GYODER’in (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) gerçekleştirdiği Sektör Toplantıları’nın ikincisinde; “Turizm Yatırımları” başlığı altında, turizm sektöründeki son gelişmeler ve fırsatlar değerlendirildi. GYODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Gökçe’nin oturum başkanlığını yaptığı toplantıda; “İstanbul’da otel ihtiyacı var mı?”, “Otel işletmeciliği ile Türkiye’ye bakış”, “Otellerde nereye gidiyoruz?”, “Yeni konseptler, işletmecilik anlaşmaları ve beklentiler”, “Otele ihtiyaç olan iller”, “Sağlık turizmi yatırımları” gibi konular tartışıldı.
“GYODER’in düzenlediği Sektör Toplantıları’nın ikincisi, “Turizm Yatırımları” başlığı altında 5 Ocak, Perşembe günü Point Otel’de yapıldı. Oturum başkanlığını GYODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Gökçe’nin yaptığı toplantının konuşmacıları; BDO Türkiye Yönetici Ortağı Mehmet Önkal, NG Hotels&Resorts Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Güral ve Swissotels and Resorts Türkiye ve Doğu Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı ve Swiss Otel The Bosphorus Genel Müdürü Gerhard Struger, turizm sektörüyle ilgili bilgi paylaşımında bulundular.
Sağlık turizmi gerçek bir fırsat
2011 yılı verilerine göre Türkiye’nin dünya turizminde ilk 10 içerisinde olduğunu belirten Özlem Gökçe, “Hem turist sayısı, hem turizm gelirleri açısından dünyada ilk 7’ye yükseldik” dedi. Gayrimenkul yatırımları açısından turizmin önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Gökçe, geçmiş tecrübelerden dersler çıkararak turizm sektöründe gelirlerin arttırılması için neler yapılabileceğine odaklanılması gerektiğini belirtti. Gökçe, özellikle sağlık turizminin gerçek bir fırsat olduğunu ve Türkiye’de deniz-kum-güneş turizminin dışında ciddi potansiyeli olan bir alan olduğunu kaydetti.
Turizm geliri 10 yılda yüzde 273 arttı
Türkiye turizminin kısa sürede kat ettiği mesafeye dikkat çeken BDO Türkiye Yönetici Ortağı Mehmet Önkal da; “2000 yılında 10.4 milyon turistin geldiği Türkiye’ye, Ocak-Kasım 2011’döneminde 30.3 milyon turist ziyareti gerçekleşti. 2000-2011 arasında ülkemize gelen turist sayısı yüzde 291 arttı. Bu çok büyük bir artış. Turizm gelirleri de 2000 yılında 7.6 milyar dolarken, 2010’da yüzde 273’lük bir artışla 20.8 milyar dolara ulaşmıştır” dedi.
Sağlık turizmini 12 ay yapmak mümkün
Türkiye’de çok çeşitli turizm imkanları olduğuna dikkat çeken Mehmet Önkal, “Hepsi her zaman istediğimiz çapta yapılamıyor ve bazıları da mevsimsel oluyor. Kıyı turizmi, kış turizmi, kültür turizmi sadece belli aylarda yapılabiliyor. Ancak sağlık ve termal turizmi 12 ay yapmak mümkün” diye konuştu.
Turizm ekonomisinin katkısı 71.5 milyar dolar
Sektörü, turizm endüstrisi ve turizm ekonomisi olarak iki ayrı şekilde değerlendirdiklerini de belirten Önkal, “Turizm endüstrisi, otel, lokanta, bar, golf, taşımacılık gibi direkt turizmle ilgili olan konuları kapsıyor. Turizm ekonomisi ise yaklaşık 35 değişik endüstriyi içine alıyor. Turizm endüstrisi 2000 yılında 10.3 milyar dolarken, 2011’de 29.2 milyar dolara çıktı. Turizm ekonomisi ise çok daha büyük rakamları içeriyor. 2000’de 26.7 milyar dolarken, 2011’de 71.5 milyar dolara ulaştı” diyerek, sektörün Türkiye ekonomisine katkısını vurguladı. Türkiye’nin dünya turizminde birkaç senedir ilk 10’un içinde yer aldığını kaydeden Önkal, en çok turistin geldiği ülke sıralamasında Almanya ve Rusya’nın ilk iki sırada olduğunu söyledi. Önkal, Türkiye’ye gelen yabancıların kentlere göre dağılımında ise Antalya’nın bir numara olduğunu, arkasından İstanbul, Muğla, Edirne ve İzmir’in geldiğini belirtti.
Turizmin 1980’lerin başından itibaren büyümeye başladığı Türkiye’de, o dönem tüm yatak kapasitesinin, Rodos adasındaki yatak adedinden dahi daha az olduğuna dikkat çeken Önkal, Turizm Bakanlığı belgeli konaklama tesisleriyle ilgili rakamları da aktardı. Önkal, 2010’da işletme belgeli tesis sayısının 2 bin 647, yatak sayısının ise 625 bin 455 olduğunu, yatırım belgeli tesis sayısının ise 877, yatak sayısının da 252 bin 984 olduğunu kaydetti.
İstanbul’un çevre otellere ihtiyacı var
İstanbul’un Silivri’den başlayıp kesintisiz olarak yaklaşık 150 kilometre boyunca Tuzla’ya kadar uzandığına dikkat çeken Önkal, “İstanbul’un merkezi, konferans vadisi gibi yerler doldu. Buralarda tesis yapacak arsa ve arazi bulmak mümkün değil. En son Levent’te satılan bir arazinin metrekaresi ise 18 bin dolardı. Böyle kıymetli bir arazinin üstüne bir otel yapmak ve bu yatırımın geri dönmesini de o otelden beklemek mümkün değil. Ayrıca iki yakadan oluşan şehrin büyüklüğünden dolayı, çevre otellerine ihtiyaç duyuluyor. İstanbul etrafında, özellikle toplantı salonu, restoranı ve barı olan üç yıldız hizmet veren orta sınıf otellere ihtiyaç olduğuna inanıyoruz” dedi.
Otellerde doluluk oranı yüzde 73’e çıktı
İstanbul’da otellerin 5 ana bölgede yoğunlaştığını söyleyen Önkal, “İstanbul 2003 yılında otellerde ortalama yüzde 57 doluluk yakalamış. Bu rakam 2010 yılında yüzde 73’e çıkmış. Bu kadar otel yapılmasına rağmen İstanbul’da doluluk, 7 sene içinde yüzde 73 artmış. Ortalama oda fiyatımız da 108 dolardan 190 dolara çıkmış. Bugün öyle otellerimiz var ki oda fiyatı 650 Euro. Bu, dünya standartlarında da, epey yüksek bir rakamdır” şeklinde konuştu.
Son trend: AVM, rezidans ve otel bir arada
Otellerde en son trendlere de değinen Önkal, Türkiye’de gayrimenkul sektörünün ilgisini Mix-Use Projeler’in çektiğini savundu. İçinde mutlaka AVM, rezidans ve otelin de yer aldığı projenin aslında iyi bir sinerji yarattığını vurgulayan Önkal, “İstanbul’un birçok yerinde bu örneklere rastlandığını söyledi.
Tüm dünyada ilgi gören ve yeni bir uygulama olan MAN-CHISE anlaşmalarına (Management – Franchise) da değinen Önkal, şunları söyledi: “Yatırımcılarımız, tesis yapıp anahtarı bir işletme şirketine teslim etmek yerine kendileri işletmek istiyor. Fakat otel tecrübesi olmayan yatırımcılarımızın da, bir marka alıp o markanın altında kendi yatırımlarını işletmeleri çok mümkün olmuyor. Yatırımcılarımızın otel tecrübeleri olmadığı için, üçlü bir anlaşma yapılıyor. Yatırımcı, marka şirketi ve bir işletme şirketi. Sonunda tesisin 2-3 yıllık işletmesini bu aracı işletme şirketi yapıyor. 2-3 sene sonra yatırımcı artık kendisi işletme tecrübesi edindiğinde, üçüncü şahıs olarak araya giren işletme şirketi çekiliyor. Yatırımcı, oteli işletmeye devam ediyor. Bu yöntem son iki senede çok popüler oldu.”
Struger: “Turizmde yeni hedef dünya 5’inciliği”
Türkiye’nin en çok ziyaret edilen 7’nci, turizm gelirlerinde ise 9’uncu ülke konumunda olduğunu kaydeden Swissotel The Bosphorus Genel Müdürü Gerhard Struger, yeni hedefin ise dünya 5’inciliği olduğunu belirtti. Struger, 2011’de Türkiye’yi 30 milyonun üzerinde turistin ziyaret ettiğini de hatırlattı.
Erken rezervasyonda yüzde 50 artış
Gastronomi, SPA ve sağlık turizmi açısından önemli bir bölge olarak görülen Türkiye’nin, sezonluk turizm açısından da büyümeyi sürdürdüğünü kaydeden Struger, erken rezervasyonda 2009’dan bu yana yüzde 50 artış olduğuna da vurgu yaptı. Struger, İstanbul’daki otel yatırımlarında, Anadolu Yakası’ndaki ve Beyoğlu bölgesindeki yoğunluğa da dikkat çekti.
Kongre turizminde de önemli gelişmeler kaydedildiğini anlatan Struger, İstanbul’un dünya kongrelerini ağırlama potansiyeli bakımından, bir yılda 17’nci sıradan 7’nci sıraya yükseldiğini söyledi.
2012’de 1 milyar insan seyahat edecek
Dünyada turizmin gelecek 20 yılının analizini de yapan Struger, 2012’de 1 milyar insanın seyahat edeceğini, 2030’da ise bu rakamın 1.8 milyara ulaşmasının beklendiğini vurguladı. Struger, 2030’a kadar dünya turizminin yıllık yüzde 3.3 artacağını ve her yıl bu rakama 43 milyon insanın ekleneceğini belirtti.
Türkiye’de sağlık turizmi son 10 yılda gelişti
Sağlık turizmi alanında yatırımlarını sürdüren NG Hotels & Resorts Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Güral, hem yatırımcı, hem işletmeci şirket temsilcisi olarak sektördeki gelişmeleri anlattı. Turizm çeşitleri içinde SPA ile Welness’in, çok bakir, gelişmekte olan ve henüz 30 yıldır dünyada tanınan bir konu olduğuna dikkat çeken Erkan Güral, bu kavramın Türkiye’de de son 10 yılda gelişme gösterdiğini de belirtti.
Son 6 yıldır yatırımlarını, özellikle sağlık turizmi alanında sürdürdüklerini belirten Güral, “Biz, ilk termal turizm yatırımımızı 2005’te 200 yataklı küçük bir tesis ile Kütahya’da yaptık. 2008’de 600 yataklı bir tesis olan Güral Sapanca’yı hayata geçirdik. Bunları takip eden bir yatırımımız da, şu anda Afyon’da gerçekleşiyor. Güral Afyon adıyla 1000 yataklı bir tesis hizmete girecek. Bu sene içinde başlamasını hedeflediğimiz bir İstanbul yatırımımız da olacak” dedi.
SPA’nın Latince bir deyim olduğunu hatırlatan Güral, “SPA ve Wellness, özellikle ülkemizde yeni tanınmaya başlayan kavramlar olmasına karşın, kişilerin ekonomik seviyelerinin yükselmesiyle kendilerine bakma oranlarındaki artışa bağlı olarak hızla gelişmektedir” dedi.
SPA ziyaretçisi yakında 3 milyona ulaşacak
Ülkemizde son yıllarda SPA – Wellness – Thalasso – Medikal ve Termal SPA hizmeti veren otel ve tesis yatırımlarının hızla arttığına da değinen Güral, “Bugün 500 bin civarında olan SPA ziyaretçi sayısının, yakın gelecekte 3 milyon, uzun vadede ise 10 milyona ulaşması hedeflenmektedir. Dünyada geçmişi 30 yıl önceye dayanan SPA turizminde, ortalama kalış süresi diğer turizm türlerine kıyasla daha uzun olmaktadır. Almanya’da ortalama 6 gece, Fransa’da 17 gece, Çek Cumhuriyeti’nde 18 gece, henüz başlangıç seviyesinde olduğu için ortalamanın altında kalan Türkiye’de ise kalış süresi 5 gecedir. Türkiye’de bu kalış süresinin de artacağı hesaplanırsa, bu fırsat daha da net görülebilir. Avrupa’da SPA yatırımları bakımından ise İtalya, Almanya ve İspanya başı çekmektedir” diye konuştu.
Türkiye jeotermal zenginlik açısından ilk sıralarda
Türkiye’nin jeotermal kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından dünyada ilk 7 ülke arasında yer aldığını da vurgulayan Güral, “Türkiye, Avrupa’da birinci sıradadır. Buna karşın ülkemizde bulunan termal tesis yatak sayısı 27 bin ve bu da toplam turizm yatak kapasitemizin sadece yüzde 3’ünü oluşturuyor” dedi.
Öncelikli geliştirilecek 4 ana termal turizm bölgesi
Erkan Güral, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, geliştirilecek 4 ana termal turizm bölgelerini ise şöyle sıraladı: Güney Marmara Termal Turizm Bölgesi (Çanakkale, Balıkesir. Yalova), Frigya Termal Turizm Bölgesi (Afyon, Kütahya, Uşak, Eskişehir, Ankara), Güney Ege Termal Turizm Bölgesi (İzmir, Manisa, Aydın, Denizli), Orta Anadolu Termal Turizm Bölgesi (Yozgat, Kırşehir, Nevşehir, Niğde)