Marka Koruma Grubu (MKG) tarafından Dünya Fikri Mülkiyet Günü nedeniyle yapılan açıklamada, fikri ve sınaî mülkiyet ve ticari marka haklarının etkin şekilde korunmasının, ekonomik ve sosyal gelişimin temelini oluşturduğu vurgulandı. MKG Sözcüsü Dr. Ali Ercan Özgür, “Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefinde olan Türkiye, fikri ve sınaî mülkiyet ve ticari marka hakları ortamını iyileştirerek ve bu hakları daha etkin şekilde koruyarak hedefine bir adım daha yaklaşacaktır” dedi.
Ticari marka haklarının etkin korunması, sahte ve kaçak gibi yasa dışı ürünlerle mücadele ve tüketicilere iyi tercih hakkı ve değer sunabilme misyonuyla kurulan Marka Koruma Grubu (MKG), 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü nedeniyle bir açıklama yaptı.
MKG Sözcüsü Dr. Ali Ercan Özgür, fikri ve sınai mülkiyet ve ticari marka haklarının ülke ekonomisi ve kalkınması için büyük öneme sahip olduğunu belirtti. Türkiye’nin son yıllarda bu konuda önemli adımlar attığını ifade eden Özgür “Bir şirketin mal veya hizmetlerini rakiplerinden ayırmaya yarayan, tüketicilerin ürünleri tanıyabilmesine, tercih yapabilmesine imkân sağlayan ticari markalar, fikri mülkiyetin önemli bir alanını oluşturmaktadır. Sağlam temeli olan fikri mülkiyet sistemleri; ülkelerin yatırım çekme, ihracat yapma ve teknoloji transfer etme olasılığını artırmaktadır. Örneğin yapılan araştırmalar gelişme yolundaki ülkelerin Fikri Mülkiyet Hakları Endeksi’nde sağladıkları bir puanlık artışın bile ilave 1,5 milyar dolarlık uluslararası yatırım girişini beraberinde getirdiğini ortaya koymaktadır. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefinde olan Türkiye fikri ve sınaî mülkiyet ve ticari marka hakları ortamını iyileştirerek ve bu hakları daha etkin şekilde koruyarak hedefine bir adım daha yaklaşacaktır” dedi.
Yasa dışı ticaretle mücadele bütünsel bir yaklaşım ile sürdürülmelidir
Dünya Fikri Mülkiyet Günü vesilesiyle konunun Türkiye ekonomisi için önemine dikkat çekmek istediklerini ifade eden Özgür, şöyle konuştu:
“Sahte, kaçak ve korsan gibi yasa dışı ürünlerin ticareti; tüketici sağlığı ile güvenliği için risk yaratan, yatırımları tehlikeye atan ve ekonomiye zarar veren küresel bir sorundur. Türkiye’de yalnızca sahtecilik ve korsanın toplam ekonomik hacminin yılda 10,8 milyar ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir. Kaçak ürün ticareti ise devleti milyarlarca lira vergi kaybına uğratmaktadır. Yasa dışı ticaret ile mücadele konusunda atılan kararlı adımlar memnuniyet verici olmakla birlikte, mücadelenin bütünsel bir yaklaşım ile sürdürülmesi son derece önemlidir. Denetim ve kolluk güçlerinin çalışmalarının yanı sıra yasa dışı ticareti besleyen diğer unsurlar da dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede taklit, sahte ve kaçak gibi yasa dışı ürünlerin üretim ve satışına kolaylık sağlayacak politikalardan kaçınılması ve cezaların caydırıcılığının artırılması son derece önemlidir.”
Ticari Marka Hakları koruma altında olmalıdır
Özgür sözlerini şöyle tamamladı:
“Ticari markalar tüketicilere bir ürün veya hizmetin kaynağının ne olduğu konusunda güvence vermektedir. Son olarak 2014 yılının başında ABD Ticaret Odası tarafından yayımlanan Uluslararası Fikri Mülkiyet Raporu’nda da Türkiye’nin zayıf alanlarından biri olarak öne çıkan ve yasal sektörlerin ticari markalarına ve bu markaların kullanımına yönelik tek tip paketleme gibi bazı aşırı önlemlerin önerilmesi iş dünyası açısından endişe vericidir. Mevcut yatırımların korunması ve yeni yatırımların kazanılması için fikri ve sınai mülkiyet haklarının geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye, bu alanda bugüne kadar gerçekleştirdiği çalışmaları güçlendirerek, çok daha güvenli bir yatırım ortamı oluşturabilir, bir yatırım merkezi olarak cazibesini artırabilir.”