TÜSİAD tarafından tanıtılan “Sosyal ve Duygusal Öğrenme Becerileri: Yeni Sanayi Devriminin Eşiğinde İş ve Yaşam Yetkinliklerinin Anahtarı” raporu sosyal ve duygusal becerilerin insan kaynağında aranan nitelikler olduğunu vurguluyor.
TÜSİAD tarafından dijital dönüşüm temelli geleceğe hazırlanma sürecinde farklı yetkinlikler ve becerilerle donatılmış insan kaynağı ihtiyacını tartışmak amacıyla düzenlenen “Yeni Sanayi Devriminin Eşiğinde Sosyal ve Duygusal Öğrenme Becerileri” etkinliği İstanbul’da yapıldı. Etkinlikte teknik bilgi kazanımının yanı sıra, önemi hızla artan yaratıcı düşünme, gelişmeye açıklık, öz yönetim, ekip çalışmalarına yatkınlık, zaman yönetimi, iletişim gibi “sosyal ve duygusal beceriler” ele alındı.
Etkinlik kapsamında TÜSİAD’ın “Sosyal ve Duygusal Öğrenme Becerileri: Yeni Sanayi Devriminin Eşiğinde İş ve Yaşam Yetkinliklerinin Anahtarı” başlıklı raporu tanıtıldı ve uzman konuşmacılarla sunum ve panel gerçekleştirildi.
Kaslowski: “Sosyal ve duygusal öğrenme becerileri örgün ve yaygın eğitimin ayrılmaz bir parçası haline getirilmeli”
Etkinlikle konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski şunları söyledi: “Dijital dönüşümün merkezinde insan var. Bu dönüşümün ülkemiz için bir fırsat yaratabilmesi için farklı yetkinlikler ve becerilerle donatılmış insan kaynağına duyulan ihtiyaç had safhada. Teknik bilgi kazanımının yanı sıra, gelişmeye açıklık, öz yönetim, yaratıcılık, sorumlu karar alma, iletişim ve ilişki kurabilme gibi ‘sosyal ve duygusal beceriler’ giderek önem kazanıyor. İnsan kaynağı yetkinliklerini tartışırken sadece bilişsel becerilere ve dijital yetkinliklere vurgu yapmak eksik bir yaklaşım olacaktır. Robotların insanın elinden alamayacağı işler, güçlü sosyal ve duygusal beceriler gerektiren işler olacak. Sosyal ve duygusal öğrenme becerileri, okul öncesinden üniversiteye kadar ve tüm yaşam boyunca bireylere kazandırılacak şekilde, örgün ve yaygın eğitimin ayrılmaz bir parçası haline getirilmelidir.”
Küçükel: “Yaşam kaliteleri gelişen kişiler daha üretken ve yaratıcı olma şansına sahip oluyor”
TÜSİAD Sosyal Politikalar Yuvarlak Masa Başkanı Nüket Küçükel şu görüşleri paylaştı: “Çeşitli araştırmaların ortaya koyduğu gibi, sosyal ve duygusal becerilere sahip insanlar, özel, okul ve iş hayatlarında başarılı, huzurlu ve mutlu olabiliyor. İyi olma halleri ve yaşam kaliteleri gelişen kişiler, daha üretken ve yaratıcı olma şansına da sahip oluyor. Eğitim sistemimizin hem sosyal duygusal hem de bilişsel becerileri güçlü nesiller yetiştirmesi, üzerinde önemle durulması gereken bir konu.”
Yücaoğlu: “Sosyal ve duygusal beceriler erken yaştan itibaren kazandırılmalı”
TÜSİAD Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Gamze Dinçkök Yücaoğlu ise şu ifadeleri kullandı: “Bireyin düşünce, duygu ve davranışlarını yönetebilmesine işaret eden ‘sosyal duygusal beceriler’in önemi 21. yüzyıl becerileri kapsamında giderek ön plana çıkıyor. Bu becerilerin erken yaştan itibaren kazandırılmasına özel bir önem verilmesi gerekiyor. Bu beceriler, öğrencilerin hem akademik alanda hem de teknoloji ve dijitalleşmenin etkisiyle hızla dönüşen ekonomide güçlenmelerini sağlayacak.”
Rapor Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi üyeleri Prof. Dr. Fatoş Erkman, Doç Dr. Mine Göl Güven, Dr. Behice Ertenü, Dr. Gülistan Gürsel Bilgin, Nişvan Kabakçı, Maggie Pınar, Nur Mardin ve Merve Kırmacı tarafından kaleme alındı. Rapor hazırlık sürecinde insan kaynakları yöneticileri, eğitimciler ve lise çağındaki gençlerle odak grup toplantıları; kamu, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından katılımcılarla çalıştay da düzenlendi.
RAPOR BULGULARI
Rapor, sosyal duygusal becerilerin öneminin altını çizmeyi ve insan kaynağımıza etkili şekilde kazandırılabilmesi için kamu, özel sektör ve STK’ların rollerini ortaya koymayı amaçlıyor. Türkiye’de ve dünyada sosyal ve duygusal öğrenmeyi destekleyen uygulamalar ve sonuçları hakkında paylaşımlara yer verilen raporda, geleceğe yönelik atılması gereken adımlar hakkında öneriler de sunuluyor.
Raporda yer verilen ve dünyada son yıllarda yapılan çalışmalar konunun önemini ortaya koyuyor:
- İş başarısında IQ %1 ile %20 başarı getirirken, duygusal zekâ derecesi yüksek olan kişilerde iş başarısı %27 ile %45 arasındadır (Stein ve Book, 2003). Bu veri, birinin diğerinden daha önemli olduğunu değil, duygusal zekâ ve bilişsel zekanın birbirinin tamamlayıcısı olduğunu gösterir.
- Her 10 işverenden 8’ine göre, sosyal ve duygusal öğrenme becerileri organizasyonları başarıya götüren en önemli ve bulunması en zor yetkinliklerdendir (ASPEN, 2018).
- 2020’de karmaşık problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık, insan yönetimi, işbirliği ve duygusal zekâ öne çıkıyor (Dünya Ekonomik Forumu, İşlerin Geleceği Raporu, 2018)
- Sosyal ve duygusal öğrenme becerileri akademik başarıyı %11 artırıyor. (Durlak ve vd., 2011)
- ABD’de yapılan bir çalışmaya göre, erken çocukluk döneminde duygusal ve sosyal becerileri yüksek olan çocukların yetişkinlikte akademik başarıları ve iş bulma şansları yüksek, ruhen sağlıklılar ve madde kullanımı ve benzeri davranışlarda azalma söz konusu (CASEL, 2015).
EYLEM ÖNERİLERİ
Sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin kazandırılabilmesi için Raporda sunulan eylem önerileri aşağıdaki gibidir:
- Sosyal ve duygusal öğrenme becerileri konusunda paydaşların bir araya geldiği bir çatı platform oluşturulması (Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, üniversiteler, okullar, iş dünyası, STK’lar, belediyeler, halk eğitim merkezleri vb).
- Hedef kitlenin tüm toplum olduğu, okul ve ailenin temel alındığı “Sosyal ve Duygusal Öğrenme Eğitim Seferberliği”ne başlanması.
- Sosyal ve duygusal öğrenme ile ilgili tüm içeriğin “Çocuk hakları” temelinde oluşturulması.
- Sosyal ve duygusal öğrenme becerilerine yönelik var olan ve etkililiği kanıtlanmış programların yaygın olarak uygulamaya geçirilmesi.
- Sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin örgün ve yaygın eğitim müfredatına, okulların günlük işleyişlerine, ders materyal ve malzemelerine nüfuz etmesi sağlanarak olumlu okul iklimi oluşturulması.
- Üniversitelerin tüm bölümlerinde, özellikle öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinde sosyal ve duygusal öğrenme derslerine yer verilmesi.
- Hizmet içi eğitimlerle öğretmenlerin sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin arttırılması, farklı program ve yöntemlerden faydalanarak (örn., dijital ortamda e–learning programı) öğretmen gelişiminin sağlanması ve bu çalışmaların yaygınlaştırılması.
- Üniversitelerde sosyal sorumluluk ve topluma hizmet derslerinin kapsamının genişletilmesi, liselerde de yaygınlaştırılması ve bu derslerin bu konuda uzmanlığı olan STK’lar ile işbirliği ile yürütülmesi.
- Sosyal ve duygusal öğrenme içeriğine yer veren yüksek lisans ve doktora programlarının TÜBİTAK gibi proje desteği veren kuruluşlar tarafından desteklenmesi.
- Çocuk ve gençlerin okul dışı etkinliklerinin sosyal ve duygusal öğrenme becerilerini geliştirmek üzere kurgulanması. Yerel ve mahalle-temelli yaklaşımlarla belediyeler, İŞKUR müdürlükleri, STK’lar, halk eğitim merkezleri, toplum merkezlerinin okullar ve iş dünyası ile iş birliği yaparak bu süreçte rol alması.
- Kaynakların sınırlı olduğu köylerde kamu görevlilerinin sosyal ve duygusal öğrenme konularında bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapılması.
- Görsel ve yazılı medya, sosyal paylaşım platformları, filmler, çizgi filmler, diziler, kamu spotları, kadın programları ve açık oturumlarda sosyal ve duygusal öğrenme konularına hassasiyet gösterilmesi için iletişim ve medya paydaşlarının bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılması.
- Yeni neslin dijitalleşme ve sosyal ağlar konularında ilgi ve becerileri göz önünde bulundurularak sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin gelişimine yönelik dijital ve uzaktan eğitim yöntemlerine odaklanılması. Çevre koruma, toplumsal cinsiyet, farklılıklara saygı, empati konularına hassasiyet gösteren materyallerin oyunlaştırma (gamification) yöntemiyle çocuk ve gençlerle paylaşılması.