Atılım Üniversitesi’nde yürütülen “Karşılaştırmalı Kentsel Dönüşüm Araştırması” kapsamında Yrd. Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, Yrd. Doç. Dr. Hayriye Özen ve Evin Deniz, 2011 yılı aralık ayında İspanya’nın başkenti Madrid’e giderek devam eden 27 kentsel dönüşüm projesi ile ilgili incelemelerde bulundu. Heyet, bu projelerden birinin yürütüldüğü St. Christobal mahallesinde teknik elemanlar, mahalle sakinleri ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile derinlemesine mülakatlar yaptı.
Araştırmada Madrid’de kentsel dönüşüm çalışmalarının 1980’li yıllarda büyük ölçüde tamamlandığı, kentin merkezinde yer alan gecekondu mahallelerinde yaşayanların neredeyse tamamına yakınının kentin dışında inşa edilen toplu konutlara taşındıkları tespit edilmiş. Bugün sürdürülen kentsel dönüşüm çalışmaları ise çoğunlukla zamanında aceleyle inşa edilmiş bu toplu konutlarda oturan insanların sorunlarını çözmeye odaklanıyor. Ancak, yaşam çevrelerinden koparılmış bu insanların sorunlarının çözülmesi o kadar da kolay değil. Özellikle göçmenlerin gelmesi ve yaşanan ekonomik krizin de etkileriyle insanlar bankalardan aldıkları kredileri ödeyemez konuma gelmişler. Ayrıca yürütülen kentsel dönüşüm projeleri de durma noktasına gelmiş.
Araştırmacıların diğer önemli tespiti de yaşanan kentsel dönüşüm deneyimi sonucunda kent planlamaya bakış açısının nasıl oluştuğu üzerine. Ekonomik kriz sebebiyle kentsel dönüşüm projeleri durma noktasına gelmiş olmasına rağmen, kentsel dönüşüm projelerinin yürütücüleri ve yerel yöneticiler planları değiştirerek rant elde etme ve projeleri bu şekilde devam ettirme yolunu kesinlikle seçmiyorlar. Araştırmacıların ısrarla sormalarına rağmen projede çalışan teknik elemanlar böyle bir şeyin kesinlikle olamayacağını, planların değişemeyeceğini belirtiyorlar.
Sivil Toplum Örgütleriyle Dönüşüm
Madrid’de yürütülen kentsel dönüşüm projelerinin bir önemli özelliği ise dönüşümün gerçekleştirildiği alanda yaşayan insanlara karşı tutumda ortaya çıkıyor. Araştırma sonuçlarına göre yaşanan deneyimler sonucunda insanların yaşam evrelerinden uzaklaştırılmalarının yanlış olduğu artık öğrenilmiş. Halen yürütülmekte olan projelerde insanların yaşadıkları evden, hatta daireden bile uzaklaştırılmalarından kaçınılıyor. Yapılan tüm dönüşüm eylemlerinde o bölgede yaşayanların rızasının alınması esas alınıyor. Ayrıca, alanda yaşayan sakinlerin kurdukları sivil toplum örgütlerine özel bir önem veriliyor. Dönüşüm projelerinin ayrıntıları belirlenirken bu sivil toplum örgütleri ile çok yakın çalışılıyor. Alanda yaşayanların ihtiyaçları ve yaşam biçimleri tam olarak tespit ediliyor.
Bu yöntemle kentsel dönüşüm projeleri sadece yapılaşma projeleri olmaktan çıkmış. Eğitim, gençlik gibi konularda çalışan sivil toplum örgütleri ile projeler geliştirilerek gençlerin eğitim düzeyinin artırılması, zararlı alışkanlıklardan
uzak tutulmaları, göçmenlerin kentsel yaşama ayak uydurmasına destek, istihdam gibi birçok alanda projeler üretilerek kentsel dönüşüm projeleri ile birlikte yürütülüyor. Böylelikle fiziksel dönüşümün yanı sıra toplumsal dönüşüm de hedefleniyor.
Araştırma ekibi, Madrid ve benzeri kentlerde uzun yıllardır yeterli hazırlıklar yapılmaksızın, insanları yaşam çevrelerinden koparan, kent planlamayı ikinci plana iten hatta göz ardı eden, bütüncül olmayan bir yaklaşımla ve el yordamıyla gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamalarının daha sonrasında çok daha büyük sorunlar yarattığına değindi. Araştırma sonuçlarının özellikle halen T.B.M.M. gündeminde olan ve esasında büyük çaplı bir kentsel dönüşüm hamlesi olan “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı” konusundaki önemine değinen araştırmacılar çalışmalarının devamında Türkiye için bu sorunların en aza indirileceği bir kentsel iyileştirme modeli geliştirecekler.