Dünya genelinde 50’den fazla ülkede faaliyet gösteren, 500 binden fazla çalışanı bulunan, 5 milyar öğün yıllık yemek üretim kapasitesine sahip ve 17.8 milyar sterlin cirosu olan Compass Group’un bir parçası olan Sofra / Compass Group Türkiye 2016 yılı ilk yarı verilerini açıkladı. Aynı dönemin 2015 yılı sonuçlarına göre %12’lik organik büyüme kaydeden Grup, bu yılın ikinci yarısı için 1,3 milyar TL’lik ciro ve %14 büyüme hedefliyor. Son 6 ayda 5780 kişiye istihdam da sağlayan Sofra / Compass Group Türkiye’nin toplamda 22 binden fazla kişiye iş alanı sağladığını söyleyebiliriz.
Eğitim Kurumları’nın toplu yemek alımlarında artış var
Sofra / Compass Group Türkiye, 2016’nın ilk yarısında toplu yemek hizmetinde geçen seneye göre %10, destek hizmetlerinde ise %23 büyüme kaydetti. Toplu yemek hizmetlerinden aldığı %20’lik pay ile en hızlı büyümeyi gerçekleştiren eğitim sektörü oldu. Bu sektörü öne çıkartan, anaokulundan üniversiteye kadar hizmet veren tüm Eğitim Kurumları oldu. Destek hizmetlerde ise iş merkezleri ve fabrikalar en fazla payı alanlar olarak dikkat çekti.
Türkiye’de hazır yemek sektörünün pazar büyüklüğü
Türkiye’de toplu yemek sektörünün yıllık 20 milyar TL’lik bir ekonomik değer, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan gıda üretim izni almış 5.000 işletme 400.000 kişiye istihdam sağlayan bir sektör olduğunu belirten Sofra / Compass Group Türkiye CEO’su Nihat Kartal, “Toplu yemek sektörü, ekonomiye katkısı olan ve son yıllarda en hızlı büyüyen sektörlerin başında geliyor diyebiliriz. Tabii ki burada dünyada yaşanan ekonomik gelişmelere bağlı olarak her alanda ortaya çıkan küresel rekabetin hazır yemek sektöründe de kendini gösterdiğinin altını çizmek gerekir. Gıda fiyatlarındaki artışa ve mevcut asgari ücret seviyesine rağmen, Türkiye’de bu sektör büyümeye devam ediyor. Biz Sofra / Compass Group Türkiye olarak, 81 ilde hizmet veren, 22 bin kişilik insan kaynağına sahip, günde 1 milyon öğün yemek üreten büyük bir yapıyız. Gıda fiyatlarındaki artışa, asgari ücrete ve içinde bulunduğumuz ekonomik koşullara rağmen, istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ediyoruz. Bu yolda en büyük endişemiz ise gıda ve işçilik maliyetleri ile baş edemeyen merdiven altı üreticilerin düşük ya da sabit fiyat vererek oluşturdukları haksız rekabet ve sağlık riski. Sektörün en büyük problemi olan haksız rekabet, çok daha iyi işler yapmamıza engel oluyor. Denetimlerin artması ile birlikte sorumluluklarını bilen ve yerine getiren kurumların sektördeki varlığı ve devamlılığı artacaktır. Böylece, daha büyük hedeflere ulaşacağız” dedi.