Ekonomik krizlerin etkisiyle tüm dünyada koruma duvarları giderek yükseliyor. Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, dünya ülkelerinin kendi sanayicilerini korumak için aldığı ticari önlemlerin Türk çelik sektöründe de örnek alınması ve yerli üreticilerin korunması gerektiğini belirtti. Türkiye için stratejik öneme sahip TANAP projesini örnek gösteren Ekinci, ihaleye teklif verenler arasında adil ticaret yapmadıkları gerekçesiyle pek çok gelişmiş ülke pazarına dahi sokulmayan Çin ve Hintli boru üreticilerinin de yer aldığı konusunda uyardı.
Türkiye’nin toplam ihracatının lokomotif sektörlerinden olan çelik sektörü hareketli günler yaşıyor. Türk çelik sektörü ihracatında yüzde 40’lık paya sahip olan Kuzey Afrika ve Ortadoğu pazarlarında yaşanan siyasi ve toplumsal belirsizlikler çelik ihracatının önemli ölçüde düşmesine neden oldu. Başta Irak olmak üzere Suriye, Libya Mısır gibi ülkelerde talebin giderek zayıflaması hatta son aylarda Türk çelik sektörünün bir numaralı pazarı olan Irak’ta yaşanan olaylar neticesinde ihracat yüzde 80’lara kadar geriledi.
Türk çelik sektörünün ilk 6 aylık dünya ihracat verilerine göre; değer bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,3 azalış ile 7,02 milyar dolar, miktar bazında ise yüzde 7,3 düşüş ile 9,2 milyon ton olarak gerçekleşti.
Öte yandan Türk çelik sektörü farklı ülkelerin açtığı “Ticaret önlemleri soruşturmaları” ile büyük bir mücadele içinde. Sektöre, 2010 yılından itibaren 13 ülkeden 18 ayrı dava açıldı. Bu davaların büyük bir kısmı kapanırken 7’si halen devam ediyor. Örneğin; ABD yerli üretici şikayetleri üzerine OCTG (Petrol ve Gaz Kuyu Boruları)’na yönelik olarak 9 ülke için anti-damping ve telafi edici vergi soruşturması başlattı. Başlatılan bu davalar neticesinde Türk çelik üreticileri de belirli oranlarda vergilere maruz kaldı. Kanada ise aynı şekilde Çin, Güney Kore ve Türkiye’den ithal edilen inşaat demiri ve boru ürünlerine yönelik anti-damping ve telafi edici vergi soruşturması başlatma kararını açıkladı. Önümüzdeki dönem içerisinde ise dünyada yaşanan ekonomik kriz nedeni ile korumacılık duvarlarını yükseltmek isteyen ülkeler tarafından daha fazla dava açılması bekleniyor.
ABD ve Kanada Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Kurallarını Suiistimal Ediyor
Konuya ilişkin bir açıklama yapan Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci şunları söyledi:
“Gerek ABD’de, gerekse Kanada’da başlatılan soruşturmalar özünde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarını suistimal ederek açılan davalardır. Misal, ABD’de alınan ara kararda, 10 yılı aşkın süre önce özelleştirilmiş ve şu anda ülkemizin en büyük sac üreticisinin devlet kontrolünde olduğu ve müşterilerine piyasa altı fiyat verdiği yönünde mesnetsiz iddialar gerekçe gösterilmiştir. DTÖ kurallarına harfiyen uyan Türk çelik sektörünün böylesine düzmece gerekçelerle engellenmeye çalışılması üzücüdür ve bu tip hukuksuzluklara karşı sonuna kadar mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız. Ne var ki şu da bir gerçektir: Dünyada yaşanan ekonomik kriz sonucunda ülkeler kendi sanayilerini desteklemek için koruma duvarlarını yükselttiler. Bundan Türkiye’nin alacağı dersler vardır. Adil ve gerçekçi temelde Türkiye de kendi yerel üreticilerini korumak yönünde adımlar atmalıdır”.
TANAP’ta Çin ve Hintli Boru Üreticilerine Dikkat!
Namık Ekinci, örnek olarak Azerbaycan ve Türkiye’nin ortaklaşa yürüttüğü Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı-TANAP Projesi’nde sonuçlanma aşamasında olan boru tedarik ihalesine dikkat çekti. Ekinci, bu ihaleye teklif verenler arasında adil ticaret yapmadıkları gerekçesiyle pek çok gelişmiş ülke pazarına sokulmayan, rakiplerinin karşısında ülkelerinin kamu sübvansiyonlarına dayanarak haksız fiyatlama taktikleri kullanan Çin ve Hintli boru üreticilerinin de bulunduğunu vurguladı.
Ekinci sözlerini şöyle sürdürdü: “Azerbaycan ve Türkiye için stratejik önemde olan bu projede; boru hattında kullanılacak ürünlerin kalite ve güvenilirliği, zamanında tedarik edilebilmesi, teknik destek seviyesi gibi konularda Türk çelik sektörünün Hindistan ve Çinli rakipleri karşısında tartışmasız üstünlükleri vardır. Bu üstünlükler bu gibi önemli projelerde zaten üreticilerimizi tercih sebebi yapabilmektedir. Ancak yine de büyük bir kısmı ülkemiz topraklarından geçen bu tür dev projelerden, devlet teşvikli ve dampingli ucuz fiyat politikalarıyla pay almaya çalışan yabancı üreticilere de bu fırsatın tanınmaması gerektiğini düşünüyorum, kamu yönetiminin de buna fırsat vermemek için gerekli tedbirleri alacağına inanıyorum.”