Ankara Çocuk Müzesi ve Bilim Merkezi’nin “Okula Dönüş” projesi kapsamında çocuklar ve aileleriyle buluşan Aile Danışmanı Nebahat Boğut, “Daha okulun başında çocuğun fiziksel, duygusal, bilişsel ve sosyal hazırlığının tam olması gerekir. Bunun için de velilerin ve okulların da hazır olması şart” dedi.
Eğitime değer katma amacıyla yola çıkan Türkiye’nin ilk ve tek çocuk müzesi Ankara Çocuk Müzesi ve Bilim Merkezi, çok önemli bir sosyal sorumluluk projesini yaşama geçirdi. Okul masraflarının okula başlarken en güncel konu olduğu ülkemizde, okula dönüşe başka açıdan bakmayı hedefleyen “Okula Dönüş Projesi” büyük ilgi gördü. Çocukların psikolojik olarak da okullara hazır olmasını sağlamaya dönük proje kapsamında Armada Alışveriş Merkezi’nde düzenlenen söyleşi son derece verimli geçti. Çok sayıda ailenin ilgiyle takip ettiği söyleşide Ankara Çocuk Müzesi Bilim Kurulu Üyesi ve Aile Danışmanı Nebahat Boğut, şunları söyledi:
ÇOCUĞUNUZUN ÖZELLİKLERİNİ İYİ TANIYIN
“Okulların açıldığı dönemlerde çocuk kaç yaşında olursa olsun, yeni başlayacak döneme hazır olup olmadığının ebeveynler ve eğitimciler tarafından değerlendirilmesi büyük önem taşır. Çünkü uzun süreli bir maratonun başında çocuğun fiziksel, duygusal, bilişsel ve sosyal hazırlığının tam olması onun hayatını kolaylaştıracaktır. Çocuklarının okula uyum sağlamalarında ve başarılı olmalarında rol oynamak isteyen ana-babalar işe, çocuklarının özelliklerini iyi tanımak, okula başlayan çocuklarda ne gibi özelliklerin önemli olduğunu öğrenmekle başlayabilirler. Okul olgunluğuna erişmiş bir çocuk ondan beklentileri rahatlıkla yerine getirebildiği için okula karşı olumlu duygular ve olumlu bir tutum geliştirecektir. Hem yaşam, hem akademik başarısı yüksek olacaktır.”
BIRAKIN KENDİ İŞİNİ KENDİSİ YAPSIN
Aile Danışmanı Nebahat Boğut, sadece çocuğun okula hazır olmasının tek başına yeterli olmadığına da işaret etti. Okul hazırlığının üç açıdan ele alınması gerektiğini kaydeden Boğut, ”Çocuğun okula, okulun çocuğa ve ailenin okula hazır olması gerekir. Bu noktada ebeveynlere önerimiz; çocuklarına kendi işlerini kendilerinin yapabilmesi için fırsat vermeleri. Çocukların akranlarıyla sık sık birlikte olmaları, hafta sonlarını kapalı alanlarda değil açık alanlarda değerlendirmeleri, çeşitli spor dallarıyla ilgilenmeleri ve oyunlar oynamaları gerekir. Ebeyvenlerin okuldan ağırlıklı olarak öz bakım beklememesi, başka çocuklarla kıyaslamaması, öğretmenle yeteri kadar iletişimde olması da büyük önem taşımaktadır. Okulların da hem fiziksel, hem müfredat, hem de öğretmen yeterliliği açısından hazır olması gerekmektedir” dedi.