Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Geçmiş Dönem Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Türk Akım projesinin Rus Konfederasyon Konseyi tarafından onaylanması ve Rex Tillerson’ın ABD Senatosu’nun onayını alarak Dışişleri Bakanı olmasının aynı güne denk gelmesine dikkati çekerek, “1 Şubat’ta alınan bu iki karar Türkiye ve bölge için milat olabilir” dedi.
Prof. Dr. Kumbaroğlu, her iki onayın da beklendiğini ancak bu tür durumlarda son ana kadar bir sürpriz olabileceğini belirterek, hem ABD’nin hem de Rusya’nın farklı adımlarla enerji masasında ellerini güçlendirmek istediğine dikkati çekti.
Türk Akım projesinin Avrupa’ya gaz taşıyacağını hatırlatan Prof. Dr. Kumbaroğlu, “Türkiye sadece transit ülke olmamalı. Hattın devam edeceği Güneydoğu Avrupa rotası üzerinde söz sahibi, girişimci ve yatırımcı olmalı. Burada ‘kardeş ülke rotası’ kapsamında Makedonya, Arnavutluk, Kosova ve Bosna Hersek öne çıkıyor ve devamında boru hattının AB’ye tekrar giriş noktası Hırvatistan oluyor. Türkiye-AB işbirliğinin Türk Akım’ın devamı kapsamında Hırvatistan üzerinden gelişmesi mümkün” dedi.
“Türkiye enerjide AB’nin son şansı olabilir!”
Avrupa kıtasının en önemli sorunlarından birinin enerji tekeli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kumbaroğlu, şöyle devam etti:
“Onlar tekelin kırılmasını istiyor, biz de kendi sınırımızda gazlar birleşsin istiyoruz. Aslında iki tarafın da çıkarı söz konusu. Türk-Yunan sınırında hem Azeri gazı hem Rus gazı hem de farklı kaynaklar olabilecek. Eğer Avrupa enerjide Rusya tekelinden kurtulmak istiyorsa var gücüyle Türk Akım projesini desteklemeli. Diplomatlarımız bu konuyu çok iyi özümsemeli ve Avrupalı müttefiklerimize en iyi şekilde anlatabilmeli.”
“ABD-Rusya enerji üzerinden yakınlaşıyor!”
Prof. Dr. Kumbaroğlu ayrıca, Rex Tillerson’ın ABD Senatosu’nun onayını alarak Dışişleri Bakanı olmasını ‘ABD’nin makas değişimlerinden biri’ olarak gördüğüne belirterek, şunları söyledi:
“Ukrayna krizinin ardından ABD-Rusya restleşmesinden ABD’li enerji şirketleri ciddi zararlar gördü. Şimdi o şirketlerden birinin eski CEO’su ABD yönetiminin en önemli koltuklarından birine oturdu. Tillerson’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile samimiyeti bilinen bir gerçek. Yakın geçmişte söylediği ‘Erdoğan ile yeniden çalışmalıyız’ açıklamasını da buna eklersek ABD’nin Türkiye ve Rusya ile yeniden yakınlaşma dönemine girmesi sürpriz olmaz. 1 Şubat’ta alınan bu iki karar ülkemiz için ‘enerji ekonomisi ve diplomasisinde eski dostlarla eski günlere dönmek’ anlamına da geliyor. Umarım önümüzdeki dönemde Türkiye-ABD-Rusya işbirliği farklı alanlarda da gelişir ve bölgemize olumlu yansımaları olur.”