Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gaziantep’te yaptığı “Bundan sonraki süreçte Münbiç var. ABD ile koalisyon güçleriyle mutabık kalırsak Rakka’yı da DEAŞ denilen o katil sürüsünden temizleyeceğiz” açıklamasının yankıları devam ederken, söz konusu bölgenin petrol ve gaz için de kilit öneme sahip olduğu ortaya çıktı.
Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kumbaroğlu, 2003’ten bu yana bölgede yaşanan insanlık dramına sırt çeviren batının, söz konusu doğalgaz ve petrol olduğunda ilk sırada yer aldığını belirterek, şuan ki tartışmaların da yeni enerji denkleminde kimlerin olacağı konusu temelinde yaşandığı söyledi.
“Batının ilgi odağı petrol ve gaz rezervleri”
UNICEF’in açıklamasına göre milyonlarca insanla birlikte yaklaşık 500 bin çocuğun da Suriye’de savaş koşulları altında temel gereksinimlerinden yoksun yaşadığını hatırlatan Prof. Dr. Kumbaroğlu, “Suriye ve Kuzey Irak’a batılı ülkelerin asıl ilgisi bu ülkelerde bulunan petrol ve gaz kaynaklarına erişim arayışından kaynaklanıyor. Suriye ve Irak’tan gelen mültecilere kapılarını, yaşanan insanlık dramına gözlerini kapayan AB ülkeleri, konulan ambargoya rağmen Suriye ve Irak’tan gelecek gaz ve petrole odaklanmış durumda” dedi.
“El Bab, Rakka ve Deyr-i zor enerjide çok kritik”
Prof. Dr. Kumbaroğlu, Suriye’nin kanıtlanmış 2.5 milyar varil petrol ve 240 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
“Buna ülkenin karasuları ve kaya formasyonları içerisinde bulunan rezervler dahil değil. OPEC’in ikinci büyük ham petrol ülkesi olan Irak ise kanıtlanmış 143 milyar varil petrol ve 3.5 trilyon metreküp doğalgaz rezervi ile dikkat çekiyor. İnsanlık dramının yaşandığı yerler de petrol ve gaz rezervlerinin ve bunların batılı ülkelere ulaştırılacağı güzergahlar üzerinde bulunuyor. Bu dramın sona erdirilmesi Türkiye, ABD ve Rusya’nın anlaşarak işbirliğine gitmesine bağlı. Petrol ve gaz yataklarının ve güzergahları Türkiye, Rusya ve ABD koalisyonu kontrolü altında bulunması yaşanan insanlık dramının sonunu getirebilir. Bugün çatışmaların yoğun bir şekilde sürdüğü El Bab’dan 180 km sonraki Rakka ve oradan 140 km sonraki Deyr-i Zor da petrol ve gazda kritik noktalar. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Rakka söylemini bu gözle de değerlendirmek durumundayız. Son dönemlerdeki yoğun diplomasi trafiği bölgede yeni gelişmelerin habercisi. Türkiye yeni denklemin dışında kalmamak için diplomatik, ekonomik ve askeri alanda adımlar atmak zorunda” ifadesini kullandı.