Integral Menkul Değerler Araştırma Departmanı’ndan Tuğba Özay’ın altına ilişkin güncel değerlendirmesi:
2013 yılında küresel piyasalarda yaşanan hem makro ekonomik gelişmeler hem de politik belirsizlikler, özellikle güvenli liman özelliği taşıyan altında yatırımcının yüzünü güldürmedi. Ons bazında 2013 yılının ilk ayları itibari ile 1700 seviyelerine yaklaşan kotasyonun Fed’in QE programında azaltım sinyalleri vermesiyle altına olan talebin azaldığını gözlemledik.
Yıl içerisinde, özellikle haziran ayında 1180 seviyelerine varan geri çekilmeler yaşayan kotasyonda, mayıs ayında Bernanke’nin QE’de azaltım sinyali ile 2008 yılından bu yana fonlarına fiziksel olarak dahi altın koyan borsa fonlarının (ETF) altından kaçışları oldu. Net rakamlar, 2008 yılında EFT’lerde altın talebinde 880 ton azalma olduğunu gösteriyor. Bu da yaklaşık Londra ortalama fiyatları ile sadece EFT’lerden 43,8 milyar Dolar’a karşılık geliyor.
2013 yılının ilk yarısı itibari ile toparlanmaya başlayan ABD ekonomisi nedeniyle yatırımcıların altından kaçarak daha çok gelişmiş ülkelerin para birimlerine ya da hisse piyasalarına yönelmesi, altının güvenli liman özelliğini de bu dönemler içerisinde yitirdiğini gösteriyor. Ancak 2013 yılının aralık ayı itibariyle özellikle Rusya-Ukrayna cephesinde yaşanan politik endişeler ve ABD‘nin bu krize dahil olup olmayacağı belirtileri ile toparlanma sürecine giren altın kotasyonlarında 1430 seviyelerine varan yükselişler gözlemlendi. Özellikle küresel piyasalarda yaşanan gerginlik ve belirsizlik anlarında altın güvenli liman özelliğini korumakta. Öyle ki 2013 yılında yatırımcısının yüzünü güldürmeyen ve fiziksel talebin düştüğünü gördüğümüz kotasyonda, 2014 yılına ait Dünya Altın Konseyi tarafından açıklanan raporda, mücevherat talebinde küresel çapta 2013’ün üçüncü çeyreği dışında pek bir azalma gerçekleşmediği görülüyor.
2014 yılının ilk çeyreği itibari ile ABD tarafında istihdamda gözlenen iyileşme ve ABD ekonomisindeki istikrarlı toparlanma, altında yeniden satış baskısının ön plana çıkmasına neden oldu. Burada asıl neden, piyasaların ABD tarafında ekonomide gerçekleşen toparlanma nedeniyle Fed’in faiz artırımına gidebileceği beklentisi. Dolayısıyla yatırımcıların güvenli liman özelliği taşıyan altından ziyade ABD hisse ve tahvil piyasaları ile gelişmekte olan ülke piyasalarına kaydığını görmekteyiz. Son zamanlarda altını destekleyecek bir sebebin olmaması da yatırımcının altına olan talebini azaltmakta. Küresel piyasalarda yer alan fonlarda da yatırımcıların altın pozisyonlarında satış ağırlıklı çalıştığını görmekteyiz. Her ne kadar Rusya-Ukrayna ile ilgili gerginliğin tırmandığı zaman dilimlerinde alımların ön plana çıktığını görsek de 1392 seviyelerinden başlayan düşen trendin hâlâ devam ettiğini ve altına olan fiziki talepte kısmen azalma olduğunu görmekteyiz. Ancak Dünya Altın Konseyi’nin rakamlarına baktığımızda, 2014’ün ilk çeyreğinde küresel altın talebi 1.074,5 ton olarak görülmekte. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemiyle hemen hemen aynı. 2013’ün ilk üç ayında altın talebi 1.077,2 tondu. Toplamda altın talebi %.025 gerileme kaydettiyse de, mücevher talebi %3 artış kaydetti. Mücevher talebi artışında ise Çin’in payı önemli.
Gram altında ise onsa paralel düşüşler devam etmekte. 83,98 fiyatlarından işlem görmekte olan gram altında, önümüzdeki süreçlerde yine onsa paralel hareketler beklemekteyiz. ABD ekonomisindeki gelişmelerin de yanı sıra talebin de önemli olduğunu düşündüğümüz gram altında, yatırımcıların kısa vadede al-sat işlemleri yapabileceklerini ancak genel olarak altının yükselmesi için şu anda bir sebep olmadığı için satışların bir süre daha devam edebileceğini düşünmekteyiz. Bu sebeple teknik olarak baktığımızda, ons bazında 1232/1226 ve 1218 seviyeleri önemli destek seviyeleri olarak ön plana çıkmakta. Bu süreç içerisinde ABD tarafından gelebilecek faiz ile ilgili somut bir açıklama satışları hızlandırabileceği gibi, Rusya-Ukrayna cephesinde yaşanan gerginliğin yeniden piyasalarca fiyatlanmaya başlaması da altına kısa vadede destek oluşturabilir.