Son 5 yılda ortalama yüzde 25 oranında büyüyerek, konvansiyonel bankacılıktaki büyümeyi geride bırakan katılım bankacılığının şu an 2 trilyon doları bulan büyüklüğü 2020’de 6-7 trilyon dolara ulaşacak. Faizsiz bankacılık sisteminin etkili ülkelerinden Türkiye’nin, bu büyümeye ön sıralarda katkı sağlayacak potansiyeli, birçok uluslararası raporda vurgulanıyor. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi’nin en önemli unsuru olan katılım bankacılığını geliştirmeye yönelik düzenlemeleri, KPMG Türkiye Vergi Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Abdulkadir Kahraman değerlendirdi.
Kahraman, Türkiye’deki bankacılık sistemi içinde sahip olduğu yüzde 5’lik payı önümüzdeki 10 yıl içinde yüzde 15’e çıkarmayı hedefleyen katılım bankacılığının, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi projeksiyonunda önemli bir yeri olduğunu vurguladı. Hükümet ve düzenleyici kuruluşların desteği ve kamu bankalarının da sektöre girmesiyle sürecin hız kazandığını belirten Kahraman şöyle konuştu:
“Sermaye Piyasası Kurulu, İstanbul’un uluslararası finans merkezi olmasına yönelik kanuni düzenlemelere devam ediyor. Son yasal düzenlemelerle şirketlerin alternatif finansman kaynaklarından yararlanmasının yolu açıldı. Ayrıca yerli ve küresel oyuncular için de farklı alternatifler var. Ancak İstanbul’un önce bölgesel sonra da küresel bir finans merkezi olması için bu düzenlemelerin kapsamının genişletilmesine ve teşvik edici vergi düzenlemelerine ihtiyaç var. TBMM’de tasarı halinde bulunan Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu Tasarısı ile Vergi Usul Kanunu Tasarısı’nın bazı maddelerinde katılım bankacılığı ile ilgili düzenleme yapılabilir” dedi.
Kahraman, Türkiye’nin büyüyen katılım bankacılığı sektöründe aktif rol alması için şu önerileri sıraladı:
Gayrimenkul sektörü faizsiz sisteme dahil edilmeli
“Faizsiz finansal sistemde önemli yeri olan kira sertifikalarına yönelik vergi düzenlemesi, beklenen ekonomik ve finansal faaliyeti doğurmadı. KPMG olarak önerimiz; yeni istisna bendi düzenlemesi ile taşınmazlara ilave olarak, taşınır ve maddi olmayan varlıklar da istisna kapsamına girmeli. Gayrimenkul sektörü faizsiz sistemdeki yerini almalı.”
Katılım bankacılığı için kurulacak şirketlere vergi avantajı
“Katılım bankacılığı için kurulacak özel amaçlı şirketlere vergi istisnası sağlanmalı. Böylece Hazine tarafından kurulan VKŞ’ler (Varlık Kiralama Şirketi) için sağlanan vergi muafiyeti ile paralellik ve anayasal eşitlik sağlanır. Söz konusu değişiklik hem İstanbul Finans Merkezi Stratejik Planı ile belirlenen hedeflere hizmet eder hem de ‘Kurumlar Vergisi İstisna‘ önerisi ile yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi fonları sayesinde sermaye piyasasının derinleşmesi mümkün olabilir.”
İslami bankacılığın da melek yatırımcıları oluşacak
“Kira Sertifikaları Tebliği’ne göre kurulacak sermaye şirketleri ‘Girişim Sermayesi Fonları’ kapsamına alınabilirse katılım bankacılığı veya İslami bankacılık anlayışına sahip melek yatırımcılar üzerinden girişimcilik teşvik edilebilir. Söz konusu düzenleme Türkiye’de tasarrufların artmasına ve sermaye piyasalarının derinleşmesine katkı sağlar.”