Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Önder Yaman, erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türünün, “Prostat kanseri” olduğunu söyledi, “Bu kanser türünün oluşmasında ailesel yatkınlık ve beslenme alışkanlıkları bugün için bilinen en önemli risk faktörleridir” dedi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Önder Yaman, günümüzde her 6 erkekten 1’inde prostat kanseri izlendiğine dikkat çekti. Prof. Yaman, “Prostat kanserinin neden oluştuğu net olarak bilinmese de, ailesel yatkınlık ve beslenme alışkanlıkları en önemli risk faktörüdür. Yağ içeriği fazla ve protein ağırlığı yüksek besinlerle beslenme alışkanlığı olan, antioksidan vitamin ve minareleri yeterli düzeyde almayan kişilerde hastalığın gelişme riski ne yazık ki yüksektir. Uzun yıllardır çalışılan bir konu olmasına karşın günümüzde prostat kanserinden koruyucu bir ilaç veya vitamin bulunamamıştır” diye konuştu.
– Bu yiyecek ve içecekler faydalı
Buna karşın bazı anti oksidan desteklerin faydalı olabileceğine ait çalışmalar bulunduğunu ifade eden Prof. Yaman, “Bunlar; beta karotenler (havuç, yeşil yapraklı sebzeler), likopen (domates, kırmızı sebze-meyveler), D ve E vitamini, selenyum, soya, yeşil çay. Tekrar vurgulamakta fayda var ki; bu yukardaki maddelerin fazladan alınması prostat kanserini engellemez veya korumaz. Bazı kişilerde değişen ölçülerde fayda sağlayabilir. Mutlaka doktora danışılarak diyetin kişiselleştirilmesi gerekir. Bazı destekler herkese iyi gelmeyebileceği gibi özellikle kullanılan ilaçlar nedeniyle yan etkiler ortaya çıkabilir. Genellikle sağlıksız beslenmeye bağlı olarak aşırı kilolu-göbekli erkeklerin, kilosu normal erkeklere nazaran prostat kanserine yatkınlığının arttığına dair de çalışmalar var” dedi.
– En bilinen belirtileri, idrarla ilgili
Prostat kanserlerinin eskiden tanı imkânsızlıkları nedeniyle ileri yaşlarla ve evrelerde görüldüğünü ancak günümüzde artık 40’lı yaşlardan itibaren görülebildiğini de vurgulayan Prof. Yaman, “Erken evrelerde belirti vermediği için şikâyetlere yol açmaz. Özellikle ailesinde prostat kanserli yakını bulunanların şikayetleri beklemeden düzenli yıllık kontrollerini yaptırmaları önerilir. Genellikle iyi huylu prostat irileşmesinin bulguları olmasına karşın prostat bezine ait şikayetler; idrar yapmada zorlanma, idrarda kan olması, idrar akışının geçmişe nazaran yavaş olması, geceleri idrara çıkma, sık sık idrar yapma isteği, idrar yapılmasına rağmen idrar kesesinin tam anlamıyla boşalmamış gibi hissedilmesi, idrar yaparken yanma hissi şikayetleri bulunmaktadır. İdrar yapma alışkanlığında normalin dışında değişiklik gözleyen kişilere, vakit kaybetmeden hekime başvurmalarını öneriyoruz” dedi. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Önder Yaman, prostat kanseri tanısında çeşitli yöntemler kullanıldığını da ifade etti. Prof. Yaman, şunları söyledi:
– Tanı ve tedavide önemli gelişmeler
“Tarama anlamında önemli olan Prostat Spesifik Antijen (PSA)’ dir. Bu madde hem teşhiste hem de tedavinin seyri hakkında fikir verebilir. Fakat PSA’nın hiçbir değerinin normal olmadığı ve kişiye özel olarak değerlendirilmesi gerektiği bilinmelidir. Çok güncel olarak yeni nesil Multiparametrik MRI görüntülemeleri kullanılarak tanı ve tedavi seçimi daha net yapılabilmektedir. Ultrason ve bilgisayarlı tomografi, prostat kanserinin yayılma derecesini anlamada kullanılır. Uygun tedavinin yapılabilmesi için tümörün yayılım durumu, hastanın beklenen yaşam süresi ve eşlik eden hastalıkları çok önemlidir. İlerlememiş prostat kanserlerinde ‘Radikal Prostatektomi’ denilen ameliyat tekniğiyle prostat ve çevresindeki lenf bezleri ile bazı çevre organlar birlikte çıkarılır. Bu operasyon seçilmiş olgularda oldukça yüz güldürücü olabilmektedir. Aksi durumdaki hastalarda ise ışın tedavisi (radyoterapi) uygulanmaktadır. Daha ileri evre prostat kanserli hastalarda ise son dönemde yaşam kalitesini arttırmak ve beklenen yaşam süresini bir miktar uzatabilmek için kemoterapi de denenebilmektedir.”