Gayrimenkul Uzmanı Köksal Ünal, ön ödemeli konut satışlarında tüketicinin cayma hakkının 24 ayla sınırlandırılması ve cayma durumunda ödenecek kademeli tazminat yükümlülüğünün sektörün önünü görebilmesi açısından olumlu, ancak yetersiz olduğunu bildirdi.
Resmi Gazete’de yayımlanan 684 sayılı KHK ile Tüketici Kanunu’nun ön ödemeli konut satışına ilişkin hükümlerinde yapılan değişiklikle; ön ödemeli konut satışlarında, tüketicinin daha önce konutun teslimine kadar olan sürede sahip olduğu cayma hakkı, 24 ayla sınırlandırıldı. Teslim tarihine kadar olan süre içinde caymanın zamanlamasına bakılmaksızın tüketiciden masraflar ve sözleşme bedelinin yüzde 2’sine kadar alınabilen tazminat tutarı da kademeli olarak yükseltildi. Buna göre caymada süre uzadıkça tazminat artacak. Satıcı, alıcının ilk 3 ay içinde vazgeçmesi durumunda, eskiden olduğu gibi konutun satış sözleşmesi ile oluşan vergi harç gibi masraflar ve sözleşme bedelinin yüzde 2’sine kadar tazminat talep edebilecek. Tazminat oranı, 3-6 ay içinde sözleşmeden dönülmesi halinde yüzde 4, alıcının 6-12 ay arasında vazgeçmesi durumunda yüzde 6 ve 12-24 ay arasında vazgeçme halinde yüzde 8’e çıkacak. Tüketiciye iade edilecek tutarlar için tanınan 90 günlük ödeme süresi de 180 güne çıkarıldı.
“Süre uzun, ceza hafif”
Gayrimenkul Uzmanı Koksal Ünal, düzenlemeyi değerlendirirken, cayma hakkının kullanımında bir süre sınırı olmasının sektörün önünü görmesi açısından yararlı olmakla birlikte öngörülen sürenin uzun, vazgeçen alıcının ödeyeceği tazminatın oranının ise düşük kaldığı görüşünü dile getirdi. Ünal, “İlgili değişiklik doğru görünmekle beraber 24 aylık cayma hakkı süresi de uzun. Belli bir miktarda ceza gelmiş olması da olumlu olmasına rağmen cezai şartlar hafif kalmış” dedi.
Düzenlemenin konut alıcısı açısından “makul ve mantıklı” olduğunu ifade eden Ünal, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Eskiden teslim tarihine kadar cayma hakkını kullanabiliyordu ve tazminatın oranı da yüzde 2 idi. Bu açıdan bakarsak düzenleme satıcı açısından da kısmen olumlu olmakla birlikte riskleri tam olarak giderecek etkide değil. Netice itibariyle konutu satan kişi de satış yapmış olmasına istinaden borçlanmalar yapıyor. Şimdi sözleşme imzalayan tarafların döviz cinsinden belli bir bedel üzerinde anlaştığını varsayalım; tüketici 2 yıl sonra cayma hakkını kullanırsa, bu sürede oluşan kur artışı satıcıyı riske sokar. İki yıllık süre için öngörülen yüzde 8 oranındaki cayma tazminatı da oluşan bu riski karşılamaya yetmeyebilir. Dolayısıyla cayma hakkı için bir süre sınırı olması olumlu, ancak belirlenen 24 ay bize göre uzun bir süre. Şimdi kademeli olarak yüzde 8’e kadar çıkan tazminat yaptırımı da satıcının riskleri göz önüne alındığında hafif kalıyor. Buradaki önemli hususlardan biri de şu; emlakçı vasıtasıyla satılan konutun iade durumu olursa, gayrimenkul sözleşmelerinde bu bedel iade edilmez, dolayısıyla müteahhit firma da zarar görmüş olacak.”
Düzenlemenin, son dönemde döviz kurundaki hızlı yükseliş sürecinde cayma hakkını kullanan tüketici sayısının giderek artması nedeniyle konut sektörü tarafından talep edildiği belirtiliyor.