Ankara – 02.07.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2013 yılında su ürünleri üretiminde yüzde 5,8’lik bir gerileme olduğunu belirterek, “Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz, 607 bin tondan çok daha fazla su ürünleri üretme potansiyeline sahip” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre, 2012 yılında 644 bin 852 ton olan toplam su ürünleri üretiminin, 2013 yılında yüzde 5,8’lik azalmayla 607 bin 515 tona indiğini bildirdi. 2013 yılı üretiminin yüzde 48,6’sının deniz balıkları, yüzde 7,2’sinin diğer deniz ürünleri, yüzde 5,8’inin içsu ürünleri ve yüzde 38,4’ünün yetiştiricilik ürünlerinden oluştuğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“2013 yılında yetiştiricilik üretimi yüzde 9,9 artarken, su ürünleri avcılığının yüzde 13,5 gerilemesi, su ürünleri üretimini yüzde 5,8 azalttı. Yetiştiricilikte üretim artışı iyi giderken, su ürünleri avcılığının benzer bir eğilimi sürdürememesi bir eksiklik.
Ülkemizde yetiştiricilik su ürünleri üretimi içinde gittikçe artan bir öneme sahip oluyor. Su ürünleri yetiştiriciliğimiz, 2002 yılında 61 bin 165 ton iken, 2005 yılında 118 bin 277 tona, 2008 yılında 152 bin 186 tona, 2012 yılında 212 bin 410 tona ve 2013 yılında da 233 bin 394 tona yükseldi. Yetiştiricilik üretimi, 2002-2013 döneminde 3,8 kata çıktı. 2002 yılında 522 bin 744 ton olan denizlerdeki avcılık, 2005 yılında 380 bin 381 tona kadar geriledi. 2007’de 589 bin 129 tona çıkan denizlerdeki avcılık, 2009 yılında 425 bin 46 tona indi. 2009 ve 2011 yıllarında artan ve sırasıyla 445 bin 680 ton, 477 bin 658 ton olan denizlerdeki avcılık, 2012 yılında 396 bin 322 tona, 2013 yılında ise yüzde 14,45 gerilemeyle 339 bin 47 tona düştü.
2002 yılında 43 bin 938 ton olan tatlısu ürünleri üretimi, 2005 yılına 46 bin 115 tona çıktıktan sonra 2009 yılında 39 bin 187 tona indi. 2010 yılında 40 bin 259 ton olan tatlısu ürünleri üretimi, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında gerileyerek 35 bin 74 tona düştü. Tatlısu ürünleri üretiminde 2013 yılındaki gerileme yüzde 2,9 olarak gerçekleşti. 2002 yılında 627 bin 847 ton olan toplam su ürünleri üretimi, 2005 yılında 544 bin 773 tona indikten sonra 2007 yılında 772 bin 323 tona kadar çıktı. 2010 yılında 653 bin 80, 2011 yılında 703 bin 545, 2012 yılında 644 bin 852 ton olan toplam su ürünleri üretimi, 2013 yılında yüzde 5,8 gerilemeyle 607 bin 515 tona indi.”
Bayraktar, yetiştiricilik üretiminin yüzde 52,7’sinin iç sularda, yüzde 47,3’ünün denizlerde gerçekleştiği, deniz ürünleri üretiminde ilk sırayı yüzde 51’lik oran ile Doğu Karadeniz alırken, bu bölgeyi yüzde 21,7 ile Batı Karadeniz, yüzde 12 ile Marmara, yüzde 9,4 ile Ege ve yüzde 5,9 ile Akdeniz Bölgesi’sinin izlediği bilgisini verdi.
-Üretimi artırmak için alınması gereken tedbirler-
Su ürünleri sektörünün önünün açık ve gelecek vadeden bir sektör konumunda bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, su ürünleri yetiştiriciliğinin artırılması için üreticilerin desteklenmesi ve gerekli tedbirlerin alınmasının büyük önem arz ettiğini belirtti. Türkiye’yi, dünyada ve içinde bulunduğu bölgede su ürünleri yetiştiriciliği konusunda söz sahibi, güçlü ve lider bir ülke haline getirmenin mümkün olduğunu vurgulayan Bayraktar, su ürünleri üretimini artırmak için alınması gereken tedbirleri ise şöyle sıraladı:
“Sürdürülebilir su ürünleri üretimi ülkemizde ana politika olmalı ve bu politika çerçevesinde gerekli stratejiler ile kısa, orta ve uzun vadeli eylem planları ve hedefler belirlenmelidir.
Sektörün gelişmesi için destek ve teşviklere ihtiyaç var. Kaynakların rasyonel kullanılabilmesi için su ürünleri eğitim merkezleri kurularak, eğitimler yapılmalı ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmelidir.
Bakanlık taşra teşkilatında kıyı illeri ile sektörün yoğun faaliyet gösterdiği illerde su ürünleri şube müdürlükleri kurulmalıdır.
Su ürünleri sektöründe aracı ve kabzımal yoluyla dağıtım yapıldığı için pazar ve fiyat oluşumunda sorunlar ortaya çıkmaktadır. Piyasa düzenlemede sorumluluk alacak bir kuruma ihtiyaç duyuluyor. Et ve Süt Kurumu bu konuda devreye girmelidir.
Su ürünleri sektöründe örgütlenme yapısı mutlaka güçlendirilmelidir.
Kıyı bölgelerde ve baraj göllerde ağ kafes yetiştiriciliği için uygun üretim alanları belirlenmelidir.
Yumurta ve yavru üretimi amacıyla uzmanlaşmış damızlık işletmelerinin kurulması ve mevcut işletmelerin geliştirilmesi teşvik edilmelidir.
Son yıllarda başta yem olmak üzere girdi maliyetleri yükselmiştir. Bu durum yetiştiricilik sektörünü olumsuz etkilemektedir. Kısa dönem için yem ve yem hammaddelerindeki gümrük vergileri ve fonları kaldırılmalıdır.
Ülkemizdeki yetiştiricilik işletmelerinde hastalık haritası çıkarılmalı ve hastalıkların yayılımının önlenmesi için tedbirler geliştirilmelidir.
Balıkçılıkta arz-talep dengesi oluşturularak, sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması gereklidir.
Balıkçılık sektöründeki ürünlere yönelik dondurma, tuzlama, konserve ve paketleme ünitesi içeren işleme tesislerinin kurulması ekonomik anlamda sektöre katkı sağlayacaktır.
Ülkemizde kişi başı su ürünleri tüketimi dünya ortalamasının altındadır. Bunun artırılması için tedbirlerin alınması gerekmektedir.”
-Bu mevsimde yapılanlar-
Barajlarda ve kafeslerde alabalık üretiminde üreticilerinin kafeslerini boşalttığını, Mayıs sonundan Eylül sonuna kadar buralarda faaliyet olmadığını bildiren Bayraktar, “Kuluçkahanelerde ise yavru üretimi ile havuzlarda her boyutta alabalık üretimi devam etmektedir. Diğer taraftan sazan üretiminde, sazan yavrusu üretme ve büyütme dönemindeki çalışmalar sürüyor. Çipura ve levrekte ise üretim sezonu itibarıyla yavru üretiminin sonuna gelinmiş durumda. Denizlerdeki yavru üretimi devam ediyor. Karadeniz’de ve Ege Bölgesinde de yavru üretimi ve her boyutta balık üretimi bu dönemde yapılıyor” dedi.