Aktif olarak dizel & ham ayçiçeği yağı ticareti yapan Aves, çoklu-tohum kırma, rafinaj ve biyodizel üretim tesisindeki yatırımlarını tamamladı. Aves son olarak 2016-2017 yılında enerji verimliliğini artırmak için kojenerasyon tesisi kurarak çevre dostu bir tesis olmayı hedefliyor. Firma bu yatırımla ayrıca enerji maliyetleriyle birlikte karbon ayak izini de düşürmeyi planlıyor.
Aves Enerji Yağ ve Gıda Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Onat Angı, Aves’in 20 yılı aşkın bir süredir uluslararası emtia ticareti alanında faaliyet gösterdiğini söylerken, geçmişte petrolden çimentoya, kükürtten kroma kadar birçok emtiayı çeşitli ülkelerden alıp sattıklarını belirtti. Bu anlamda tedarik zinciri ve lojistik konularında oldukça deneyim sahibi olduklarını ifade eden Angı, 2010 yılında, grup şirketlerinden Aves Depoculuk ve Antrepoculuk A.Ş.’nin çoğunluk hissesini ABD’nin petrol depolama devi NuStar’a sattıklarını ve grubun gelişiminde bu satışın kilit rol oynadığını vurguladı. Angı, 2012 yılında büyük ölçüde bu satıştan gelen fonlarla Mersin’de Türkiye’nin en büyük ve entegre yağlı tohum işleme tesisi yatırımını yaptıklarının altını çizerken, 2012 yılından itibaren tamamen tarımsal emtia, özellikle de yağlı tohumlar ve bitkisel yağların ticareti üzerinde yoğunlaştıklarını ve ağırlıklı olarak tesislerinde işleyebilecekleri ürünlerin alım satımını yapmaya başladıklarını anlattı. Bununla bağlantılı olarak 2014’te Erbil’de Irak’ın ilk ve tek bitkisel yağ rafinasyon ve paketleme tesisinin yatırımına başladıklarına dikkat çeken Angı, yatırımlarını şöyle anlattı: “Bu yılın Mart ayında paketleme tesisini devreye aldık ve önümüzdeki ay da rafineyi devreye almayı planlıyoruz. Yine bu iki tesisin entegrasyonu ve Erbil fabrikasının hammadde tedarikini sağlamak üzere 70 adet tanker yatırımı yaparak nakliye filomuzdaki araç sayısını 100’e çıkardık. Biodizel tesisimizin EPDK lisansını Aralık ayında alarak 2015 başında satışa başladık. Yerli tarımın desteklenmesi adına önemli bir yatırımdı. Mersin tesisindeki rafineri kapasite artırımı da 2014 sonunda tamamlandı. Şu anda devam eden ikinci kırma ünitesinin Ağustos ayında devreye alınması planlanıyor. Bundan sonra yapacağımız büyük bir yatırım kalmadı. Paketleme ve depolama kapasitelerinin ve verimliliklerinin artırılması için 2015 ve 2016 yıllarında nispeten küçük bütçeli yatırımlar yapacağız. Son olarak 2016-2017 yılında enerji verimliliğini sağlamak için Mersin’deki tesisimize bir kojenerasyon tesisi kurmayı planlıyoruz. Bu yatırımla enerji maliyetlerimizle birlikte karbon ayak izimizi de düşürerek çevre dostu bir tesis olmayı hedefliyoruz.”
750 bin tonun üzerinde hammadde işleyebiliriz
Onat Angı, Mersin’deki tesislerinde kırma kapasitelerinin, yapımı devam eden ikinci üniteleri tamamlanınca günlük 1500 tona çıkacağını ifade ederken, ikinci kırma ve ekstraksiyon ünitelerinin ise Türkiye’de üretilen ve kurulu olan en yüksek kapasiteli ünite olduğunu vurguladı. Ayrıca günde 700 ton ham yağ rafine edebildiklerini ve 800 ton paketleme yapabildiklerini aktaran Angı, biodizel ünitelerinin günlük kapasitesinin de 150 ton olduğunu bildirdi. “Böylece yılda 750 bin tonun üzerinde hammaddeyi işleyebilecek durumdayız” diyen Onat Angı,
Erbil’deki tesisin ise günlük 200 ton rafine ve 600 ton paketleme kapasitesine sahip oluğunu dile getirdi. Angı, “Küçük bir yatırımla rafinasyon kapasitesini 700 tona paketlemeyi ise 800 tona çıkarabilecek durumdayız” dedi.
Küspe ihracatında pazar lideriyiz
Yurtiçinde ürettikleri ham yağ, rafine yağ, küspe ve biodizel ile tüm bölgelere ulaştıklarını aktaran Angı, nakliye avantajı nedeniyle satışlarını ağırlıklı olarak Çukurova, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerine yaptıklarını söyledi. Yurtdışında ise ana ihracat pazarlarının hızla tüketimi artan, genç nüfusu yüksek Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri olduğuna dikkat çeken Angı şöyle devam etti: “Biz aslında 4 kategoride ürün üretiyoruz. Kırma tesisimize giren yağlı tohumlar ham yağ ve küspe olarak çıkıyor. Küspe, yem sanayiinin temel girdilerinden biri ve bizim de müşterilerimiz bölgemizde sayıları ve kapasiteleri giderek artan yem fabrikaları ve besi çiftlikleri. Küspe ihracatı konusunda da oldukça iddialıyız. 2014 yılında Türkiye’deki küspe ihracatının yüzde 55’ini gerçekleştirerek bu konuda pazar lideri konumuna geldik. Ham yağlarda yine yem sektörüne satış yapmakla birlikle özellikle güçlü olduğumuz ham ayçiçek yağındaki müşterilerimiz Türkiye’nin her yerindeki rafine tesisleri. Rafine yağ konusunda ise ağırlıklı olarak ihracat yapıyoruz. 2014 yılında Türkiye’deki rafine ayçiçek yağı ihracatının yüzde 15’ini yaptık ve en büyük 3 ihracatçıdan biri olduk. Ülkenin en büyük rafine yağ alıcısı olan Irak’ta pazar payımız yüzde 25 oldu. Biodizel ise mevzuat gereği yalnızca EPDK lisanslı petrol dağıtım firmalarına satılabiliyor. Yılsonuna kadar tüm önemli dağıtım firmaları ile satış anlaşması imzalamış olmayı umuyoruz.”
Birinci ve bir milyonuncu şişedeki kalite aynı
“En önem verdiğimiz konu kalite” diyen Angı, “Kalitemizden asla taviz vermeden istikrarlı bir fiyat politikası ile faaliyet gösterdiğimiz her alanda sözüne ve ürününe güvenilen bir şirket olma yolunda çok kararlı hareket ediyoruz. Rafine ayçiçek yağından örnek vermek gerekirse Yönetim Kurulu Başkanımız Senan İdin’in üretime başladığımız ilk gün bizden istemiş olduğu “birinci şişe ile bir milyonuncu şişenin kalitesi aynı olmalı” sözüne uymak için büyük çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki bitkisel yağ sektörü hakkında bilgi veren Angı, Türkiye’nin bitkisel yağlarda hem ithalatçı hem de ihracatçı bir ülke olduğunu aktardı. Angı, yağlı tohumlar ve ham yağlar ithal edilip rafine edilmiş ve paketlenmiş ürünler ihraç edildiğini ifade ederken, şunları kaydetti: “Türkiye hammaddenin bol olduğu Karadeniz ülkeleri ile sanayisi zayıf ancak tüketimi yüksek ve hızla artan Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri arasında mükemmel konumunu kullanarak bir sanayi geliştirmiştir. Türk insanının tarihsel ve kültürel bağlarını da kullanarak pazar ülkelerle iş ilişkileri kurmada son derece başarılı olduğunu söyleyebiliriz.”