Türkiye’de perakende sektörünün nabzını tutan sektörün en büyük buluşma platformu Perakende Günleri ikinci oturumlarıyla devam ediyor.
Soysal tarafından bu sene 19.’su düzenlenen Perakende Günleri’nin bu yılki içeriği hız, akıl ve teknoloji üzerine kuruldu.
Türkiye’de perakende sektörünün nabzını tutan sektörün en büyük buluşma platformu Perakende Günleri, birbirinden keyifli oturumları ile sürüyor.Her sene olduğu gibi bu sene de perakendenin Türkiye’ye kattığı ekonomik değerin konuşulduğu Perakende Günleri’19, verimli oturumlarıyla göz doldurdu.
Kadın istihdamı giderek önem kazanıyor…
Lead Network Türkiye Başkanı Aysun Zaman: “Lead Network Hollanda merkezli, dünya çapında 7000 üyesi olan bir STK’dır. Türkiye’de 2017 yılında dernekleştik ve 300 üyemiz ile 37 kurumsal partnerimizle beraber çalışıyoruz. İş hayatındaki kadınların, üst yönetimlere taşınması konusunda destekleyici çalışmalar yapıyoruz. Yönetim masalarında kadınların olmasının çok faydalı olacağını düşünüyoruz. Yönetim masasında kadın yönetici barındıran şirketlerin karlılığının diğerlerine göre %6 daha fazla olduğunu gösteren araştırmalar var. Bizim cumhuriyetimiz kadın-erkek omuz omuza kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında kadının istihdamdaki payı %46 iken, şimdi maalesef %38’e düştü. Öte yandan, Türkiye’de üniversite mezunlarının %49’u kadınlardan oluşuyor. Eğitimde erkeklerle eşitiz ama iş hayatına gelince bazı engellerle karşılaşıyoruz. Bizim en büyük hedefimiz en kısa zamanda derneği bitirmek; çünkü kadın haklarını savunmaya gerek kalmayan bir dünya oluşsun istiyorum. Buradaki şirketlerin ajandasına kendi şirketimde kadınlar için ne yapabilirim sorusunu koymak amacımızdır”.
Yöresel ve bölgesel üreticilere destek vererek kalkınmaya katkı sağlamak istiyoruz…
Türkiye Perakendeciler Fed. Başkanı Ömer Düzgün: “Oluşumumuz, 13 yıl önce yerel zincirlerinin birleşmesiyle gerçekleşti. Bugün Türkiye’de 14 bölgesel dernekle ve 4000’in üzerinde satış noktamızla sektörümüzde önemli bir gücü temsil ediyoruz. Biz yerel zincirler kendi sermayesiyle kurulmuş olduğu bölgeden kazanç sağlayıp, yine oraya yatırım yapan yapılarız. Yöresel ve bölgesel üreticilere destek vererek kalkınmaya da katkı sağlamaya çalışıyoruz. En büyük gündem maddeleri perakende yasası ve hal yasası. En son güncel verilere göre perakende sektöründe, 34 bin satış noktası var. Yasamızın güncellenmesi ve böylece market açılışlarının belli bir düzene konulması gerekiyor. Bu sayı şu an çok yüksek. Gıda sektöründe çok hızlı tüketilen birçok üründe maalesef KDV eşitlemesi yok. KDV eşitlemesi yapılırsa tüketici kazanacak ve daha fazla alışveriş yapacak. Bir üçüncü talebimiz ise özel markalı ürünlerle ilgili. Bu gibi ürünlere sınırlar getirilerek yerli ve milli markalarımızın yaşamasını istiyoruz. Türkiye’den yerli bir marka çıkarmak istiyoruz. Bu sınırlanmanın da %25 oranında olmasını yasada talep ediyoruz. Paydaşlarımıza ortak hareket etmemiz gerektiğini söylemek istiyorum.”
Deneyim ekonomisi önemli hale geliyor…
SAP Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Bülent Karal: “Yeni jenerasyonun iş hayatına katılmasıyla birlikte deneyim odaklı karar veren bir tüketici profiliyle karşı karşıyayız. Bizim kurguladığımız iş sistemlerimiz ile oluşturduğumuz ürünler ve pazara gidiş modelleri yerine tüketicilerin tercihlerine göre tasarlanmış ürünleri tercih ediyoruz. Şirketlerin CEO’larına müşteri deneyimi sorulduğunda %80’i çok iyi derken; aynı firmaların müşterileri ise %8 diyor. Kötü deneyim yaşayan müşterilerin %95’i bu deneyimi en az bir kişiyle paylaşıyor. Sosyal medyada ise bu oran %45. Bir kötü deneyimi ortadan kaldırmak için 12 olumlu deneyim gerekiyor. Bugüne dek hep operasyonel verilerle ulaşıldı; ancak artık deneyim verisine ihtiyacımız var. Esas problem, operasyonel verilerle deneyim verileri birleştirilince çözüme ulaşıyor. Bu verileri birleştirip yeni iş modelleri tasarlamak bizim en önemli iş başlığımız olacak.”
Perakendenin geleceği asıl şimdi…
Achim Schneider: “Artık Döngüsel Ekonomi’den bahsediyoruz. Perakende de döngüsel ekonomiye odaklanmalıyız. Nüfusla ilgili değişimler yaşanıyor. Mobil cihazların sayısı artıyor. Dijital mecralar (Amazon gibi) büyük yükselişte. Mağazaların da aynı zamanda yapısı ve çehresi değişiyor. Bir taraftan teknoloji ve trendler ilerliyor. Her şeyin ötesinde olduğumuzu düşünüyoruz ama yerimizde sayıyoruz. Kendimizi ve çehremizi değiştirmemiz gerekiyor. Müşteriler artık güvenilir deneyimlere yaklaşıyor. Her şey büyüyor gelişiyor ama bizim için tabi ki karlılık da önemli. Online ortamda bir ürünü deneme şansımız yok. Ama artık üç boyutlu nesne tarayıcı sistemler var. Böylece ayağınızın ölçüleri taranarak ayakkabının size uyup uymayacağını bile anlayabiliyorsunuz. Müşteriler alışveriş yaparken her şeyin kolay olmasını istiyor. Bunun için de perakendeciler, iş modellerini nasıl yenileyeceklerine ve geliştireceklerine bakmalılar.”
Çin, ezber bozdu…
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan: “Büyük çelişkiler dönemindeyiz, farklılaşmalar, tezler ve antitezlerin birbirleriyle savaştığı dönemdeyiz. Peki bu dönem nasıl ortaya çıktı? Cevap basit, endüstriyel devrimin ortaya çıkış şartları ile bugünkü koşulların ortaya çıkış şartları arasında çok da fark yok. Teknolojide inanılmaz bir dönüşüm var. Endüstri 4.0 yeni bir uygarlık sistemi. Ve buna uygun bir siyasi sistemin ortaya çıkması kaçınılmaz. Küreselleşme süreci ile birlikte yeni bir ekonomik modelden bahsediyoruz ve yeni bir siyasi modele ihtiyaç duyuluyor. Tabi bu ihtiyaç ve ortaya çıkış küresel düzenin temellerini sarstı. Berlin duvarı yıkıldığında duvarlar hayatımızdan çıktı dediğimiz dönemde bugün 77 ülkenin kendi duvarı yani sınırı var. Bunlar insanın insana dokunuşunu engelleyen duvarlar. Yeni bir siyasi model kuşkusuz olacaktır. Nasıl şekillenmekte olduğunu 2001’de ilk defa gördük. Küresel terör saldırısı bundan sonraki yüzyılın güvenlik endişeleri içerisinde yapılacağını, güvenlik mimarisinin formunun yepyeni bir biçimde olacağını söyledi. Dünyada savunma harcamaları 8 trilyona ulaşmış durumda. En çok harcama yapan ilk 5 ülke arasında Rusya yok. ABD’den sonra Çin ikinci sırada. Çin AR-Ge’ye en fazla yatırım yapan 378 milyar dolar, yüz tanıma sistemi ile vatandaşlarını merkeze bağladı. Çin’in bugün üretmeye çalıştığı şey “tek kuşak tek yol projesi” tüm dünyada genel olarak ekonomi ve endüstrisini ve konsantrasyonun alanlarının kaymasına neden olabilecek çok önemli bir proje. Trump ise buna karşı ticaret duvarları örmeye çalışıyor. Siyaset ekonomiden bağımsız olarak şekillenmez ancak; ekonomiyi anlamayanlar siyaseti yorumlayamazlar. Bugün içeresinde yer aldığımız dünya, teknolojilerin devlet otoritelerinin elinin altına sunuluyor. Artık liberal demokrasilerden bahsedemiyoruz.”