar edecek. İhracatta düşme olmayacak. Büyümemiz 2016 yılında benim beklentim yüzde 5 ve üzerinde.”
“ASYA PASİFİK VE GÜNEY AMERİKA TÜRKİYE’NİN İLGİ ALANINDA”
Nihat Zeybekçi, işadamlarına dış ticarette yönelmeleri gereken ülkeler konusunda da tavsiyelerde bulunurken, Kore, Japonya, Malezya, Peru gibi ülkelerle yürütülen serbest ticaret anlaşmaları hakkında bilgi verdi. Özellikle Singapur’un, yapılan serbest ticaret anlaşması ile Türkiye’nin en serbest ticaret yapabileceği ülke haline geldiğini sözlerine ekleyen Zeybekçi, “Asya Pasifik ve Güney Amerika Türkiye’nin ilgi alanında. Afrika açılımı ile 2.5 milyar dolar olan dış ticaret hacmimiz şu anda 40 milyar doların üzerine çıktı. Afrika’nın Türkiye’ye ilgisi son derece yüksek. Afrika’ya ilginizi sakın azaltmayın, en üst seviyede tutun. AB’yi sakın ihmal etmeyin. Şirket alımları da ilgi alanınızda olsun” dedi.