İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) tarafından düzenlenen “Petrol Piyasası ve Petrol Fiyatı Oluşumunun Analizi, Kimya Sektörüne Etkileri” konulu webinar 4 Haziran 2020 tarihinde Zoom üzerinden yapılan video konferans ile gerçekleştirildi. Webinarda küresel enerji kaynaklarının gelişimi, petrol sektörünün temel dinamikleri, petrol fiyatlarının oluşumu ve fiyatlara koronavirüs etkisinin analizi, enerji kaynaklarındaki değişimin kimya sektörüne yansıması, petroldeki eksi 40.32 dolar/varil fiyatına nasıl gelindiği ve sektörün gelecek beklentileri ele alındı.
İKMİB tarafından enerji piyasasındaki son gelişmeler hakkında üyelerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenen webinar, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi, Petrokimya Pazarlama Müdürü Dr. Mevlüt Çetinkaya’nın katılımıyla gerçekleştirildi.
Adil Pelister: “Kimya sektörünün ölçek büyütmesi gerekiyor”
Webinarın açılış konuşmasını gerçekleştiren İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, pandemi dolayısıyla zor bir süreçten geçildiğini, Haziran itibariyle artık normalleşmeye başlandığını, önümüzdeki aydan itibaren hissedilir bir biçimde iyileşme olacağını ve geçmiş senelerdeki performansı yakalayacaklarına inandığını söyledi. Kimya sektörünün 2019’da başarılı bir performans sergilediğini hatırlatan Pelister, “Özellikle kimya sektörümüz 20,6 milyar dolarlık ihracatıyla Türkiye’deki ikinci büyük ihracatçı sektör konumuna geldi. İhracatımızda en büyük payı petrokimya ile plastik ve mamulleri ürün grubumuz teşkil etti. Dolayısıyla bu seminerimizin ana konusu da çok önem arz ediyor. Covid-19’un getirdiği olumsuzluklardan dolayı hemen hemen tüm sektörler frene bastılar. Bizim sektörümüzde de olumsuz yansıması oldu. Ancak hükümetimizin aldığı tedbirlerle özellikle de kredi imkanlarıyla firmalarımızı rahatlatması ve insanlarımızın da azmiyle birlikte bu süreci atlatacağımıza inanıyorum. Bizim bu süreçte ölçek büyütmemiz için ihracatımızda daha fazla önem arz eden konularda yatırım yapmamız gerektiğine inanıyorum. Bu yatırımı yaparken de devletimizin yanımızda olmasını ve açıkladığı desteklerin artarak devam etmesini bekliyoruz. Bu konuda kimya sektörümüzün ve alt sektörlerimizin başarılı bir döneme gireceğini umuyorum” dedi.
“2020 yılında kimya ihracatında 20 milyar doları yakalayacağımıza inanıyorum”
Artık negatif havanın kalktığını ve hem ülkemizin hem de ihracatımızın yarısını yaptığımız AB ülkelerinin normalleşmesi ve pozitif havaya bürünmesiyle ihracatımızın artışa geçeceğini ifade eden Pelister, “Avrupa Merkez Bankası tedbir paketlerine 600 milyar euroluk ek bir paket açıkladı ve destek paketi değeri toplam 1 trilyon 350 milyar euroya çıkarıldı. Ülkemizde de destek paketi 240 milyar lirayı aştı. Dolayısıyla bu desteklerin hem üretime hem de tüketime canlılık getireceğini öngörüyoruz. 2020 yılında kimya sektörümüzün 5 aylık dönemdeki ihracatında geçen yıl aynı döneme göre yüzde 17’lik bir düşüş söz konusu. Ancak önümüzdeki aylarda bu açığı kapatacağımıza ve 20 milyar doları yakalayacağımıza inanıyorum. Kaya gazı ve kaya gazından elde edilen etilen konusunda ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross ile görüşmemizde, ülkemizde kurulacak petrokimya tesisiyle üretime geçebileceğimiz pozisyonu yaratabileceğimizi söylemiştik. Şirketlerimizin ölçek büyütecek faaliyetlerde bulunması gerekiyor. Şirketlerimizin sermaye yapıları kuvvetlendirilmeli. Altını çizmek istediğim bir sözümüz var; “Bir madde yoktan var, vardan yok edilemez”, bunu unutmayalım. Petrol elde ediliyor, kullanılıyor, kullanıldıktan sonra bir takım atığı meydana geliyor. Atıkları döngüsel ekonomi çerçevesinde tekrar işleyebilmemiz gerekiyor. İleride karbon salınımını tekrar ekonomiye kazandıracak teknolojilerin devreye gireceğini umut ediyorum. Belki bunlar dünyanın ekolojik dengesini de değiştirecektir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Mevlüt Çetinkaya: “Gelecekte petrolün kaderini petrokimya ve kimya belirleyecek”
SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi, Petrokimya Pazarlama Müdürü Dr. Mevlüt Çetinkaya, yaptığı konuşmada koronavirüs dolayısıyla dünyanın kesintiye uğradığını ve bu süreçte her şeyin alt üst olduğuna dikkat çekerek, petrolün tüm dünyayı etkileyen, uğruna savaşların yapıldığı, fiyatların yükseldiğinde bizim ülkemiz açısından ithalat faturamızın artmasına sebep olan, düştüğünde özellikle petrol ihraç eden ülkelerin gelirlerindeki düşüş sebebiyle bu ülkelere yapacağımız ihracatın azalmasına yol açabileceği çok önemli bir konu olduğunu belirtti. Küresel enerji talebinin nüfus ve gelir artışına bağlı olarak arttığını, alternatif kaynaklara yönelim ve verimliliğe bağlı olarak da düştüğünü ifade eden Çetinkaya, “Küresel ekonomik büyüme, nüfus ve refahın artışı ile son 20 yılda enerji, yıllık yüzde 2 büyüdü. Büyümenin itici gücünü Çin ve Hindistan liderliğindeki gelişmekte olan ekonomiler oluşturuyor. Gelecek dönemde ise yenilenebilir enerjiye yönelim daha da artacak. Özellikle ulaşım ve endüstrideki birincil enerji tüketiminin azalması bekleniyor. Gelecekte elektrikli araçlar hızla yayılacak, petrolün tahtı sarsılmaya devam edecek. 2040 yılında elektrikli araç sayısının 350 milyon adet olması öngörülüyor. 2050 yılına kadar enerji kaynakları kullanımında köklü değişim ve dönüşüm yaşanacak, petrolün payı azalacak, doğalgaz payını koruyacak, yenilenebilir enerjinin payı yüzde 64’e çıkacak. Petrol üretiminde lider ülke ABD, onu sırayla Rusya, Suudi Arabistan, Irak, Kanada ve Çin takip ediyor. Gelecekte petrolün kaderini petrokimya ve kimya belirleyecek. Fosil kaynaklar petrokimya sektörüne yönelecek” ifadelerini kullandı.
“Petrol fiyatlarının 35-45 dolar bandında sürmesi bekleniyor”
Petrolün yatırımından üretimine çok uzun bir süreye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Çetinkaya, yatırım sürecinin 2 ile 6 yıl arasında değiştiğini, petrolün nihai ürünlere dönüşüm sürecinin de yaklaşık bir ayı bulduğunu belirtti. Petrol fiyatlarının çeşitli jeopolitik ve ekonomik olaylardan doğrudan etkilendiğini kaydeden Çetinkaya, “Dünyadaki ekonomik büyüme, talep, petrol ürünlerinin fiyatları ve depolama kapasitesi de fiyatların oluşumunu etkileyen temel belirleyiciler. Küresel ekonomi senkronize yavaşlıyor. Bununla birlikte petrol talebini aşağıya çeken en önemli faktörlerden biri pandemi oldu. Ekonomilerdeki ani ve büyük çöküş petrol fiyatlarını etkiledi. Ham petrol, emtia yatırımında önemli bir rol oynuyor ve vadeli işlemlere ilgi giderek artıyor. Hava taşımacılığının durma noktasına gelmesi, üretimin devam etmesiyle depolama alanlarının yetersizliği gibi arz fazlası ve düşük talep stokları kritik noktaya getirerek petrolün eksi 40.32 dolar/varil fiyatlarını görmesine sebep oldu. Petrolde arz kesintisi yapılmaya başlandı. Arz kesintisi ve talepteki iyileşme stokları 2020 son çeyreğinde dengeye getirecek. 2020 boyunca petrol arzının kontrolünün devam etmesi ve fiyatların 35-45 dolar bandında sürmesi bekleniyor. Bu gelişmelere bağlı olarak enerji yatırımlarında yüzde 20 daralma bekleniyor” açıklamasını yaptı.
“Kimya sektörü, inovasyon gücünü ve dayanıklılığını güçlendirmeli”
Son gelişmelerin ve Covid-19’un kimya sektörüne etkilerini değerlendiren Çetinkaya, şunları söyledi: “Petrokimya ve kimya, bugünkü refah düzeyinin temelini oluşturuyor. Kimya sektörü ve ona bağlı endüstrilerle ilgili negatif algılar var. Ancak son zamanlarda bu sektörün çevreci olduğunu anlatan döngüsel ekonomi gibi çalışmalar bulunuyor. Döngüsel ekonomi kapsamında üretimlerin içerik ve özelliklerinin değişeceğini öngörüyorum. Dolayısıyla sektöre karşı olumsuz olan algıların önümüzdeki dönemde pozitif olarak değişeceğine inanıyorum. Pandemi sürecinde kimyanın önemi daha çok anlaşıldı. Covid-19’un etkisiyle petrokimyasal ürün fiyatları farklı oranlarda düşerken bu dönemde İPA (İzopropil alkol) fiyatları pik yaptı. Yine dünyada ambalaj ve maske hammadde talebi çok arttı. Petrol fiyatlarında çöküş, kimyasal hammadde fiyatlarında ve küresel rekabet düzeninde büyük bir değişime neden oluyor. Bununla birlikte tedarik zincirlerinin yeniden oluşacağını, satın alma ve birleşmelerin artacağını, yeni iş modellerinin ortaya çıkacağını öngörüyorum. Kimya endüstrisinin gelecek nesiller için sorumlu değer zincirlerini sağlamak üzere inovasyon gücünü ve dayanıklılığını güçlendirmesi büyük önem taşıyor.”